Sürdürülebilirliğin üç olmazsa olmazı!

  • GİRİŞ13.07.2018 09:08
  • GÜNCELLEME13.07.2018 09:08

Bugün günlerden Cuma… Bazılarının ödeme günü… Bazılarının alacak! Bazılarının iş, seyahat, ziyaret olarak haftayı değerlendirip gelecek haftayı planladığı önemli gün…

Mü’minler için ise Cuma, Cenâb-ı Hak’kın, Kur’an-ı Kerîm’deki Cuma Suresi 9 ve 10’uncu âyetlerde üzerinde hassasiyetle durduğu mübarek gün…

“Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrıldığınızda, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır…” “Namaz kılınınca yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.”

Müslümanlar için “Emir böyle! Kimse itiraz edemez!”

Türkiyemiz için de bugün mühim bir gün… Tam da mübarek cumaya denk düştü…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki 16 bakanlı yeni yönetim kabinesi, Cuma namazının ardından “Besmele” çekerek çalışmalara başlayacak. Bu başlangıç inşallah hayırlara vesile olacak… Devletimiz, tarihinden aldığı sinerjiyi, bugünkü enerjisiyle birleştirip yeni ufuklara yelken açacak… Siyasette olduğu gibi ekonomik bağımsızlığımıza dâir de, en azından orta ve uzun vadede bizlere güzel haberler verecek!

***

Son günlerde dövizde gördüğümüz sert dalgalanmalar elbette yeni gelişmeler değil. Kurdaki volatilite, yıllardan beri Türkiye’nin en büyük sorunlarının başında geliyor...

Kurdaki dalgalanmaya müsebbip odaklar hep aynı... Yurtdışında ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımlarıyla güçlü dolar isteğine karşılık, Avrupa Merkez Bankası (ECB), Japonya Merkez Bankası (BOJ) ve Çin Merkez Bankası’nın (PBOC) kur ve faiz mücadelesi ve İngiltere Merkez Bankası’nın (BOE) Sterlin’i en değerli para birimi olarak baskı aracı yaptığı küresel rezerv para savaşı…

Karşılığında Türkiye’nin de içinde olduğu gelişen ülkelerin, gelişmiş ülkelere olan finansal bağımlılığı… Maalesef, gelişen ülke kaynaklarından elde edilen gelişmiş ülkelerin sermayesi ve yatırımları olmadan gelişen ülkelerde ekonomileri yürütmek, istikrarı sağlamak zor… Gelişmişler finansal kaynak üretiyor, gelişenler üretilen finansal kaynağı tüketiyor… Gelişmişler kural koyan organizatör, regilatör… Gelişenler ise verilen kuralı uygulayan operatör…

Yani gelişmiş zengin ülkelerin parası, gelişen ülkelerde yatırım demek, aş demek, iş demek, istihdam demek, düşük kur ve düşük enflasyon demek! Tabii beraberinde yüksek cari açık, yüksek borçlanma da demek…

Sistem böyle kurulmuş… Yıllardır işleyen bir düzen… Sistemin dışına çıkana pek hayat hakkı tanınmıyor! Dünya üzerinde sağlıklı ayakta kalabilmenin ve sürdürülebilir olmanın üç olmazsa olmazı var… Yıllara yayılan siyasi istikrar, aktif ve lider bir yönetim ile sürdürülebilir zengin ekonomi…

Binâenaleyh, başta siyasi istikrar, cari açık, enflasyon ve işsizlik gibi makro datalar ne kadar sağlamsa, sürdürülebilirse gelişen ülkeler, gelişmiş ülkelerden gelen dış şoklara karşı o kadar dayanıklı oluyor. Bu durum Çin’de, Rusya’da, Hindistan’da böyle… Türkiye’de de böyle!

Daha doğrusu ekonomilere yönelik spekülatif veya manipülatif operasyonlara aldırmadan ülkedeki hassas noktalara ait bünyeler güçlü tutulduğunda kolay kolay size kimse bir şey yapamıyor! Güçlüyseniz, siyasetinizle, üretiminizle dünyada söz sahibiyseniz saygın ülkeler statüsünde yer alıyorsunuz…

***

Döviz kurunun yine alevlendiği bugünlerde sürdürülebilir ekonomiyle ilgili yeni Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’tan sevindirici mesajlar aldık… İnşallah uygulamalarda fazla zorlanmaz!

Sanki bir önceki yazımıza cevap olarak Sayın Albayrak, yapısal reformların önceleneceğini, bu çerçevede ekonominin; bütçe disiplini, tek haneli enflasyon, sermaye ve kaynak çeşitliliği olan istikrarlı bir büyümeyle şekilleneceğini söylüyor.

Konuyla ilgili yakında yeni bir Orta Vadeli Program (OVP) açıklanacağını belirten Bakan, programın mahiyetini özetlerken; spekülasyonlara mahal oluşturmayan ve kararlarını etkin bir şekilde alabilen bir Merkez Bankası’ndan, fiyat istikrarını temel hedef alan güçlü para politikasından bahsediyor ancak enflasyonla mücadelenin sadece para politikasıyla değil, bir koordinasyon dahilinde maliye politikalarının da devrede olacağı bir yapı içinde gerçekleştirileceğini, söz konusu politikalara uygun fiyat istikrarını bozucu unsurlara karşı da kapsamlı bir eylem planının açıklanacağını ifade ediyor.

Uygulanacak ekonomik modelin yeni aktörü Sayın Albayrak’ın eski enerji bakanı olması büyük avantaj… Malumunuz enflasyonla birlikte ülkenin en büyük ekonomik sorunlarından biri olan cari açığın önemli bölümü enerji ithalatı kaynaklı… Türkiye, 2017 de dahil son 5 yılda 220 milyar dolar cari açık vermiş… Yine son 5 yılda ülkenin enerji faturası 213 milyar dolar…

Başka bir anlatımla, 2017 yılında GSYH’in yüzde 5,6’sına denk gelen cari açığın 3,9 puanlık kısmı enerji ithalatından oluşuyor. Mesela 2017 yılında 47,4 milyar dolar cari açık veren Türkiye’nin aynı yıl enerji ithalatı 37,2 milyar dolar… Dolayısıyla ekonomi yönetiminin başındaki Bakan Albayrak’ın, cari açığın dengelenmesinde enerji ithalatı sorunun çözümüne fazlasıyla ağırlık vereceğini tahmin ediyoruz.

Enerji ve dış kaynak sorunlarını çözmüş, yüksek enflasyonu önlemede maliye ve para politikalarını dengelemiş, ikiz açıklarını (cari açık ve bütçe açığı) ortadan kaldırmış, fiyat istikrarında ve kur dalgalanmalarında şoklardan etkilenmeyen, büyümede ve istihdamda istikrarlı trend yakalamış bir Türkiye’yi hiçbir güç 2023 hedeflerinden alıkoyamaz.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat