Futbol ve şike kelimeleri uzunca bir süre birlikte anılıyor. Neredeyse lügatte komşu gibiler… Zihnimizde yapışıverdiler. Ayrılmazlar artık…

Oysa “şike” kendini futbolla gösterse de, futbol özgü değil. Sadece futbolun toplumun nabzına uzanan eşsiz heyecanı ile çarpıcı bir görünürlük kazandı. Hayatın her yeri şike dolu. Kazanma-kaybetme kavşaklarının hepsinde şike mümkün…

Nasıl silahlı güç olanlar halkın iradesini güçlerine dayanarak yok saymayı kendilerine hak görüyorsa,  para ve nüfuz üzerinden maç kazanmayı hak görenlerin olması beklenemez mi? Şaşılacak ne var bunda!

Şike futbolun konusu değil, haksızlık etmeyelim futbola. Futbol, topluma egemen olan güç üzerinden hak üretme ahlaksızlığının görüntülerinden biridir sadece. Şikeyi ille de futbola kilitleme çabasının ardında, öbür türlü şikelerin üstünü örtme niyeti arıyorum ben.  Yakınlıklar ve taraftarlıklar yoluyla ihale almak şike değil mi? Milletin eline verdiği silahı millete ve milletin seçtiklerine doğrultmak ve bunu hak bilmek şike değil mi? Gazetem çok satıyor diye, televizyonum çok seyrediliyor diye, bile bile yalan haber yapmak şike değil mi? Tekzip metinlerini mahkeme kararının tuhaf ve dolambaçlı cümleleriyle ilan etmek şike değil mi?

Eğri  oturalım ama doğrusu şu: içimize kök salmış ahlaksızlığın uzantılarıdır futbolun şikesi…  Kendimizi diğer şikelerimizden utandırmamak için yaptığımız hesaplı bir itiraf bu futbol işi. Parayla hak gaspını, nüfuzla avantaj kazanmayı "silahlı gasp"ın sadece farklı bir versiyonu olarak görene kadar gün yüzü yok bize.  

Küçük resimdir futboldaki  şike.. Büyük resime bakmak ise yürek ister.  Elimizi vicdanımıza koyalım ve büyük resme korkmadan, utanmadan bakmayı deneyelim. Bana kızacaksınız ama izninizle bu apseyi açalım.

Futbolda şike aramaya gerek yok; daha büyük açıdan bakarsak, futbolun kendisini kocaman  bir şike olarak göreceğiz. (Hemen söyleyeyim, “futbol oyunu” ile alıp veremediğim yok; futbolu oyun edenlerle hesabım…)

Futbolun kendisi şikedir, sahici heyecanlar yerine sahte heyecanlar icat ettiği için, bir ömrü yalancı zaferlerle tükettiği için.  Şikeli hayatlar yaşatır insanlara.

Futbolun kendisi şikedir; aslında öte âlemin beklentisiyle ve vahyin haberleriyle heyecanlanmayı hak eden kalpleri sahte manşetlerle oyaladığı için.

Futbolun kendisi şikedir;  ellerimizi boş bırakan, yüreğimizi tesellisiz eyleyen gereksiz kahramanlar icat ettiği için.

Futbolun kendisi şikedir; nefesimizi boş işlere harcattığı için, tesellilerimizi iki kuru direk arasına hapsettiği için.

Futbolun kendisi şikedir; her şehrin ortasına kocaman statları sahte bir tapınak gibi kondurduğu için, hayalleri içi boş bir topun ardı sıra sürüklediği için.

Futbolun kendisi şikedir; saf sevgileri ve hesapsız tutkuları paraya çevirdiği için.

Futbolun kendisi şikedir;  sonsuzluğu kazanma davası yerine maçı kazanma davasıyla nice ömürleri kaybettirdiği için.

Futbolun kendisi şikedir; top’lu heyecanların kıblesiymiş gibi, kalabalık tutkuların seccadesiymiş gibi "dokunulmaz" sayıldığı için.

Futbolun kendisi şikedir;  sahici heyecanları sahte kazanmalar ve kaybetmeler etrafında tükettiği için.

Futbolun kendisi şikedir;  uyku halindeki insanları marşlarla, sloganlarla avutmaya devam ettiği için.

Futbolun kendisi şikedir;  milyonlarca genci kaynağını bilmediği husumetlerin içine savurduğu, kardeş insanları hesapsızca düşman ettiği için.

Futbolun kendisi şikedir; göğün mavisi, gülün kırmızısı, kar’ın beyazı, çiçeğin sarısı dururken, hayretlerin ve şükürlerin hepsini taraftarlık renklerine boca ettiği için.

Futbolun kendisi şikedir;  “futbolun kendisi şikedir” dediğimde bir kutsala dokunmuşum gibi tepki almamdan anlaşıldığı gibi sahte bir kutsal olduğu için.

Futbolun kendisi şikedir; kimliğini bulmaya muhtaç gençleri sahte ve sığ kimlikler içinde anonimleştirdiği için…

Elbette ki sözüm nihai tahlilde bir emeğe dayanan futbolu oynamaya değil,  futbolla oynamaya,  futbolla oyalamaya dairdir.

Senai Demirci - Haber 7
senaidemirci@gmail.com