Baştan belirteyim. Olayı birileri gibi ne Fethullan Gülen grubuna ne Ergenekonculara ve ne de olaylara karışan Fenerbahçeli taraftarlara yıkacağım.  Olayı tamamen dini hassasiyeti yüksek seviyede olan muhafazakâr kesime yıkacağım. Nedenlerim ise gayet basit. Sen bu alanda yer edinmezsen işte böyle saçma sapan durumlarla karşı karşıya kalırız. O tarz alanda ne işimiz var, ne diye yer edineceğiz diyenlere de kötülüğün önüne geçmek, geleceğimizin teminatı gençlerimize sahip çıkmak için  yer edineceksiniz diyorum.

Futbol sektörü evrensel bir sektördür. Kitleleri harekete geçirir, kitlelere yön verir. Bu kadar önemli bir sektörde dini hassasiyeti yüksek olan insanları -istisnalar hariç- maalesef, ne yönetici, ne antrenör, ne futbolcu olarak görememekteyiz.  Artık bu algının değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Muhafazakâr kesimin insanlarını büyük bir kulübün başında yönetici, teknik adam, futbolcu , taraftar grubunun lideri olarak görmek istiyorum. Muhafazakâr kesimin önde gelen yazılarını statlarının localarında görmek istiyorum. Futbol programlarında gözleri kıpkırmızı ne konuştuğunu bile bilmeyecek bir halde olan insanları değil, aklı başında iki çift söz eden insanları görmek istiyorum.

Bakan Kılıç’ı gören oldu mu?

Fenerbahçe-Galatasaray maçında Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ı aradı gözlerim. Spordan Sorumlu en yetkili isim kendileri. Ama maalesef ne maçın başında ve ne de maçın bitiş düdüğü ile birlikte kendilerine hiç rastlamadık. Dört saat boyunca yaşanan gergin ortamda da adı geçmedi. Hiç kimse ismini telaffuz etmedi. Oysa bu gergin ortamda ilk akla gelen isim olması gerekmiyor muydu? Ne de olsa Spordan sorumlu bakandı. Abdürrahim Albayrak Başbakan’ı mı aramalıydı yoksa Suat Kılıç’ı mı. Ya da Suat Kılıç’ın o gün orada olup olaylarda inisiyatifi ele alıp, süreci yürütmesi gerekmiyor muydu? Olaylardan günler sonra bir açıklamasını duyduk, “FB-GS maçının ardından çıkan olaylarla ilgili sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesi ile ilgili yasanın uygulanacağını söylemiş.” Evet uygulandı, pois aracını ateşe verenler, cami avlusundaki polisleri meşalelerle yakmaya çalışanlar salıverildi. Olay sadece bir kişinin üzerine yıkıldı. Nedense sporda işler hep bir kişinin üzerine yıkılıyor. Made in Turkey olayı yani...

Işıklar Altında Kupanın Tadı Başka Oluyor

Dün Fenerbahçe zengin ve güçlü kadrosuyla Bursaspor’u ezerek 29 yıl süren hasretine son verdi. Maçın sonunda da kupasına kavuştu. Işıklar altında kupa almak, bu coşkuya terleri kurumadan sıcağı sıcağına yaşamak ne güzel duygu değil mi? Demek ki, karanlığa boğulmaktansa ışıkları yakmak, aydınlığa kavuşmak gerek!..

Seçkin Çakır - Haber 7

seckincakir52@hotmail.com