New York’ta Beş Minare için söylenesi beş söz

  • GİRİŞ20.11.2010 22:47
  • GÜNCELLEME20.11.2010 22:47

1.       Doğrudur; NY5M (New York’ta Beş Minare’nin tişört üstü kısaltması) bir “Türk Sineması” örneği değil. Daha çok bir Hollywood aksiyonuna benziyor. Ama bunu Türkler (ve bir de Kürt) başardı. Peki ya Hollywood Sineması etkili ve sinsi bir propaganda aracıysa, Hollywood filmini Amerikalılara mı bıraksaydık?

Bu propagandanın mağduru ve seyircisi olmaya razı mı olsaydık? Mahsun Kırmızıgül, bizi Hollywood sinemasının da öznesi yapıyorsa, kötü mü yapıyor? Yine de umutlanabiliriz:

Filmin kendisi olmasa da, filme gelen tepkiler tam bir Türk filmi… Çoğu Türk gibi başaranları çekemiyoruz, bataklıktan sıyrılanları eteğinden tutup yeniden batırıyoruz!

2.       NY5M yine de bir Türk Sineması örneği sayılabilir. Türkiye’de, bel altı mizahına kaçmadan, erotik göndermeler yapmadan, resmi söylemin şablonlarını onaylamadan, sinema ile seyirci arasındaki dargınlığı ve uzaklığı kaldırabiliyorsan, bir damar yakalamışsın demektir. Bu damara tutunmak ise ancak aşkla, adanmışlıkla, aidiyetle olur.

Mahsun’da aşk var ki, 11 milyonunu seyirci için yatırıyor; bedel ödüyor. Seyirciye güveniyor, seyirci de Mahsun’un güvenini boşa çıkarmıyor. (Seyirci ile Mahsun arasındaki güveni kıskananlar olacak elbette.) Adanmıştır da Mahsun; birkaç yıl önce düşünülüp  anlaşmazlıklar yüzünden önce yüz üstü bırakılmış bir projeyi kendi imkanlarıyla ayağa kaldırıyor.

Derdi var ki, Bitlisli Said Nursi’nin yıllar önce sancıyla ve samimiyetle söylediği cümlesini diri bir tecrübe ve çözüm olarak ortaya koyuyor. Mahsun’un aidiyeti de var. Seyirciyi iki saate yakın salonda güldürüp gıdıklayabilir ve hiçbir kazanımı olmaksızın gönderebilirdi de. 

“Beyaz Türklerin” küçümsediği, Şark’a ait şefkat damarını, derinden akan bilgelik geleneğini keşfediyor, dillendiriyor. PKK’nın silah ve şiddetle yanında durarak, devletçi/milliyetçi söylemin ise yine silahla güçle karşı çıkarak susturduğu çığlıkları, unutturduğu sızıları su yüzüne çıkarıyor.

Susturulmuşu seslendirmek, unutulmuşu hatırlatmak en azından altı çizilmesi gereken bir sinema başarısıdır. Genel geçer söylemin,egemen anlayışın rüzgârına kapılmış filmler yaparak da para kazanabilirdi Mahsun. En azından emeğe saygı NY5M’ye saygıyı gerektiriyor.

3.       Mahsun Kırmızıgül, Beyaz Melek’le başlayan, Güneşi Gördüm’le süren sinema serüvenini NY5M ile zirveye çıkarmış falan değil. İlk filmi NY5M olsaydı da, son filmi Beyaz Melek olsaydı da, aşağıya doğru bir düşüş okumazdım. 

Zirveye kadar daha çok yol ve daha güzel filmler var. İyi ki de var. Bence (herkes doğru bulmasa da) yerinde bir iş yaptı. Yeterince çarpıcı ve iyice tutarlı bir senaryo desteği ile yapacağı çok şey var. NY5M’nin kurgusu tuhaf gelebilir, kimi diyaloglar soğuk ve yapmacık durabilir; karakterlerinin tam oturmadığına dair şeyler söylenebilir, olay akışında kopukluklar olabilir.

Bu eleştiriler saha içinde kalır; olması doğaldır. Ancak, filmden cemaat propagandası çıkarsamak, rejim yardakçılığı okumak  vs. kırmızı kartlık hareketlerdir. Hele de “işine bak sen Mahsun…” aşağılamaları kabul edilebilir değildir.

4.       Bazı arkadaşlarım, filmin yanında durarak,  Müslüman bir kızın Hıristiyan bir erkekle evlenebiliyor olmasının yanında durmakla eleştirecek beni. Hatta, “Madem Hacı Gümüş bir hoca; karısı niye hâlâ Hıristiyan ve kızı niye başörtüsüz?” diye soracaklar da olabilir.

Böyle bir detay senarist tarafından karmaşık duygular üretilmesi niyetiyle işlenmiş olmalı. Senaryonun başından sonuna dek süren ikilem (hem terörist hem terörist değil, hem Müslüman hem Batılı, hem masum hem suçlu) bu detayda da gösterilmek istenmiş.

Filmin bu yan hikayesi böyle olmasa da olur, belki daha iyi olurdu. Ancak, senaristler olabilecek olanı gösterme konusunda hürdür; “olması gereken budur” demez, dememesi gerekir. NY5M olabilecek olanı mı gösteriyor, olması gereken budur mu diyor; kararı herkes kendisi verecektir? Gerçek hayatta olan bitenleri bilmek bizi olan biteni her zaman benimsemeye zorluyor mu ki?

5.       NY5M’ye karşı yazılanlara ve muhtemelen bu yazının altında yer alacak kimi yorumlara da şaşırmamayı çoktan öğrenmeliydik. Geç kaldık ama zararın bir yerinden dönelim:

İslam’ı terör dini görenleri ve gösterenleri utandıran, Kürtlere toptan terörist diye bakanları da –umarım- mahcup eden, bir dindardan entelektüel bir duruş ummayanların yüzünü kızartan, inançlı bir erkeğin en başta kızına ve karısına baskı yapacağı ezberini bozan bir film elbette ki beğenilmeyecek, alkışlanmayacak… 

Beğenenlere de cemaatçi, zevksiz gibi sıfatlar elbette ki yapıştırılacak. Recep İvedik gibi içeriksiz ve seviyesiz filmlerin her defasında beş milyon insanı sinemaya getirmesine içerlemeyenler, Kurtlar Vadisi ve benzerlerinin her şeyi siyah beyaz gösteren totaliter bakışını keyifle seyredenler, dindar televizyonlarda bile her poşuluyu terörist diye etiketleyen yapımlara, Türkiye’yi “tek” göstereyim derken “Ne Mutlu Türküm diyene…”nin izinden yürüyenlere laf edemeyenlere NY5M’nin beş minaresi de batacak elbette..

Hele bir de herkesin beğendiğini beğenmemeyi entelektüellik sanan isterik yazarların kuyruğuna takılanları kıl etmek için ben de NY5M’i beğeniyorum. Beğendiğimi de açıkça yazıyorum. Vaktim olursa filme bir kere daha gitmeye hazırım.

Senai Demirci - Haber 7
senaidemirci@gmail.com

Yorumlar14

  • Abdullah CEYLÂN 13 yıl önce Şikayet Et
    KENDİ SANATIMIZ. Hakka inanan bir insan, her türlü sahada Hakka savaş bayrağı açmış insanlar ile güzel bir yol tutarak mücadele etmelidir. Allaha gönül vermiş, Rasûlullâh Efendimizin yolunda gitmeyi amaç edinmiş insanlar, elbette kendi sanatını (müzik, sinema, edebiyat, resim, mimari...) devrin imkânlarını da en iyi bir şekilde kullanarak ve büyük bir gayret sarfederek ortaya koyabilir. Bir Müslüman ne gibi bir iş ile meşkûl ise onu en iyi yaparak bir noktasında Hakka hizmet edebilir. Duâ ile...
    Cevapla
  • Yusuf SUZİDİL 13 yıl önce Şikayet Et
    o kadar iştahlı ki. senai demirci bey o kadar iştahlı ki ikinci sefer izleyeceğim diyerek kamuoyu oluşturmaya bakıyor ..ben de diyorum ki filmi beğenmeyenin parası iadeli olsun..ben koşarak iade almayı tercih ederim...vesselam
    Cevapla
  • Yusuf SUZİDİL 13 yıl önce Şikayet Et
    bitliste! beş minare. filmin adı bitliste beş minare olaydı finansörler hacı gümüşe! güzel rol biçmişler ...çok masumane şekilde cehaletten bitliste beş minareden kaçıp new yorkta beş minare de soluğu almış ... ve unu eleyip serdikten sonra bitliste beş minareye dönmenin yollarına odaklanmış bir film..bence bitliste beş minare olalıydı filmin adı...
    Cevapla
  • halit kargin 13 yıl önce Şikayet Et
    Dön Artık Hocam.... Sen Türkiyeden kovulmadin ki. Neden dönmüyorsun? Kendine örnek aldıklarının hepsi yurduna döndü. Sünnetullah da zaten böyle. Bu arada Mahzuna da tebrikler.
    Cevapla
  • senai demirci 13 yıl önce Şikayet Et
    tersinden oryantalizm.... sanıyorum, aramızda kimi arkadaşlar islama ait her zürlü nezaketi ve inceliği batılılara yaranma yönünde yorumlayıp islamı kabalıktan yana tutuyor. sanki ayıplanmayacak olsaydık İslam adına her türlü kabalığa yapmaya, her türünden maganda olmaya hevesliymişiz gibi. işte ben buna tersinden oryantalizm diyorum. onlar islamı kaba gösteriyor ve görmek istiyorlar, biz de onların kabalık diye gösterdiklerini islam diye benimsiyoruz. el insaf!
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat