Santa Maria saldırısı saha ajanlarının işidir

  • GİRİŞ30.01.2024 08:00
  • GÜNCELLEME30.01.2024 08:00

Son zamanlarda ülkemizin soft power tavrı ve bölgesel istikrar merkezli yaklaşımı, bazı güç odaklarının zemin kaybı yaşamasını sağlamıştır. Türkiye’nin baş aktör konumu birilerini rahatsız etmiştir. 

Bölgesel barışta aktör konumu ve zaman diliminde oynanan oyunu gören Türkiye’nin bu durumu analiz ederek planlama dahilinde yol alması, bazı küresel baron merkezli odakların doğrudan ilgi odağına yerleşmiştir. Vekalet savaşlarında yenilgiye doğru yol alan Anglosakson geleneği ve piyonlarının, Türkiye’nin bir şekilde önünün kesilmesi adına son çırpınışlarını görmekteyiz. 

Türkiye, Suriye iç savaşı sonrasında bölgedeki oyunlar ve muhtemel oyun figürleri noktasında oyun kurucu görevi üstlenerek, tiyatronun bir parçası olmaktansa hakimiyetini artırmış ve gücünü kullanmıştır. Bu güç gösterisi de haliyle Türkiye’nin geri plana çekilmesi için türlü oyunların sahnelenmesine neden oluyor. Türkiye’nin zayıflatılması amaçlanıyor. 

Ukrayna-Rusya Savaşı ile başlayan yeni küresel denklemde, Türkiye’nin batı merkezli bölgesel bir istilaya karşı sahayı koruması, yeni savaşların haberlerini aldığını gösteriyor. Zayıflatılmış bir Rusya’nın ıslah edilmiş bir Ortodoks kültürünün, kontrollü bir Rusya’nın, Batı’nın ve ABD’nin arzusu olduğunu biliyoruz. 

Bu beklentiler Rusya’nın küresel aktör kimliğinden arındırılması ve İngiltere merkezli kral ve monarşiye teslim edilmesi noktasındaki arzularını da artırmaktadır. 

Bu olaylara karşı da Türkiye’nin yine oyunda bir figür olmaktan çok, oyun kurucu olması gerektiği aşikardır. 

Rusya’nın bölgesel konumu ve gelişimi, Türkiye’nin bir nevi kuzeydeki sigortasıdır diyebiliriz. Bu durumu pekiştiren şey de Rusya’nın içinde barındırdığı etnik üniter yapı, akraba biyolojisi üzerinden okunmalıdır. Rusya, Türkiye’nin samimi bir dostu olmayabilir ancak çıkar ilişkileri noktasında bakıldığında bizlere şu noktada ABD’den daha yakın olduğu da bir gerçektedir. Rusya’nın dünyadaki baş aktörlerden biri olmasına dair kimliği elinden alındığı takdirde, Türkiye de bir risk altına girecektir. Türkiye’nin bölgesel konumunu korumak, itibarını sağlama almak için Rusya ile kazan-kazan politikasını sürdürmesi gerektiğini hepimiz biliyoruz.

Bütün bu denklemlerin beraberinde Gazze’de yapılan soykırımı da görmezden gelemeyiz. İsrail bu katliamı gizleyip normalleştirmek için bölgeyi ateşe atmaktan çekinmiyor. Saha ajanları da, ne ülkemizi ne de bölgeyi boş bırakmıyor. 

Türkiye’nin son zamanlarda İsrail’in saha ajanlarına karşı gerçekleştirdiği etkili operasyonların yalnızca bir kısmını biliyoruz. Buzdağının görünmeyen tarafında İsrail’in tüm kışkırtmalarına rağmen Türkiye’nin pozisyonunu bozmaması, batı kaynaklı mekanizmaların da İsrail’e desteğini sekteye uğratmıştır.

Yakın zamanda üs noktalarımıza yapılan saldırıların bir vekalet oyunu içinde batı ittifakı ile yapıldığı bilmek için de duru görü kullanmaya gerek yok. Bu saldırılar aynı zamanda Türkiye’nin doğrudan tehdit edildiği ve batıya rehin bırakılması adına biat etmesi için yapılan saldırılardır. Batı ajanları tarafından doğrudan hedef haline getirilen Türkiye’nin kıstırılması, operasyon alanlarının daraltılması olarak mesajlar verilmiştir. Ancak buna karşın Türkiye’nin saha bilgisi ve istihbaratının güçlü olmasından dolayı Türkiye’ye çekilen operasyonların boşa çıktığını görmekteyiz.

Amerikan birliklerine yapılan saldırıların Hizbullah veya IŞİD elinden çıkması da batı merkezli bir zekanın ajan faaliyetlerinin sırasıyla işlediğini gösteriyor. 

Bu noktada elbette İsrail ajanları tarafından doğrudan hizmet karşılığı sağlanıyor; siparişler yetiştirilmeye çalışılıyor da diyebiliriz. 

Saha arşivi güçlü olan Türkiye’nin PKK/YPG ile savaş vekaletini sürdüren ABD ve müttefikleri son kozlarında yenilgiyi mutlaka tadacaklardır.

İsrail bölgesel bir savaşı başlatmak ve soykırımı unutturmak adına bazı orta doğu merkezli istihbaratlarla işbirliği yaparak, büyük savaş hazırlığı gerçekleştirmiştir. 

Santa Maria kilisesi de bu işin bir parçası olarak bölgesel savaş hazırlığının imzasıdır. İtalya-Türkiye ilişkilerinin iyi olduğu bir dönemde, Meloni iktidarını Türkiye karşıtı bir operasyona çekmek için IŞİD’li teröristlere verilen bir sipariş olarak okunmalıdır.

Türkiye’nin bölgesel güç konumunda bulunması ve artık Asya merkezli bir yükselişin olması, Türkiye’nin yeni saha oyunlarında sahnede olmasına ihtiyaç duyulmasından kaynaklanıyor. 

Bu oyunu okuyan ve yumuşak güç ile diplomasiyi bir arada yöneten bir Türkiye, kendi çıkarlarını gözetecektir.

Bu gibi durumlar karşısında Sn. Erdoğan’ın zekasını çok önemsediğim gibi devlet aklının samimiyetine de inanıyorum. 

Zor bir süreçte olsa da, iyi bir yolda olduğumuzdan kuşkum yoktur.

Vesselam…

Yeni Akit

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat