Ultra ırkçılığın Kayseri provası
- GİRİŞ02.07.2024 08:30
- GÜNCELLEME02.07.2024 08:30
Son zamanlarda, Türkiye’de sığınmacı ve mülteci olaylarının en az seviyede olduğu dönemde, Kayseri’de Suriyeli bir sığınmacının akrabası olan kişilerin çocuğuna cinsel istismarda bulunması, bir anda eylemler ve yağmalama, yakma ve cinnet provasına dönüştü! Oysa kolluk kuvvetinin olduğu yerde, adalete teslim edilen namussuzun, mutlaka hesap vereceği ve gerekli cezanın verileceği her Kayserili hemşerim bilmelidir.
Asıl mesele gerçekten tacizci mi sizce, yoksa mikro etnik milliyetçilik mi?
Soru düşündürücü, Türkiye’nin ağır birliklerinin Suriye’de olduğu bir dönemde ve yapacağı operasyon harekâtı ne kadar önemli olduğu ve aynı zamanda Türkiye-Suriye ilişkilerinin ivme kazandığı bir dönemde suçsuz Suriyelileri bu duruma muhatap kılıp onların mallarını canlarını yakmak ancak despotizmimde ve ırkçılıkta görebiliriz. Bu durum size yakışmadı Kayseri.
Lafla % 99 Müslüman olan bir ülkede adaletin ve hukukun bu şekilde sağlanamayacağı, masum insanların canları ve mallarının bu şekilde yağmalanamayacağını en iyi bilenlerdesiniz. Sizin endişeniz hepimizin endişesidir. Şahsen sorgulamak isterim; Kayseri yağız toprakların ve Müslümanların çoğulcu olduğu bir yerdir. Nasıl olur da bu tuzağa düşerler anlayamadım.
Soru şu LBGT gibi birçok oluşum geleceğimizi tehdit ederken, batı dernek ve vakıfların içimizde cirit atığı bir dönemde, bunlara karşı yürüyüş eylem ve kınama basın bildirisi oldu mu? Hayır, ancak sözüm onlara içimizdeki sıra dışı sokak eylemcileri sözde adalet dağıtıyorlar. Allah akıl fikir versin bu şekilde Kayseri’yi gündeme getirmek bir acziyet olgusudur. Ve uygun değildir.
Birilerinin Türkiye’ye karşı tuzak kurduğu bir dönemde bu gibi hareketler bizlere pahalıya patlayabilir. Ülkemin Mehmetçikleri dünyanın her yerinde adalet ve hukuk temelli bir dava uğruna durduğu bir yerde, bu gibi ferdi sapkın olaylar, geleceğimizi planlarımızı bozmamalı veya oyun bozucu durumuna düşmemeliyiz. ABD merkezli bazı yayın kuruluşlarının yaptığı açıklamada Türklerin iç kargaşaya meyilli durumlarının pozitif olduğu açıklanmıştır. Sakın oyunlara düşmeyelim ve uyanık olalım.
Türkiye’de basit bir kıvılcımın yakılması önü kestirilmeyecek olaylara sebebiyet verebilir. Bunun en açık örneği Kobani eylemleri, birileri Kürtlük eylemleri adı altında milyarlarca dolara mal olan, can kaybına sebep olduğudur. Bu oyunun bir parçası olmayalım, birleştirici olalım ve ülkemizi dış tehditlere karşı hep birlikte koruyalım, kıymetli Kayserili hemşerilerim.
Türkiye’nin yaşanabilir ve yönetilebilir olma vasfını imha etmek isteyenlere karşı dik durma günüdür. Anadolu’da hayata geçirilmek istenen oyuna karşı, ırkçılığı kin ve nefreti mayalayıp bu milletin dirliğine ve birliğine sokmak isteyenleri içimizde eritmek ve onları uyarmak zorundayız. Erdoğan, istifa deyip birilerinin maşası konumuna düşmek bu ülkeye en büyük ihanettir.
Apoizm denilen mantalite neyse ultra ırkçılık da aynısıdır. Birbirini besleyen damarların bu ülkeden sökülüp atılması gereklidir. Oysa bizim davamız ülkü sevdasında buluşmak ve vatanı bir bütün olarak bağrımıza basmaktır. MOSSAD’ın etki ajanlığına hizmet bu ülkenin iç dinamikleri açısından ciddi bir sorun olduğu aşikâr. Saha ajanlarının ülkü sevdasına bağlı olduğu illerde yoğun faaliyet göstermesi bilinçli bir yapılanmanın olduğu işaretidir. Bu hain odaklara karşı dik durmak bir ülkü davasının emridir.
Alın size bir not, yüzümüzü kızartacak, utandıracak bir olay! Annesi tecavüze uğramış ve öldürülmüş, çocuğu katledilmişti. Bu alçaklığı yapan maalesef , Türkleri temsil etmese de, bir Türk idi. Bu şeref ve namus bekçileri denen onurlu ırkçılar neredeydi? Hani biz mazlumun davasına sahip çıkandık, hani biz namusuna sahip çıkandık, Suriyeli Şehit Emani El Rahmun’un cenaze namazını, Prof. Dr. Mehmet Görmez kıldırmıştı, törendekilere şöyle seslenmişti! Bugün sadece bağrında ümmet-i Muhammed’in bir evladını taşıyan bir annenin cenaze namazını kılmadık, sadece biberonunda sütü eksik kalmış 10 aylık bir bebeğin cenaze namazını kılmadık, biz aynı zamanda tarih boyunca mazlumlara umut olmuş aziz milletimizi mahcup edecek, hepimizi üzecek bir vahşete şahit olduk demişti ve bizi yasa boğmuştu.
Sn. Mehmet Görmez’in konuşması tarihe not düşülmelidir. Buradan bütün insanlığa sesleniyorum! Cenaze namazını kıldığımız 22 yaşındaki anne ve 10 aylık bebek mi mülteci, yoksa bizim vicdanımız mı mülteci? Onlar mı mülteci yoksa bizim merhametimiz mi mülteci?
Bir hilalin gölgesine hepimiz sığındık, 10 aylık bebek mi sığmayacak tarih boyunca mazluma umut olmuş, bu güzel vatana, bu aziz vatana?”
Ne yani bütün Türkler şimdi tecavüzcü mü? Yazık çok yazık şoven ırkçılık hastalıklı bir sorun ve utanılması gereken bir durumdur. Devlet başkanı olarak Sn. Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’si siyasî partiler ve toplumun ahlâk sahibi tüm kesimleri Kayseri’deki etnik sokak terörizmine ve Vandalizm’e karşı somut bir eylem planı üretmelidir. Vesselam.
Yeni Akit
Yorumlar3