Kur-enflasyon-faiz üçgenini bozmalıyız

  • GİRİŞ04.07.2018 09:35
  • GÜNCELLEME04.07.2018 09:35

2017 yılı Temmuz ayındaki yüzde 9,79’luk TÜFE enflasyonundan bu yana, yani tam bir yıldır manşet enflasyon çift haneli gidiyor… 

Son 12 ayın tepe noktasını da Haziran enflasyonu olarak yüzde 15,39 şeklinde gördük…

Araştırın… 

Araştırın! Ama karıştırmadan, beyinleri bulandırmadan araştırın ve tedbir alın!

Enflasyonda günah keçisi ararken; kur, enflasyon ve faizle oynayan spekülatifçi piyasa kalpazanlarını, ihtikârcı ve stokçuları, fiyatlar düşmesin diye ürününü, denize dökenleri, malını toprağa gömenleri, pervasızca ithalata yüklenenleri, fersah fersah vergiden kaçanları da görün! 

Dar gelirli vergisini kuruşu kuruşuna öderken milyonlar (dolar/lira) kazananlara “Duur!” demesini bilin! 

Birilerinin patatesten sebeplerle halkı soyup soğana çevirmesine fırsat vermeyin!

Enflasyonu artıran ürünlere değil, asıl üreticiden tüketiciye ulaşan zincirdeki kâr marjında sınır tanımayarak enflasyondan nemalanan kesimlere bakın…

Gerisi lâf-ı güzâf!

Bir de kalkmışlar yıl sonu enflasyon ne olur diye, hesap yapmaya kalkıyorlar!

“Efendim, yılı yüzde 15’in altında tamamlarız…”

2018 yılı yüzde 15’le tamamlansa ne olacak ki… 

TÜFE’de ev eşyasının yüzde 18,91, gıdanın yüzde 18,89, çeşitli mal ve hizmetlerin yüzde 16,79, lokanta ve otellerin yüzde 13,30’la uçurduğu Haziran enflasyonunda fiyatı yüzde 82,53 artan soğan fiyatlarını nereye koyacağız? 

Haziran’da yüzde 24,26’ya yükselen ulaştırma sektörü enflasyonuna çare bulamamışken genel fiyat artışları nerede tutulacak?

“Yaz aylarında enflasyon düşer” diyorlar ya! Mümkün değil! Çünkü Haziran ayı üretici fiyatları tüketici fiyatlarına henüz yansımadı… Bu hesaba göre, enflasyon Temmuz’da da, Ağustos’ta da Haziran’dan yüksek çıkar… Eylül’de belki biraz yüzde 15 - 17’lerde sakinler… Ama ardından yıl sonuna kadar her şey ateş pahası olur!

***

Evet bir yerlerde yanlış yaptığımız doğru... Yanlışın evveli de şeffaf olamamak… 

Artık şeffaf olalım diyorum…

***

Zaman zaman yazılarıma aldığım konuyla ilgili en son “Zam şampiyonlarını enflasyon sepetinden uzak tutun!” demişim… Yazı tarihi 7 Mart 2018…

Aynı yazıda, “Yahu, üç kuruşluk taze fasulye, 1 kuruşluk dolmalık biber için devlet ve vatandaş niçin milyarlarca lira faiz ödemek zorunda kalıyor, haydi cevaplayın?” diye sormuşum… İşte Haziran ayında da soğan ve patates fiyatları sepete yüzde 80’in üzerinde zam şampiyonu olarak yansıdı… Yine soruyorum, “Devlete ve millete niçin patatesten soğandan yüksek faizler ödetiyorsunuz?”

Madem, ulaştırma, gıda, ev eşyası, lokanta, otel gibi sektörlerde tüketici enflasyonunu tutamıyorsunuz, hiç değilse sepet yoluyla ekonomi üzerindeki enflasyon baskısını azaltın!

Yani yüksek çıkan ürün fiyatlarını enflasyon sepetine koymayın, diye söylüyorum… Ya da bizdeki TÜİK’in karşılığı olan Avrupa’daki Eurostat gibi yapın! Eurostat’ta yüksek çıkan hiçbir ürün, enflasyon sepetine o aydaki artışla alınmaz, o ürün enflasyon sepetinde son 12 aylık fiyat artış oranıyla değerlendirilir…

Dördüncüsü, Türkiye’nin sorunu maliyet enflasyonu… Kur kaynaklı yüzde 23,71’e yükselen üretici fiyatları ve beraberinde çekirdek enflasyon yüzde 14,60 ile alarm veriyor… Daha açık söyleyeyim… Türkiye’nin fiyatlama meselesi kur – enflasyon – faiz üçgeni…

Yazık ödediğimiz faizlere, yazık bütçeden karşıladığımız yüklere, yazık artan borçlarımıza, daha sayamayacağım birçok olumsuzluklara, yazık ki ne yazık!

Şayet bu kurgulanmış üçgeni bozamazsak vay halimize!

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat