CHP’yle ilgilenmek milli görevdir!

  • GİRİŞ25.03.2025 08:38
  • GÜNCELLEME26.03.2025 09:01

Muharrem İnce’nin ifadesiyle  “Boğaz’da viskisini yudumlayanların” arasında büyüdüm.

Onların büyük bir bölümü, kolayca tahmin edebileceğiniz üzere CHP’ye oy verirdi.

Yaşlıları arasında Enver Paşa’ya yakın olanlar da vardı, Mustafa Kemal Paşa’ya da…

O zamanki gençlerin, orta yaşlıların tamamına yakını ise en koyusundan birer Kemalist’ti kendi tariflerince.

Bunlar, kendilerini “üstün insanlar” olarak görürlerdi.

Köylerden kopup gelenlerin “usul, erkân bilmediklerini” öne sürüp dururlardı.

 “Dağdan indiler, ellerinden gelse bağdakileri kovacaklar!” diyerek iç çekerlerdi.

Bir yandan böyle yaparlardı, diğer yandan da “köylü takımını” ağır işlerinde kullanır, onların kendilerine sağladığı rahatlıktan hoşlanırlardı.

Köylerinden, kasabalarından “ekmek parası” için kopup gelenlerin aşırı hürmet gösterisinde bulunmalarından, karşılarında boyun bükmelerinden adeta zevk alırlardı.

Bendeniz, o “elit” çevreye mensup gibiydim.

Onları, yani “üstünlük” taslayanları “temsil” eder pozisyondaydım.

Bundan dolayı “kapıcı çocukları” ile oynamamı, evlerine gidip gelmemi pek istemezlerdi.

“Aşağı tabakada bulunanların”  ikram ettiklerini yememe de hoş bakmazlardı.

Ben de kaçıp kaçıp köylülere giderdim.

Onlarla oynamak, onların sofralarına oturmak isterdim.

*

“Rejimin kurucusu” olma iddiasındaki bu çevrelerin çok özel ve görünüşte güzel yaşantıları vardı.

Ara sıra “turistik seyahat için” yurt dışına çıkabilme, “modayı takip edebilme”, “pahalı kıyafetler satın alabilme” ayrıcalıkları vardı.

 “Aşağıdakiler” için yepyeni olan “eski kıyafetlerini” hediye ettiklerinde, “fakir sevindirdiklerini” mutlaka söyler…

Bu yaptıklarıyla da gurur duyarlardı.

 O günlerde, “aşağıdakiler” ile “yukarıdakiler” arasında her bakımdan fark vardı.

Bu farklar, zaman içinde bazı alanlarda epeyce kapandı.

Köylerden kopup gelen insanlar, gayrimenkullere sahip oldu.

Küçükten başladıkları işleri büyüttü.

Yurt dışına açıldı.

Çocuklarını okuttu; öğretmen, akademisyen yaptı.

Hekim yaptı, mühendis yaptı, avukat yaptı…

Özellikle İmam Hatipli nesli, gittikçe daha iddialı hale geldi…

Böyle olunca da, CHP’li Muharrem İnce’nin “Boğaz’da viskisini yudumlayanlar” diyerek tarif ettiği kesimlerde büyük rahatsızlıklar oluştu.

Aslında bütün toplumu etkileyen bir değişimdi bu.

CHP Camiası’nda da bir şeyler oluyordu.

“Toprak kokan” CHP’liler de, “elitlerini” zorluyor, yukarılara tırmanmaya çalışıyordu.

*

Güç dengelerinin değişmesi, “toprak kokan” insanların iddialarını her geçen gün arttırması, bu çevrelerde ve Rejim’in her zaman ayrıcalıklı konumda bulunan “zinde güçlerinde” büyük rahatsızlıklar meydana getiriyordu haliyle.

 “Ön kesme” operasyonları bu rahatsızlıkları iyice belirginleştiriyordu.

“Toprak kokan” insanların yollarını kesebilmek için,  “başörtüsü yasağından, imam hatiplere ve meslek okullarına katsayı adaletsizliğine kadar” her yolu deneyen bu elitler, ne yaparlarsa yapsınlar muvaffak olamıyorlardı.

Attıkları her adım, uzun yıllar boyunca “içten içe” hırs biriktirmiş olan kitleleri daha da güçlendiriyordu.

Birilerinin “Siyasal İslam” diyerek akılları sıra küçümsedikleri oluşumlar, oylarını sürekli olarak arttırırken…

“Elit” takımının destek verdiği CHP, dar bir alanda sıkışıp kalıyordu.

“Sağ” siyaset kendisini sürekli olarak “yenileyerek” yoluna devam ederken; 1930’lara, 1940’lara sabitlenen CHP elitleri, kafalarındaki  “prangalardan” bir türlü kurtulamıyordu.

 Beğenmediklerine “gerici” yaftasını yapıştıran “elitist” takımı, dünyadaki ve Türkiye’deki bütün gelişmelerin “gerisinde” kalıyordu.

 Manevra yapma kabiliyeti iyice körelmiş olan bu kesimin “eski tüfekleri” zaman içinde sahneden çekilirken, yerlerini alanlar yepyeni arayışlar içine giriyordu.

Halka açılmak, “toprak kokan insanların” manevî değerlerine saygılı görüntü vermek, farklı kesimlerden de oy alabilir hale gelmek için bazı denemeler yapıyorlardı ama bir türlü olmuyordu.

“Çarşaflılara rozet takma” misali nice açılıma girişiyorlardı, ama…

CHP’nin genetiği, ontolojik gerçekleri, bu açılımları “yapaylığa” mahkûm ediyordu.

Dahası, “içeride etkili radikaller” her türlü açılıma tepki gösteriyor, CHP’yi kıpırdayamaz hale getiriyordu.

“Muhafazakâr” çevrelere açılma adımları başarısızlığa uğrayan CHP için, bir başka “açılım” alanı da “HDP-DEM çizgisine yanaşmak” oluyordu.

O kesimden gelecek oylarla yüzde 25’lik barajı aşmaya çalışıyordu CHP.

Bunu zaman zaman da başarıyordu ama…

Bu adımlar, içeride ve özellikle de yakın çevrede büyük rahatsızlıklara yol açıyordu.

“Kökten CHP’ciler”, yani “Kemalistler”, bu “açılım sayesinde”, iktidara gelme ümitlerinin belirmesinden dolayı memnuniyet duysalar da, “Yeni CHP”nin nasıl bir CHP olduğunu anlamakta güçlük çekiyordu.

Her partinin CHP ile kurduğu ilişkiden kârlı çıktığını…

CHP’ye verilen oyların, yalnızca “etnisite üzerinden kimlik siyaseti yapan” DEM’e değil, yıllar yılı yerden yere vurdukları Saadet Partisi’ne ve düne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kurmay ekibinde bulunanlara gittiğini görmek radikalleri iyice kızdırıyordu.

Önce Meral Akşener, ardından da Ümit Özdağ, Müsavat Dervişoğlu gibi CHP elitlerinin soğuk baktıkları politikacılarla kurulan yakın ilişkiler de, CHP’deki rahatsızlıkları iyice arttırıyordu.

Bütün bunların üstüne…

Memleketin en büyük belediyelerin “ittifaklar” sayesinde CHP’nin yönetimine geçmesi de sıkıntıları tırmandırıyordu.

Paranın olduğu yerde çekişmeler de eksik olmuyordu haliyle.

*

Bu çekişmeler zaman zaman çatışmalara ve bugün olduğu gibi “Yargı’ya taşan” krizlere yol açıyordu haliyle.

*

İşte efendim;

Şimdiki CHP,  “iç krizlerle” boğuşan bu CHP!

“Yepyeni kimliğini arayan” CHP!

Akılcı davranmazlarsa belki de “en az 1000 yıl sürecek” değişim sancılarını yaşayan CHP!

Ekrem İmamoğlu ile diğerlerinin gözaltına alınmaları ve tutuklanmalarının ardından Türkiye’nin gündemine yerleşen “CHP’nin içi-dışı” meselesi üzerine daha nice yazı kaleme alacağız Allah ömür verirse.

Kimileri, “CHP’nin geleceğinden, içinden-dışından sana ne kardeşim!?” diyor ama…

Beni çok yakından ilgilendiriyor bu mesele.

Zira…

CHP, bu memleketin iki temel partisinden biridir.

MHP ile birlikte, şartlar ne olursa olsun ayakta kalan partidir.

Bu partinin, “toprak kokan insanların” manevî değerleriyle zıtlaşmayan, zamanın ruhu ile takışmayan, kendisini 1930’ların 1940’ların CHP’si ile sınırlamayan…

Memleketin temel meselelerine “aklı başında” çözümler üreten…

İç çekişmeleriyle milleti yormayan, gündemi meşgul etmeyen bir çizgiye gelmesi çok iyi olmaz mı?

*

Bendeniz…

Bugünkü iktidarın hangi politikasını eleştirsem, karşıma “Peki CHP, bugünkülerden daha iyisini mi yapacak? Bugüne kadar ne hayır geldi de bundan sonra hayır gelsin CHP’den?” muhtevalı karşı çıkışlar duyuyorum.

Bunlar söylendiğinde de cevap vermekte zorlanıyorum!

Halbuki…

CHP, “kimlik problemlerinden”, “iç çekişmelerinden” büyük ölçüde kurtulmuş, yüzünü her bakımdan “millete dönmüş” bir parti olsa…

Seçmenliğimizi de daha iyi yapacağız, gazeteciliğimizi de!..

*

Elbette, benim de derdim bunlar.

CHP’nin “kriz değil çözüm üreten” bir parti olması için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz kısmetse!

Yorumlar23

  • Mustafa ışık 1 ay önce Şikayet Et
    Gözyaşı ,dersim ,katliam, ezan sus ,kuran sus, istiklal mahkemeleri ...bu miletin ahi Allahin gazabi bunlari bitirecek goreceksiniz mevlam neyler neylerse guzel eyler
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ahmet 1 ay önce Şikayet Et
    Serdar sen şimdi cennete gideceğine çok motive olmuşsundur
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • ahmet akkuş 1 ay önce Şikayet Et
    sen de elaman yün tarağına yatacaksın
  • pepuk kemal. 1 ay önce Şikayet Et
    şikayet etmek ,çözüm üretmekten daha kolaydır. muhalefet , iktidar olmaktan daha kolaydır. memleketin sorunu ile kim uğraşır? al vekil maaşını keyfine bak. cehap akıllılık yapıyor.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Mine Gün 1 ay önce Şikayet Et
    Kimileri, “CHP’nin geleceğinden, içinden-dışından sana ne kardeşim!?” diyor ama… Beni çok yakından ilgilendiriyor bu mesele.
    Cevapla
  • Koray 1 ay önce Şikayet Et
    Chp iktidar olmak istemiyor Halkla milletle hareket etmek istemiyor Diger partilerde On secim deyip Kimin.kimlerin sectigi belli olmayan saibeli secimli .tek kisi millete dayatiyorlar ! Millet inadina gicik olur ! Padisahlik . saltanat surme bu ! Biz sectik ! Millet siz ss kqnunu ile onaylayacaksin ! Onaymalamayacagiz ! Demokrasi oyunu nu kuralina gore !
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat