Masa niçin bu kadar gergin?

.

  • GİRİŞ10.11.2022 08:29
  • GÜNCELLEME10.11.2022 08:29

Derbi maçlarını genellikle “sakin” kalabilen takımlar kazanır.

Çok fazla havaya giren, baskı altında kalan, “ölümüne” oynama havasına kapılan takımlar büyük hatalar yaparlar.

“Panik, kontrolsüz hırs, aşırı heyecan” gibi duygular, “aklın” önüne geçtiğinde, takımın eksik bırakan, penaltıya sebep olan hatalar yapılır.

Kazanma azmi başka, "hırs yapmak" başka.

Azim ve şuurla hareket edenin kazanma ihtimali artar, “hırsına mağlup olanın” ise kaybetme.

*

Futboldan siyasete gelecek olursak…

Malûm, Türkiye seçim havasına girdi sayılır.

Siyasetçilerin bundan sonra atacakları bütün adımlar “seçim”e ayarlı olacak.

Tıpkı futbolda olduğu gibi, azim ve şuurla hareket eden…

Hırsına kapılmayan, aşırı gerginlikten, aşırı heyecandan, aşırı motivasyondan dolayı “zararlı hareketler” yapmayan partiler, seçimlerde avantaj elde eder mi?

Geçmiş seçimlere baktığımda, bu soruya rahatlıkla “evet” cevabını verebiliyorum.

Seçimlerde büyük başarı elde etmiş liderlerin ve partilerinin, kampanya dönemlerinde gerilimi kontrol altında tuttuklarını, kendilerinden emin görüntü sergilediklerini, ağırlıklı olarak “birlik-beraberlik mesajları” verdiklerini görüyorum.

Misal…

Merhum Adnan Menderes, Merhum Necmettin Erbakan ve Sayın Erdoğan, kazanacakları seçimler yaklaştığında “birlik siyaseti”ne her zamankinden çok vurgu yaptılar…

Farklı zamanlardaki “sadece ” seçim ortamına yaklaşıldıkça azalttılar ve Türkiye’nin 7’den 77’ye el ele vereceği günlere daha çok işaret ettiler.

Refah Partisi’nin birincilikle çıktığı seçimlerden önce, toplumun neredeyse bütün kesimlerinin yer bulduğu “reklam kampanyaları” dikkat çekmişti.

Mesajlar, daha ziyade “barış, kardeşlik, kalkınma, birlik, beraberlik” üzerineydi.

Bu kampanyaları etkisiz kılmak isteyen çevreler, Refah Partisi iktidara geldiği takdirde farklı yaşam tarzlarının tehdit altında olacağı, özgürlüklerin büyük ölçüde kısıtlanacağı, sokaklarda “türbansız” dolaşmanın yasaklanacağı gibi “tuhaf” iddiaları öne çıkartsalar da, bu negatif söylem tutmadı.

Merhum Erbakan Hoca ve diğer Refah Partililer kampanya boyunca hep sakin ve kendilerinden emindiler.

En fazla onlar çalıştı, en fazla onlar terledi, en fazla vatandaşa onlar dokundu.

En sakin olan da onlardı.

*

Aslına bakarsanız, ismi daha önce pek duyulmamış olan Ekrem İmamoğlu’nun “İstanbul Seçim Başarısı”nın sebepleri arasında “sakin, rahat, kendinden emin” görüntü sergileyebilmesi de yok değildi.

Ekrem İmamoğlu zaman zaman “rolünün” dışına çıkıp “agresifleşse de”, genellikle sakin kaldı, yumuşak mesajlar verdi, “16 Milyon”a seslenmeye çalıştı…

Onun halleriyle “sevgi pıtırcığı” diyerek dalga geçenler olsa da, adaylığı açıklandığında kendisinden beklenen başarının çok daha fazlasıyla çıktı seçimden, seçimlerden.

*

Yazarken çok önemli misalleri unutuveriyor insan…

Merhum Özal’ın “dört eğilimi birleştiren” o meşhur hareketini unutmak olur mu?

Darbe döneminin ardından yapılan ilk seçimlerde rakipleri masalara yumruk vuruyor, “sattırmam, attırmam, yaptırmam!” negatif dilleriyle gerilim rüzgârları estiriyorlardı.

Rahmetli Özal ise, o kadife sesi, memlekete hizmet üretmek için kolları sıvamış ve elleri havada kenetlemiş haliyle; çatışmadan, gerilimden bıkmış vatandaşın kalbine, beynine, midesine, kesesine hitap etmeyi başardı.

Seçimi büyük farkla kazandı.

Onun “Türkiye’ye çağ atlattık” söylemi dalgaya alınsa da, milyonların teveccühü hep devam etti.

Milyonlarca vatan evlâdının katıldığı muazzam Cenaze Merasimi de, bu teveccühün belgesiydi.

*

Seçmen, kazanabilecek durumda olan partiler ya da ittifaklar arasından başına en az belâ açacak, kendisine en fazla huzur ve hizmet üretebilecek olanında karar kılıyor yani…

Unutmadan;

Demokrasilerde kararlar da genellikle “ehven-i şer” bakış açısıyla veriliyor.

Yani, mevcutlar içinde en az kötüsü.

Seçim kazanabilmek için bu nokta da çok önemli.

“Baba” lâkaplı politikacı pek çok seçimi böyle kazanmıştır malûm.

*

Verdiğimiz, veremediğimiz misallerden hareketle bugüne bakacak olursak…

Seçimlere az sayılabilecek bir zamanın kaldığı şu günlerde, Millet İttifakı’nın en büyük partisi CHP’de büyük bir gerilimin olduğu, Parti Yönetimi’nin gittikçe agresifleştiği, adeta panik-telaş havası içinde “bütün tuşlara bastığı” dikkatinizden kaçmıyordur.

Üç beş ay öncesine kadar, “helalleşme” kavramına yaslandırılan farkı çevrelere açılma arzusu dikkat çekiyordu.

Sayın Kılıçdaroğlu, “başörtüsüne kanuni güvence” çıkışının başarısızlıkla neticelenmesinin ardından “taktik” değiştirdi.

Adımlarının bırakın farklı kesimlerden oy getirmeyi, elde olanı da kaybettirdiği tespitinden hareketle bu yola girmiş olabilir.

Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak yani…

Böyle bir endişenin etkisi altında kalmış olabilir.

Masa’daki genel başkanlardan biri, “psikolojik üstünlüğün” Cumhur İttifakı’na geçtiğini söylemişti geçtiğimiz günlerde.

Masaya destek veren yazarlar da endişelerini sıkça ifade eder oldular; “Bu masadan bir numara çıkmaz!” cümlesiyle özetlenebilecek çıkışlar epeyce arttı oralarda.

*

Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu süreçte gerilimi gittikçe tırmandırmaya çalıştığını görüyorum.

Bu strateji mi, yani üzerinde düşünülerek ortaya konulan hareketler dizisi mi?..

Birilerinin iddia ettiği üzere, etrafındaki bazı unsurların “Genel Başkan’ı yanlışlara sürükleme” stratejisi mi uygulanıyor?

Yoksa…

“Bu sefer de kaybedersek tabana nasıl hesap vereceğiz?” endişesinden, paniğinden mi kaynaklanıyor gerilimi tırmandırma hamleleri?

Ya da…

Sayın Kılıçdaroğlu bu işin kendisiyle olmayacağını gördü de, çatışarak geri çekilmeye mi çalışıyor?

Adaylıktan vazgeçti de, riski bir başkasının omuzlarına yüklemeye mi hazırlanıyor?

*

Siz bunlar üzerinde düşünürken, ben Cumhur İttifakı’nın son dönem stratejisine dikkat çekerek bitireyim yazıyı.

Sayın Erdoğan’ın liderliğinde “gerilimi azaltma” ve “dört eğilimi” yeniden birleştirme stratejisi izleniyor bu günlerde.

“Kızgın demiri soğutma” meselesi yani…

Vatandaşlarımızın kahir ekseriyeti, maceradan, sıkıntıdan, belâdan, riskten hoşlanmaz.

Kim sâkin kalabilirse o kazanır seçimi!

MİLAT

Yorumlar2

  • Vurucu 1 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize sağlık, ölümüne Reisleyiz her daim...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Nazım Karamehmet 1 yıl önce Şikayet Et
    Milleti kucaklayıcı bir seçim stratejisi, dili başarıyı yakalar.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat