Global krizin en zorlu dönemlerini atlattık ancak birçok ekonomistin belirttiği gibi halen tünelin sonundaki ışığa ulaşabilmiş değiliz.

“Kriz Treni” önce Amerika'da yol aldı arkasından Avrupa'daki tren kalktı ve sonunda Asya treni de harekete geçti. Dünya devi Çin, kriz ortamında ekonomisi büyüme gösteren tek ülke olsa bile bu duruma seyirci kalmadı ve tepkisini gösterdi.

Ülke ekonomilerindeki durgunluk, daralma, üretimin azalması, işsizliğin artması, deflasyon ve ekonomik sistemde yaşanan bozulmalar krizin olumsuz etkilerinden bazıları.

Krizin makro bazdaki boyutu bir yana dursun mikro anlamda da şirket ve aile ekonomilerine ciddi zararlar verdi. “Kriz Treni” nin vagonlarının neler olduğunu düşünürsek, birincisi tabi ki olayın patlak verdiği sektör olan finans sektöründe batan şirket ve bankalarla etkilenen mali sektörleri içine alan kriz ve son vagon uzun dönemli olarak ülke ekonomilerinde faiz oranı değişiklikleriyle yaşanan dengesizlikler nedeniyle ortaya çıkan işsizlik krizidir.

Bu vagonlara her geçen gün yeni krizlerin eklendiğini de unutmamak lazım. Yaşanan küresel krizle ilgili türlü benzetmelere tanık olduk.

İşte bunlardan başka bir tanesi; Krizi bir hastalık gibi düşünecek olursak, bu hastalık tüm dünya ülkelerinin ekonomilerine bulaştı. 

Kimileri hafif atlatırken kimileri yataklara düştü bazısının ise tüm bağışıklık sistemi çöktü. Bunu ülkelere uygularsak, ekonomisi güçlü olan ayakta kaldı ama gelişmekte olan statüsündekiler büyük yaralar aldı.

Piyasaların en hareketli olduğu uç şeylerin yaşandığı dönemleri geride bıraktık. Tabi bu para piyasalarında karların azaldığı anlamına gelmiyor.

Sadece biraz daha teknik analiz ağırlıklı çalışmayı gerektirdiğini gösteriyor. Geçen döneme göre durağanlaşan piyasalar gelişmiş ülkelerden gelen açıklamalarla kısa dönemli canlılıklar yaşıyor.

Peki ya böylesine olumsuz bir süreçte birikimlerimizi nasıl koruyabiliriz ya da arttırabiliriz? Piyasalar belirsizlikler yaşarken ve şu aşamada önümüzü göremediğimizden en mantıklısı kısa dönemli yatırımlar gibi görünüyor.

Uzun vadeli ve günlük (spot) piyasalarda işlem gören yatırım araçlarındaki son duruma bakacak olursak; Diğer yatırım araçlarına nazaran daha istikrarlı hareketler izleyen altın küresel krize karşı tepkisini düşüş yönünde göstermişti.
 
2009 yılının son zamanlarını geçirdiğimiz şu günlerde ekonomistlerin,büyük yatırımcıların ve finansal analistlerin 2010 yılına ilişkin beklentileri oldukça önem arz ediyor.

Yatırım araçlarına dair beklentilerde en önemlileri bilindiği gibi altın, döviz ve elbetteki petrol fiyatlarıdır. Petrolün uzun dönemli analizi yaptığımızda; 2008 yılının temmuz ayında NYMEX petrolün varil fiyatı 147 seviyelerine kadar tırmandı ve bu petrolün görebildiği en yüksek seviyeydi.

Ardından 5 ay gibi bir sürede %100 lük bir toparlama yaşandı ve en son 2004 ün başında gördüğü 32.25 fiyatına kadar set bir düşüş yaşadı. Son 10 aydırda %30-40lık bir toparlama yaşanıyor fakat bu yeterli değil tabiki ve yukarı trend yeni yıldada devam edecek gibi görünüyor.

Up trend hız kesmesine rağmen kısa dönemdede fiyatların çıkacağına dair sinyaller veriyor. Son dönemde petrole ilişkin gelen haberlerde bu çıkışı tetikliyor.

Örneğin İran askerlerinin Irak' a girdiğine dair çıkan haberle birlikte petrol fiyatları 74 ün üzerine çıktı. Ayrıca geçen hafta ABD'de açıklanan veriler arasında yer alan ham petrol stoklarında yaşanan düşüş ve petrol ihraç eden ülkelerden oluşan OPEC'in açıklamalarıda petrol fiyatlarını etkiledi.

Ayrıca OPEC yaptığı açıklamada gelecek yıl küresel petrol talebinin yüzde 1 artacağını bildirmişti. Kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch'de Orta Avrupa'da yer alan petrol ve gaz şirketlerinin 2010 görünümünün durağan olacağına işaret etti.

Gelelim teknik açıdan analizlere; 4 saatlik grafiklerde yukarı yönlü devam eden hareket için direnç olabilrcek seviyeler 77 ve 79 fiyatlarıdır. Ancak aşağı doğru bir düzeltmenin gelmesi durumunda ise 72.26 da çok önemli bir destek bulunuyor.

Seray Demirdöven
Teletrade İzmir Ofis Müdürü