Bir parmakla, ağzımıza gelen yüreğimiz

  • GİRİŞ17.03.2010 09:34
  • GÜNCELLEME17.03.2010 09:34

Soykırım…

 
 “Ermeni Soykırım Tasarısı”nın Amerikan ya da İsveç meclisinde kabul edilmesiyle “aşağılandığımıza” hükmediyoruz: “Türk halkı aşağılanamaz!” 

Psikolojiden de biliyoruz ki, “aşağılanma”yı aşağılayanlar üretemez. Aşağılanmaya hedef olan, “aşağı” ya da “yukarı”da olduğunu “aşağılama” eyleminin öznesine göre belirliyor olmalı ki, aşağılama hedefini tutturabilsin. Bir takım ülke parlamentolarının alt komisyonlarının kararlarıyla “aşağılanabilir” olma konumuna kim itti bizi? Cevap: Onlar değil; biz!

Aşağılanabilir olmayı kabullenmektir aşağılanmak…

Bir rüzgârın esmesiyle yalım yapalak titremeye başlıyorsak, “dal”ımızdan kopmuşuz olabilir miyiz? Öyleyse şu dalı yeniden bulalım.

Nedir zorumuza giden? Bizim hiç işlemediğimiz bir soykırımı yıllar sonra ellerini kaldırarak “işlemiş” göstermeleri mi? İşlemediği suçla suçlanınca insan, niye aşağılanmış görsün ki kendini…  Onuruyla dimdik durur. Kılını kıpırdatmaz. Yoksa biz soykırım suçu işlememiş olmanın onurunu bir başkalarının “işlemişlerdir” suçlamasıyla yitiriyor muyuz?

Yoksa biz işledik bu suçu da, işleyip işlemediğimiz gündeme gelmediği ve oylanmadığı sürece mi onurluyuz? O halde başkalarının elinde onurumuz. Başkaları sustuğu sürece mi onurluyuz? 
Amerikan meclisinin bilmem ne komisyonunda “tasarı” bir oy farkla reddedilseydi, çok mu mutlu olacaktık? Adını bile bilmediğimiz bir adamın eli midir koskoca bir milleti kurtaracak olan? Eğer böyle kazanacaksak onurumuzu, ne onursuz bir onur kazanımıdır bu!

Onurumuzu devletin onuruna endekslemişiz. Yıllar önce devlet adına yapılanlar yüzünden hepten karalanacağımızı düşünüyoruz. Haliyle şimdiki aklığımızı da devlet adına birilerinin bu işi yapmamış olmasına bağlıyoruz. “Yapmışlarsa bize ne?” diyemiyoruz. Dememeliyiz de! Peki o zaman “Yapmışlar/yapmışız ama keşke olmasaydı…” deme dürüstlüğümüz de mi yok? “Yok, bizimkisi tehcir; soykırım değil!” diyerek yırtacağımızı mı düşünüyoruz? 

Bakın ki, her şeyi Öz-Türkçeleştirdiğimiz yerde “zorla göç ettirme”yi üstü kapalı tutuyoruz, “tehcir” diye ağzımızda yuvarlıyoruz. Saklıyoruz yani. Demek ki “tehcir” bile olsa saklama ihtiyacı hissediyoruz yaptığımız işi. Demek ki, utanıyoruz yaptığımızdan. Savunulmaz buluyoruz. Arkasında duramıyoruz.

Öyleyse bunca ezilip büzülme niye?

Gelin, devleti de, devlet adına yapılanları da unutalım. Kendi vicdanımızla sıcak temas kuralım. “Soykırım yapılmış mı yapılmamış mı?” sorusunu da bir kenara bırakalım. “Biz” diliyle konuşmayalım bu defa. Tarihi değil, şimdi’yi tartışalım.

“Ben soykırım yapar mıyım?” diye soralım hiç olmazsa bir kerecik.  İşte o zaman sahici bir “dal” tutunuruz. Böylece utancımız da sahici olur, onurumuz da.

Neydi “soykırım”? İnsanı “soy”undan ötürü “kırmak”. Doğuşuyla kendini içinde bulduğu “soy”u yüzünden, bir insana hiç yargısız hasım kesilmek “soya kıymak”tır.  Bunun ayna görüntüsü de “soykırım”a dahil olmalıdır: Bir “soy”un tüm üyelerini, ne ederlerse etsinler hiç koşulsuz “temiz”e çıkarma girişimi de “soya kıyım” teşebbüsünün uzantısıdır.

Soykırım suçu için belli sayıda insanın öldürülmesi şart koşulmuyor tanımlarda. Bir kişiyi bile“soy”undan ötürü öldürmek, dahası “hiç olmasaydı keşke” diye varlığını lüzumsuz görmek de bir “soykırım” sayılır. Öldürmeseniz bile ona aşağılayıcı bir bakışla bakmak da soykırımdır. Kendi soyundan biri açık suç işlediği halde, “Ermenilik vardır soyunda!” diye suçu kendi soyuna kondurmayıp bir başka soya atıvermek de “soykırım”dır.

Onca yıldır “bebek katili” diye ilan edilen terör başının “bebek katili” suçlamasıyla aynı aşağılayıcı tonda “Ermeni dölü” diye anılmasında bir gariplik görmemek de “soya kastetmek”tir. “Türk olsaydı, bebek katili olmazdı!” demeler, Türk soyuna mensup birinin ağzında olabiliyorsa, doğuştan başka bir soydan gelmiş olsaydı “Bebek katili” ile “Türk dölü”nü aynı derecede aşağılayıcı bir suçlama olarak kullanabilecekti demek ki.

“Tehcir” bile olsa yapılan, “tehcir”i özür dilenmesi gereken, utanılası bir iş görmeyen, kendi soyuna “zorla göç ettirme”yi yakıştırıyor, kendi soyunu “tehcir”den dolayı utanmayacak kadar utanmaz görüyor olamaz mı? Bir başka soyun bütün üyelerinin, sırf o soyun üyesi oldukları için, sırf o soyun üyesi olan başkalarının işledikleri suçlar yüzünden “zorla göç ettirilme”yi hak ettiklerine hükmediyorsa, olup bittiği belli “zorla göç ettirme”ye vicdanen de olsa itiraz etmiyorsa, kendini bir “Ermeni”den üstün kıldığına inandığı Kitab’ının en az dört ayetine “kıyıyor” demektir. Kitab’da ısrarla aynı uyarı gelir her defasında:

 “Birinin suçuyla bir başkası suçlanamaz!” (Bakınız: En'âm Sûresi, 164; İsrâ Sûresi,15; Fâtır Sûresi, 18; Zümer Sûresi,7.) Kim olduğuna aldırmaksızın, ahlâkı konusunda en ufak bir fikir sahibi olmaksızın en başından“Diyarbakırlılara verecek kızımız yok diyebilen!” secdeli hacı anne, bir “soy”a kıymıyor musun sen? Adını bile duyar duymaz, “bu evde Alevî damada yer yok!” diyen “milliyetçi muhafazakâr” amcacığım, hangi sünnî ilkeyi muhafaza ediyorsun sen?

Hakkaniyet ölçüsünü kaybedenin başkasının soyuna da kendi soyuna da faydası olamaz. Bütün “soykırım”lara katılacak, katkıda bulunabilecek, en azından karşı çıkamayacak bir taraftarlık sağırlığına mahkûm olur.

Haydi, içimizde öfkelenmeyi bekleyen, sığ sloganlarla beslediğimiz, “tehcir”ler yapmaya hevesli  gizli“soykırımcı”ları bir oylayalım. “Soykırım yapıyorum!” diyenler, el kaldırsın! “Soykırım yapmam, yapmadım!” diyenleri de bir görelim. Eller, lütfen!

Elimizi vicdanımıza koyarsak, başkaları bizi aşağılayamaz. Elimiz vicdanımızda olsaydı, başka parlamentolardan önce TC parlamentosunda görüşülürdü “tasarı”… Kimse bizi üzemezdi! Değil mi?

Gelelim asıl dalımıza, 


Senai DEMİRCİ / Haber 7
senaidemirci@gmail.com

Yorumlar4

  • cuma kılınç 14 yıl önce Şikayet Et
    İşte yazı. Hiçbir yazar bilmediği bir konuda araştırma yapmadığı bir konuda kalemini oynatmaz bence zira bilmediği bir konuda birşeyler yazıp milleti kendine güldürmeyecek kadar akıllıdır...Senai beyi eleştirenlere senai beyin yazılarını TARAFSIZ okumasını tavsiye ederim.. Bakın o zaman bakış açınız nasıl başkalaşıyor..Senai bey yazılarınıza devam edin kaleminize kuvvet.
    Cevapla
  • Aykut Sunguroğlu 14 yıl önce Şikayet Et
    Ziyaretçi kardeş!. Ziyaretin hoş ola da, şimdi biz de sana siyeri nebiden onlarca başka örnek de göstrebiliriz.Galiba atladığın bir şey var!Senai bey,ermeni soykırımını değil,bu gürültü patırdı içerisinde gözden kaçırılanları dile getirmeye,dikkatimize sunmaya çalışıyor.Yoksa senin de haklı olduğun bir nokta var ki,o da geçmişte bunların atalarının rahat durmadığıdır. Biz soykırım yapmadığımızı biliyoruz ama buna inanan biziz.Peki biz bize yapılan suçlamalara karşın hangi haleti ruhiye içindeyiz? bu yazının konusu o.selam ile
    Cevapla
  • şükrü ertaç 14 yıl önce Şikayet Et
    Bu konuda gelmiş,geçmiş bütün hükümetler suçlu,. Biz umursamıyoruz ama su uyur düşman uyumaz demişler ermeniler tüm dünyada kendilerini bu konuya vermişler heryerde lobiler kurup koskoca Türk milletini soykırımla suçluyor asıl suçlunun kendileri olduğu gerçeğini gizliyorlar Osmanlı rus savaşı sırasında Türkleri sırtından vuran kadın çocuk demeden hunharca katleden buna rağmen Osmanlının yinede bunları cezlandırcağına nakil yoluna giden birkısmının yolda öldüğü ve bunu saptırıp soykırım yalanına sarılan ermenilere gerekli cevap her zaman verilmeli.
    Cevapla
  • Aykut Sunguroğlu 14 yıl önce Şikayet Et
    Tabi ya &quot0" yorum,işimize gelmiyor di mi?. Elerine sağlık Senai hocam.İçimizdeki canavarın, kendi kusurlarını görmeden nasıl başkalarına saldırılırın temelini izah eden görüşünüze canu gönülden katılıyorum.selam ile...
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat