Eş seçerken neye dikkat edelim?

  • GİRİŞ15.04.2011 07:57
  • GÜNCELLEME15.04.2011 07:57

Eşte Sükûneti Bulmak

 “Sükûna ermeniz için size kendinizden zevceler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması onun (kudretinin delillerindendir) ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda düşünen toplumlar için ibretler vardır.” 

Rum Suresi 21. Ayet 

Kur’anı Kerim’in mealini her okuduğumda ne büyük bir mucize olduğunu yeniden fark ediyor ve hayretle okuyorum. Bir yandan da utanıyorum.

Ayetleri yıllarca okuyup geçmişim üzerinde durmadan düşünmeden. Oysa kaç yerde “Düşünenler için ibretler vardır.” buyruluyor. Yukarıdaki ayetin sonunda olduğu gibi. 

Rum suresi 21. Ayet evlilik konusunda çok önemli bilgiler sunuyor bize.

Allah(c.c) evliliğin amacının sükûna ermek olduğunu bildiriyor. Sükûn nedir?

Alimler sükûnu “ rahatlamak, dinlenmek, durulmak, kaynaşmak, huzura kavuşmak” gibi kelimelerle açıklamışlar.

Rabbimiz, kadın ve erkeğin birbirlerinde dinlenmeleri, durulmaları ve birbirleri ile rahatlamaları için çiftler halinde yarattığını açıklıyor. 

Bekarlar bana çok soruyor.  “Eş seçerken neye dikkat edelim.” diye. İşte ayetle yol gösterilmiş. Evi, maaşı, tahsili, boyu, bosu güzelliği değil dikkat edilecek şey.

Bu kişi benim sükûna ereceğim kişi midir?  Hayatın telaşı ve yorgunluğu içinde gönlümü ve bedenimi dinlendireceğim kişi olabilir mi? İlk bakılacak olan şey bu olmalı değil mi?

Ayetin devamında  “Sükûn için aranıza sevgi ve merhamet koyduk. ” buyruluyor. Ben bunun Rabbimizin çiftlere düğün hediyesi olduğunu düşünüyorum. Nikahta keramet vardır denilen şey bu olsa gerek. Yeni evli çiftlere akrabalar arkadaşlar hediyelerini verirken, Rabbimiz de nikah hediyesi olarak “sevgi ve rahmet” hediye ediyor.

Allah (c.c) kadın erkek arasında zaten bir çekicilik yaratmış. Bu çekicilik sevgi ve merhametle desteklendiğinde işte o zaman bir yabancı ile kuzu sarması olup ömrünü geçirebiliyorsun. Aynı zamanda bu ayetle mutlu bir evlilik için en önemli iki şeyi de öğrenmiş oluyoruz. “Sevgi ve rahmet”

“ Sevgi”Allah’ın kullarına en büyük ikramıdır. Sevmek ibadettir. Sevgi bir sermayedir; azaltmak ya da çoğaltmak kişilere kalmış. Sermayeyi tüketmemek için de bilinmesi gerekenler vardır.

Sevgiyi öğrenmek ve öğretmek lazım. Gelin burada tatlı bir bahar var, karda kışta üşümeyin, sevmeyi öğrenin, demek lazım.

Sevgi çok önemli bir sermaye fakat ayette sevginin hemen peşi sıra gelen “rahmet” olmasa sevgi çabucak tükenir gider. Sevgi tek başına insana yetseydi aşkla evlenen pek çok insan bir süre sonra birbirlerinden nefret etmezdi.  

Rahmet: Affetmek, merhamet, şefkat, ikram ve ihsan da bulunmak.

Seven sevdiğine ikramda bulunmalı, sevdiğini mutlu etmek için uğraşmalı.

“Sevgi içinden bencillik çıkarıldıktan sonra kalan şeydir” diye bir söz kalmış aklımda, nerde okuduğumu ya da nerde duyduğumu hatırlamıyorum.

Oysa ne kadar bencilce sevmeye çalışıyoruz, belki bu yüzden elimize yüzümüze bulaştırıyoruz sevgilerimizi.

Ben sevdiğim için ne yapabilirim, diye düşünmüyoruz da bakalım sevdiğim benim için ne yapacak diye bekliyoruz, çoğu zaman.

Hepimiz sevilmek istiyoruz nasıl sevdiğimizi düşünmeden.

Sevgi fedakarlıktır, ikramdır. Almak değil vermektir. On yaş altı çocuklara sormuşlar Aşk nedir? diye. Çocuğun biri “Aşk sevdiğinizin kendi tabağındaki patates kızartmasını sizin tabağınıza koyması ve sizin tabağınızdan bir şey almamasıdır.” diye tarif etmiş.

Eşiniz için kendinizden fedakarlık yapmıyorsanız ve eşinizin en sevmediği hareketi sürekli yapıyorsanız onu sevdiğinize nasıl inanabilir?

Ve affetmek. Karı kocanın birbirlerinin hatalarını hatta olası hatalarını bile affetmeye ne çok ihtiyaçları var.

Özellikle biz kadınlar kolay kolay affetmiyoruz. Az öncesinden başlayarak on sene öncenin, bazen kırk sene öncesinin hatalarını ısıtıp ısıtıp eşlerin önüne getirebiliyoruz. Oysa merhamet, merhamet ve merhamet.

Sevgi sermayesini acımasız bir şekilde öldürüyoruz.

Her güzel şeyin olduğu gibi, sevginin de düşmanları var. Sevginin en büyük düşmanı kibirdir.

Mevlana “Haydi, ben bensiz geleyim, sen sensiz gel.” diyor.

Şimdi sen sensen, ben benim modası var. Sen bana bunu yapamazsın. Sen bana bunu diyemezsin. Şeytan kibri yüzünden Allah’ın rahmetinden kovuldu. Biz de dikkat edelim de kibrimiz yüzünden sevdiğimizin kalbinden kovulmayalım.

Hakikat O kibirlenenleri sevmez. (Nahil suresi ayet 23) Allah kibirlileri sevmezse, kibirli olanlar sevilebilir mi?

Muhammed ibni Hüseyin : “Az ya da çok, insanın kalbine giren kibir, ne miktar ise o miktarda aklından noksanlaştırılır.” diyor.

Sülayman Havaise sorulur: O bulunduğu sürece iyiliğin fayda vermediği kötülük hangisidir?

Cevap verir: KİBİRDİR.

Sevgi ile merhamet, kin ile kibir ikiz kardeştir. Kalbimizde kin taşıyorsak, affedemiyorsak,  kibrimizdendir. Kibirli olan kişi eşini de başkalarını da affedemez, yapılan hata nefsine çok ağır gelir. Eğer affedemiyorsak kendimizden korkmamız lazım.

“Kendini mutlu et” “Kendin için bir iyilik yap” gibi reklam sloganları ile kibrimiz besleniyor sürekli. Kendimizi çok sevince başkasını sevemez oluyoruz.

Oysa insanı güzelleştiren şey Yaradan’ına ve yaratılanlara duyduğu sevgidir. Sevgisiz insan hırçındır, durulamaz. Sükûna ermek istiyorsak kin ve kibirden arınmış temiz bir kalple sevmeyi öğrenmemiz lazım.   

 Sema Maraşlı - Haber 7
www.cocukaile.net  semamarasli@gmail.com

Not: İstanbul da Eyüp Demirkapı da Münzevi Salonlarında bu hafta Evlilik Okulu başladık. İki ay sürecek derslere katılmak isteyen hanımlar için irtibat için: Ayşe Erdem 0536 819 10 21  

Hafta sonu 16 Nisan Cumartesi saat 12:00 da Bursa da Moral Kültür merkezinde konferansım var. Program hanımlar içindir. Bursalı hanımları bekliyorum.

Yorumlar18

  • Hakan Tuncay 14 yıl önce Şikayet Et
    Bosanmada mühtis artis var!. Evlilik kolay olsa, bosanmalar olmamasi gerekirdi. Halbuki zor degil fakat insanlar hep karistiklari icin, bosanmalarda artis görülüyor. Kendi cevremden biliyorum, bazi evli olan esler namazinda niyazinda olduklari halde yine gecinemiyorlar ve bosaniyorlar. Öyleyse problem nerde? Eski zamani anlatilirken Denilirdiki: Osmanli kadin nekadar sabrediyor. Halbuki en büyük zulüm ona yapilmistir. Ister erkek olsun, ister kadin herkez görevini iyi bilmeli ve ayni ipten cekmelidirler..saygilarimla
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • efe 14 yıl önce Şikayet Et
    yazılanlar güzel,yorumlarda güzelcede.birde bugunsel gerçekler var.. kadınlar bir yola girdi.artık geride dönmezler gibi.sınırsız özgürlük,koalisyon gibi evlilikler,kendi evliliklerini bitirmiş,ama aynı evde kalma mecburiyeti olan kişiler,diğer evlilikleride kendilerininki gibi yapıyor.çünkü mutlaka hakem veya taraf olacak malzeme konu çıkıyor. yetişmiş,yaşı geçmiş kadın,daha yeni evli veya eskimiş kişilere,bağımsızlığını ilan etmesini teşvik vede kabul edince,yozlaşmış evlilikler,kişiler virus gibi her haneye ulaşıyor.belkide komşuluğun azalması bu yöndende faydalı.
    Cevapla
  • efe 14 yıl önce Şikayet Et
    yazılanlar güzel,yorumlarda güzelcede.birde bugunsel gerçekler var.. kadınlar bir yola girdi.artık geride dönmezler gibi.sınırsız özgürlük,koalisyon gibi evlilikler,kendi evliliklerini bitirmiş,ama aynı evde kalma mecburiyeti olan kişiler,diğer evlilikleride kendilerininki gibi yapıyor.çünkü mutlaka hakem veya taraf olacak malzeme konu çıkıyor. yetişmiş,yaşı geçmiş kadın,daha yeni evli veya eskimiş kişilere,bağımsızlığını ilan etmesini teşvik vede kabul edince,yozlaşmış evlilikler,kişiler virus gibi her haneye ulaşıyor.belkide komşuluğun azalması bu yöndende faydalı.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • mehmetbakım 14 yıl önce Şikayet Et
    Örnek bir yazı daha. ALLAH c.c sizden razı olsun degerli kardeşim haber7 de artık ilk sizin yazılarınızı okuyor ve takip ediyorum,sizin gibi şuurlu hanım kardeşlerimizin sayısının artmasını Rabbimden temenni ederim görüşleriniz çok isabetli ve yararlı oldugunu düşünüyorum.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • murat sungur 14 yıl önce Şikayet Et
    tavsiyeler. Ebedi hayatta cennette devam eden bir serüven düşünülürse evlilik anlam kazanır.Fakirlik,çirkinlik ikinci planda kalıyor.güzel diye evlenirsiniz bir süre sonra çirkinleşir.Cennette ebedi güzellik verilir.Ahlak ve dini hayattaki kayıp ebedi saadeti kaybeder.Cenneti kaybedenin ne güzelliği ne de parası kalır. İnsanlar değişik ve benzer karakterlerde yaratılmışlar.Kurtla kuzu misali hiç uyum sağlayamayacak tipler var.Eşler yaratılışça birbirine uygun olmalı.Huylar,boylar güzellikler,eğitim seviyeleri,mali durum birbirine uygun olmalı. Bütün bu ölçülere küfüvlük denir.Eşler arası fark ne kadar açılırsa okadar uyumsuzluğa sebep olabilir.Ayetin işaret ettiği gibi amaç sukunet ve netice şükürdür.Uyumsuzluklar ve zıtlıklara dikkat edilmeli.Sema hanıma teşekkürler.Bir saat tefekkür bir sene nafile ibadetten hayırlıdır.Ayeti tefekkür ettik
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat