Gerçeğin adı Avrupa Fatihi Galatasaray'dı. Açıkçası Barnebau'da oynanan futbol hiçbirimizi tatmin etmemişti. Topu taşıyour, pas yüzdemizi yüksek tutuyor, rakip kaleye inebiliyorduk. Ne var ki, bir türlü topu Real Madrid kalecisi Lopez'in kucağından başka bir yere atmasını beceremiyorduk. Yani çerçeveyi başka bir yerden göremiyorduk.

G.Saray yine İspanya'dan arta kalan futbolunu Arena'da sürdüyordu. Kalesinde erken dakikalarda basit bir golü görüp, topu sürekli rakip savunmanın en güçlü olduğu noktalara, yani stoperlerinin üzerine üzerine atıyordu.

Maçın ilk yarısı da bu oyun temposuyla tamamlandı. Barnebau'daki maç sanki tekrar ediyor, aynı filmi başa sarmış seyrediyor gibiydik.

İkinci yarı Hamit'in yerine Amrabat'ın oyuna girmesi, topu sürekli çizgiden rakip sahaya sürme çabaları biraz olsun Real Madrid savunmasını tedirgin etti. Bir de 25 dakikalık akıl almaz G.Saray baskısı gelince goller ardı ardına patladı. Bu dakiklaarda G.Saray savunmanın göbeğinde değil, on sekizin içinde top yapıyordu. Maçın 57. dakikasında Eboue'den gelen füze G.Saray'ı uyandırıyordu. Artık Lopez'in üzerine topu vurmalar bitmiş, çerçeve görülebilmişti. Bu füze ile birlikte bir anda oyunun şekli ve şemali değişti. İş bitti, yapı paydos modundaki Realli oyuncular, beş tane gol mi yiyeceğiz bir taneden ne olur düşüncesi içindeyken Sneijder'in harika çalımının ardından akıl dolu plasesi ile ikinci golü kalelerinde gördüler. Henüz bu şaşkınlığı üzerlerinden atamamışken, Didier Drogba sırtı kaleye dönük bir şekilde topuğu ile Lopez'i avlayınca Madrid cephesi pabucun pahalı olduğunu anladı ve kıpırdanmaya başladı. Haliyle bu kıpırdanış onları tekrar oyuna ortak etti ve yine yeniden G.Saray defansının hatasıyla ikinci golü buldular ve karşılşama G.Saray'ın 3-2'lik galibiyeti ile son buldu.

Dün geceki futbol şunu göstermiş oldu. Futbol, seyir zevki olduğunda, en zevkli, en eğlenceli bir oyun haline geliyor. Dün geceki maçı sadece bizler değil, dünyanın dört bir yanında kimler izlemişse büyük bir zevk yaşamıştır. Özellikle maçın ikinci yarısı bu zevk açısından içinde her türlü argümanı bulunduruyordu. Ayrıca büyük düşünmenin ne kadar önemli olduğunu gördük. Şartlar her ne olursa olsun, istedikçe, büyük bir tutkuyla arzuladıkça bir şekilde insan kazanabiliyor. Dün gece olduğu gibi. Belki turu değil ama G.Saray gururunu, Avrupa Fatihi ünvanını tekrar kazanmış oldu.

Fatih Terim ve oyuncularını, yeni yapılanma sonrası ikinci yıllarında şampiyonlar ligi çeyrek final coşkusunu ülkemize yaşattıkları için tebrik etmek gerekiyor. Bunu dün geceki oyunlarıyla fazlasıyla hakettiler. Ülke olarak son yıllarda özlemini fazlasıyla aradığımız bu galibiyet çok anlamlı oldu. Dileriz bu inanç, bu azim hep sürer. Ve dilerim ki, hep büyük düşünen, büyük oynayan ve büyük galibiyetlerin takımı olur Galatasaray.

Seçkin Çakır - Haber 7

seckincakir52@hotmail.com