Said Nursî, Cübbeli, İslamoğlu… Nasıl yani?

  • GİRİŞ18.04.2010 22:31
  • GÜNCELLEME18.04.2010 22:31

Cübbeli Hocamızın Mustafa İslamoğlu hakkındaki görüşleri aşikar, sizin de Mustafa hoca ile olan diyalogunuzu biliyoruz. Velhasıl, Cübbeli Hocanın dediklerine inanıyorum, Kuran ve Hadis referans göstererek açıklamalar yapıyor. M. İslamoglu ile neden ilişkinizi kesmiyorsunuz?

Bu soruyu daha önce sorulmuş/bundan sonra da sorulacak yüzlerce sorunun örneği olduğu için sizinle sansürsüz paylaşıyorum. 

Bu tür soruları gündemimiz oluyorsa, hele de uzaktan gelmiş bir “ağabey”i, “konferans yorgunu” bir “hoca”yı bir kenara çekip soracak kadar gündemimiz oluyorsa, geriye dönüp bir düşünelim, aynaya bakıp kendimizle bir yüzleşelim. Hele de Kur’ân’ı anlama/anlatma/yaşama yolunda bunca yolda kalmışlığımız ortadayken, Kur’ân’ı anlamada bize yol açan, yeni bakışlar kazandıran büyüklerimizi meşgul, mahzun edecek ve yoracak bir öncelikle yürüyorsak, körlüğümüzü, aymazlığımızı bir kez daha görelim. 

İslam’ı öğrenmek için değil, Kur’ân’la tanışmak için hiç değil, nefsiyle yüzleşmek için asla değil ama “reyting kapmak” ve para kazanmak için, dilerlerse kıyafetiyle ve hatta ünvanıyla karikatürize edebilecekleri bir hocamızı programlarına çağıranların tam da planladığı, tam da hesap ettiği artçı reytinglerin fay kırığında yürüdüğünüzün farkında değil misiniz? 

“Beriki hoca öteki hocaya böyle söylemiş” diye Hucûrat’ı ihlal eden “hafıze” kardeşler, “muttaki” ağabeyler, bir hocanın verdiği fetva ile, bir başkasının fısıldadığı dedikodu ile o güzelim aklını, o kıymetli zamanını maç fanatikleri gibi orada burada “malayaniyat”a harcayan “sofu” kardeşler, siz beriki hoca kadar seher zikri yaptınız mı, öteki hoca kadar bir ayet karşısında alın teri, akıl teri döktünüz mü?

Ömrümüz çok mu uzun da, onun en önemli anlarını tasarlanmış “dedikodu tezgahları’na “ateş”li laflar taşımak için harcıyoruz? İlmi çok hocamız var da sırf birini “cübbeli” diye, dili sürçtü diye harcamaya kalkıyoruz? Elimizde öyle çok, öyle çok emek verilmiş bir sürü meal mi var da “İslamoğlu’nun meali”ni boykot etmeye kalkıyoruz? (Okuduğumuz meal, Kur’ân’ın mealidir; ayetleri anlatır, anlaşılır kılar; Mustafa İslamoğlu’nun sözlerinin meali değil ki! 

Şu ya da bu bir meal okuduğumuzda Kur’ân’ı anlama yolunda yürürüz; şu ya da bu mealciyi yüceltmeyiz ki… Yoksa öbür türlü okuyanlar ve dahi yazanlar mı var?)

Hem sonra biz nefsimizle cedelleşmeyi, şeytanımızla çekişmeyi bitirdik de, beriki hocayı öteki hocayla çekiştiremeye ve tokuşturmaya vaktimiz ve mecalimiz mi kaldı? 

Bir de…

“Said Nursî’yi “gayri müslimlerin ‘İslam fıtratıyla doğmuş’ çocuklarına ve dahi yetişkin de olsa mazlum ve mahzun öldürülen masumlarına şefkatle bakışını çok görenler, aslında “Allah’ın rahmeti”ni ceplerinde saklamak gibi, şefkat-i İlahi’yi taraftarlıklar arasında ezmek gibi ağır bir suç işlerler. 

Burada öncelenmesi gereken Said Nursî’den ve/ya talebelerinden özür dilemek değil. Kendi bakışımızdaki “özrü” fark etmektir. O satırlar bütün gerçekliğiyle ortada dururken, o satırların yazarının kalbine taşıdığı/kalbinden taşırdığı o merhamete “bizim de kalbimiz niye değmiyor?” demek varken, çok “sayılan” Bediüzzaman’ın “rahle-i tedrisi”ne diz çöküp oturmak varken, kendi bildiğini okumaya devam etmek, canlı satırları “metruk” ve “mehcur” eyleyip arkasına dönü gitmek, yetersizliktir, duyarsızlıktır, biganeliktir. 

Kalbimizi bu hakikatlere açmaksızın, “sen özür dile!” “ben özrü kabul edeyim!” maçında her iki taraf da kaybetmiştir. Özür dilenmesi gereken Said Nursî değil, kendi kalbimizdir, insanlıktır, insanlık adına yüklendiğimiz “alemlere rahmet”-“müslümanlara rahmet” değil-Peygamberin mirasıdır. 

Bence "imanına şahit" olduğumuz kimseyle ilişki kesmek, hele de Cübbeli ya da cübbesiz bir hoca dedi diye ilişki kesmek bir mümine yakışmaz, hele hele bir Nur talebesinin bir Nur talebesine Cübbeli böyle diyor M. İslamoğlu ile ilişkini kes demesi hiç yakışık almaz. (Nerede en fazla on beş gün aklımızda kalan İhlas Risalesi, nerede muhabbete muhabbeti, adavete adaveti emreden Uhuvvet Risalesi…)  

Üstad'ın Cübbeli Hocamızın sözleriyle düzelecek bir hatırası, bir imajı yoktur; Üstad bir başkasının sözleriyle de karalanmaz. 

Bir kaç olumsuz görüşü, hele de duydum dediği görüşü, cevaptan ne anlayacağı bilinmeyen, soruyu sorma sebebi de fitne çıkarmak olan kişilere söylemek, söyleyenin sorunudur. Benim sorunum değil, Üstad’ın sorunu hiç değil..


Senai DEMİRCİ / Haber 7
senaidemirci@gmail.com

 

Yorumlar29

  • Mikail GÜNAY 14 yıl önce Şikayet Et
    Hangimiz İSLAMa hizmette dil uzattığımız alimlerimiz kadar olabildik..... Kayada ot cahilde söz bitmezmiş...cahilin aynı zamanda cesaretide çok olurmuş.Yorumlara bakıyorumda sanki bazıları yarın Huzuru İlahide hiç hesaba çekilmeyecekmiş gibi din kardeşlerini karalamakta sınır dahi tanımıyorlar üstelik imanlarını dahi bilmeden tehlikeye atıyorlar.Bediüzzaman hz.ne dil uzatan yorumcuyu hayret ve ibretle okudum bu kişi ya cahil yada artniyetli,sırf müslümanların arasına fitne sokmaya çalışan biri.Söz söyleyen kişiyi bağlar,hem dünya hemde ahirette hesabını sorarlar.....
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mikail GÜNAY 14 yıl önce Şikayet Et
    ÜÇ VANLI rumuzlu yorumcuya.... Allah kalplerimizdeki karanlığı aydınlatmak için Hz.Muhammed sav. efendimizi Kuranı kerim ile beraber göndermiş.Kuran ve Resulünü (sav) anlayamayan milyonlarca müslüman bu gün dünyanın heryerinde yokluk ve müstemleke halde yaşamakta.İçimizdeki basiret,feraset ve samimiyet yoksunu kardeşlerimiz İSLAMı parçalamak isteyen ehli küfürün adeta oyuncağı olmakta.Bu gün İSLAM aleminin hiçbir problemine bir nebze olsun çözüm getiremeyen basiretsiz kardeşlerimiz ALLAH dostlarına dil uzatmakta o cesareti nereden bulu
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Serap 1 yıl önce Şikayet Et
    Yanlislikla şikayet et tuşuna basmışım. Allah birliğimizi dirliğimizi bozmasın.
  • Üsame-i Kurdi 14 yıl önce Şikayet Et
    üç vanlı diyen yorumcuya. kuran dan hadisten konuşursun ondan sonra kalkarsın asrın imamına hakaretlerde bulunursun.ben senin inancını söyliyeyimmi peygambere inanırsın ama getirdiği ahkama inanmak mecburiyetim yoktur.kurana inanırım ama içindeki ile amel edemem.işte sen busun.Erkek gibi geldi erkek gibi giden bir zata fıtratı gereği zehirini atan akrebten başka bir şeye yaramazsın. keramet istiyorsan 19 defa zehirlemeleri Allahın inayetiyle hiç bir zarar vermedi.yarasalar karanlığı sever.sen güneşi göremezsin
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Üsame-i Kurdi 14 yıl önce Şikayet Et
    Bazı dalkavuklar yorumlarında demişki. "Adım ve eserlerim Kuranı Kerimin Nur suresinde geçiyor ve övülüyor.ve demişki bu yorumcu Yedi göbek sülalenizi, Said Nursinin kendisi ile beraber biliyorum. Önce beynini yıkattığın o kitaplarda ne yazıyor, aç oku demiş yorumcu bende sana diyorumki üstadın nur süresindeki beni övüyor (yani üstadın şahsını)bul ve yaz bu siteye seni müflis vahabi bekliyorum
    Cevapla
  • mehmet tok 14 yıl önce Şikayet Et
    dogruyu gormek. said nursi canimiz cigerimiz bas tacimiz. ama cebbelinin bir roportajini seyrettim haşa kendince begenmiyor said nursiyi. dilini agir buluyor. hic de kitaplarini okumadim diyor gerek yokmus gibi. said nursinin kitabini okumadan insan nasil imani derinlige sahip olur.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat