Ekonomiler yeniden açılmaya hazır mı?

  • GİRİŞ02.06.2020 11:12
  • GÜNCELLEME02.06.2020 11:12

2020 yılının başından beri dünyanın önemli bir kısmının koronavirüs salgını nedeniyle yaşamaya başladığı sıkıntılar, yılın ikinci çeyreğinin son ayı itibariyle yavaş yavaş normale dönüyor.

Yılın ilk çeyreğinde gelen ekonomi verilerine bakacak olursak, özellikle büyüme rakamlarında birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomisi ilk çeyrekte koronavirüs etkileri nedeniyle daraldı. Ancak, Türkiye’nin %4,5 gibi bir büyüme oranı ile bu ülkelerden pozitif anlamda ayrıştığını görüyoruz. Bunda özellikle geçen yılın baz etkisinin yanında, ülkemizde salgının etkisinin Mart ayının ortasından itibaren hissedilmesinden dolayı Ocak ve Şubat aylarındaki güçlü görünümün desteği etkili oldu.

İkinci çeyreğin son ayına gelindiğinde artık birçok esnaf ve sanatkar ticari faaliyetlerine tekrar başladı. Bu süreçte devletimizin sağladığı pek çok imkan ve desteklerle, esnafımızın işlerinin kısa sürede yeniden canlanması ve ekonomik aktivitenin eskiye dönmesi bekleniyor.

Bu kapsamda uçak seferlerinin iç hatlarda yeniden başlaması, şehirlerarası seyahat sınırlamasının kalkması, kamu personelinin normal mesaiye başlaması, kreşler ve gündüz bakım evleri ile restoran, kafe, pastane ve çay bahçesi gibi işletmelerin hizmete yeniden başlaması, yılın ikinci çeyreğinin son ayında ekonominin tekrar hareketlenmesine önemli katkı yapacak.

Ekonomi yönetiminin hayata geçirdiği teşvik mekanizmaları ve normalleşme sürecinin etkisiyle, Mayıs ayında ekonomik güven endeksi bir önceki aya göre 51,3’ten 61,7 seviyesine yükseldi. Ekonomik güven endeksindeki yükselişlerin Haziran ayında da devam etmesi bekleniyor.

Diğer taraftan yeni dönemde ekonomilerin canlandırılması için hükümetler, söz konusu salgının ekonomi üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi azaltmak için zamanında harekete geçerek, dünya genelinde önemli boyutlara ulaşan destekler açıkladılar;

Hükümetlerin açıkladığı paketlerin büyüklüğüyse ülkeden ülkeye değişiyor. Dünyanın gelişmiş 20 ekonomisini içeren G-20 ülkelerinde, açıklanan destek paketlerinin tutarına bakıldığında, gayri safi yurt içi hasılasının sadece %0,7’si kadar destek olan ülkeden, Japonya gibi %21’ine kadar çıkan ülke bulunuyor.

Tüm dünyada olduğu gibi Haziran ayından itibaren normalleşme adımlarını atan Türkiye, bu süreçte 260 milyar TL’yi geçen ve çarpan etkisiyle 600 milyar TL’ye yakın, gayri safi mili hasılanın %5’i çarpan etkisiyle bakınca da gayri safi milli hasılanın %10-11’i oranında olan önemli bir paket açıkladı.

Bu pakete ilave olarak Türkiye bir Haziran itibariyle de Cumhuriyet tarihinin en büyük desteği olarak adlandırılan paketi devreye aldı. Kamu bankalarımız aracılığıyla dört ayrı finansman bacağından oluşan paketin detayı oldukça geniş olup, imalattan, turizme, ticaretten konut ve otomotive kadar birçok sektörü kapsıyor. Temelde yerli üretimin desteklenmesi ve ekonomik birimlerin canlandırılması hedefleniyor.

Bu paketlerin etkisiyle ihracatta, ticarette, turizmde, iç piyasa ve iç tüketim noktasında hareketlenme Haziran ve Temmuz aylarında yavaş yavaş başlayacaktır.

Yine, Avrupa’da AB Komisyonu 750 milyar Euro tutarında mali teşvik paketi açıkladı. Üye ülkelerin onayından geçmesi ile birlikte bu tutarın 500 milyar Euro’su salgından en fazla zarar gören ülkelere hibe olarak verilecek. 250 milyar Euro’luk bölümü ise kredi şeklinde kullandırılacak. Yardım paketinden en büyük desteği 172 milyar Euro ile İtalya ve 140 milyar Euro ile İspanya alacak.

Bunun yanı sıra Japonya hükümetinin, virüsün yarattığı ekonomik zorluğu silmek için geçen ay dağıtılan 1,1 trilyon dolara ilave olarak, salgın nedeniyle zarara uğrayan şirketlere 929 milyar dolar değerinde yeni bir teşvik paketi daha hazırladığı açıklandı.

Salgın nedeniyle daralan küresel ticaret hacmi bu teşvik paketleri sayesinde Haziran ayı itibariyle toparlanmaya başlaması bekleniyor. İşte bu durum, Türkiye’nin yeni dönemde ihracatının hızlı bir şekilde artmasına önemli katkı sağlayacaktır. Çünkü, hem ihracatımızın yaklaşık %55’nin Avrupa ülkelerine olması hem de Çin’e gitmeyeceğini düşündüğümüz siparişlerin yeni dönemde ülkemize gelecek olması en önemli fırsat olacaktır. Özellikle, Çin’de yaşanan sıkıntılardan dolayı tedarik zincirini çeşitlendirmek isteyen yabancı şirketler için Türkiye, en büyük üretim üslerinden biri haline gelecektir.

Şahap Kavcıoğlu / Yeni Şafak Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat