Fenerbahçe ve İdeoloji!
- GİRİŞ29.04.2025 09:18
- GÜNCELLEME29.04.2025 09:18
Fenerbahçe, CHP ve Sigara…
Üçünü de bıraktım!
Haber7’deki haftalık yazılarımızdan birinde, bu üçlüyü bırakmamın sağlığıma iyi geldiğini ifade etmiştim.
Sigarayı 2016 yılında bıraktım.
Ondan sonra arada bir…
Tek tük, belki ayda 5 adet…
Hayli zamandır da sıfır tüketim, çok şükür.
CHP’ye gelince…
Yetiştirildiğimiz yerlerde hemen herkesin tuttuğu partiydi CHP.
Ben de epeyce öyle takıldım.
Onu da 35 sene evvel bıraktım.
Ve Fenerbahçe.
Etrafımızdakilerin çoğu Fenerliydi…
O vakitler, en popüler, en başarılı kulüp Fenerbahçe’ydi..
Cemil Turan favorimdi.
Fenerbahçe’nin bütün maçlarını yakından takip eder, içeridekilerin hemen hepsine giderdim.
O kadar ki Galatasaray ile oynayacağı maç için gereken harçlık verilmeyince bisikletimi satmış, yine de kaçırmamıştım.
Sistemin boynumdaki kementlerinden biri de futboldu; Fenerbahçe için arkadaşlarımla takıştığım bile oluyordu.
Sonra sonra…
Taraftarlığım dozu azala azala devam etti.
Ali Koç döneminde tamamen bitti.
Ya da itiraf edeyim, aslında bitmedi.
Bitmemiş yani!
Fenerbahçe futbol takımı, son yıllarda ikinciliklere kilitlenince…
Onca yatırıma rağmen Fenerbahçe ölçeğindeki bir kulüp için “başarısızlık” mânâsına gelen durum devam edince, gıcık oldum da oradan anladım bitmediğini.
Son Kayseri maçında kaleye giren 3’üncü golden dolayı gıcık oldum da oradan anladım!
Bazı okuyucularım, “Sen de mi futbol işleriyle uğraşıyorsun?” diye sitem ediyor ama, ne yapayım göz ucuyla da olsa ilgileniyorum işte.
CHP’yi bırakmışız, sigarayı da bırakmışız; ufaktan Fenerli olarak kalmak da “kusurumuz” olsun.
Madem ki bu kadar girdik meseleye…
Fenerbahçe’nin hallerine dair birkaç kelam etmek de vazife haline gelmiş demektir.
Ben, Fenerbahçe’nin son yıllarda, Ali Koç döneminde özellikle çok fazla politize olduğunu düşünüyorum.
Bu durumun da her kesimden taraftarı olan Kulüp’teki birlik ve beraberlik havasına, motivasyona olumsuz yansıdığını görüyorum.
Tribünlerden atılan “Hükümet istifa, Hükümet istifa!” sloganları mesela…
“Yirmi sene oldu, yeter ulan!” sloganlar mesela…
Türkiye, yüzyılın depreminin yaralarını sarmak için seferber olmuşken ve en çok da o günlerde “politik çekişmelerden uzak durmak” gerekiyorken…
“Deprem önlemlerinin yetersizliği ve ihmaller” bahanesine yaslandırılan böyle gösteriler dikkat çekmişti malûm.
Fenerbahçe Yönetimi, Cumhurbaşkanlığı seçimine giden süreçte, kulübü politikanın ve politik tartışmaların odağına yerleştiren bu eylem karşısında ne yapmıştı?
Başkan Ali Koç’un FB TV’deki açıklamasını hatırlıyorum.
Hafızam beni yanıltmasın diye izlediğim videosundaki ifadelerini de buraya alıyorum:
“Ne yapacaz yani, taraftarın ağzına fermuar mı çekecez?
Ben tribünlerde hiçbir şekilde siyasi söylem, slogan olmasını istemiyorum.
Niye istemiyorum?
Fenerbahçe Türkiye’dir.
Ama hakaret, küfür olmayan böyle tezahüratlar olursa ben saygı duymak zorundayım.
Hükümet ile Devlet kelimelerini ayıralım.
Herkes Devlet’in yanında ama herkes hükümetin yanında olmak zorunda değildir.
Destekleyen vardır, desteklemeyen vardır. Size öğretmediler mi, Devlet nedir, hükümet nedir?”
*
Bu açıklamayı nasıl buldunuz?
Ben hiç de iyi bulmadım.
Sporun tribünler üzerinden politikaya alet edilmesine saygı duymamak gerekir zira!
Hele hele, Fenerbahçe gibi “her kesimden milyonlarca taraftarı bulunan” bir Kulübün Başkanı bunu hiç söylememelidir.
“Devlet başka hükümet başka, herkes hükümetin yanında olmak zorunda değildir!” söylemine gelince…
Herkes hükümeti desteklemek zorundadır demiyoruz ki…
“Tribünler, partilere, hükümetlere ayar verilecek yerler değildir, olmamalıdır!” diyoruz sadece.
TARAFTARIN İSTİFA ÇAĞRISINA SAYGI?
İstifaya davet edilen hükümet olduğunda, yani aslında Sayın Erdoğan olduğunda, “ Ne yapacaz yani ağızlarına fermuar mı çekecez, herkes hükümeti desteklemek zorunda değil” diyen Ali Koç’un,
Fenerbahçe’nin şampiyonluk hasretinin yüzde 90 ihtimalle devam edecek olmasına tepki gösteren ve kendisini istifaya davet eden taraftarlara fırça çektiği Divan Kurulu’na gelelim mi?
Sayın Koç’un kendisine yakın isimlerin ayakta alkışladığı şu cümleleri o konuşmadan:
“Camiamız bizi üç yıl için göreve getirdi.
Siz yönetim kurulu olarak görevimizin başındayız ve mücadelemize devam edecez.
Fenerbahçemiz, her olumsuz gelişmeden sonra her krizde tartışmalara sürüklenecek, sosyal medyada yaratılan algılarla başkan değiştirecek, tribünden yapılan tezahüratlarla yönetim değiştirecek bir kulüp değildir hiçbir zamanda olmamalıdır!”
Birçok taraftara sağlam fırça değil mi?
Sayın Koç, bir başka ortamda da…
Başarısızlığa tepki gösteren sosyal medyadaki taraftarlara, “troller” demişti bir de…
Onu da bir yere not düşmüş olalım.
*
Yani uzun lâfın kısası,
“Hükümet istifa” sloganlarını tasvip etmese bile “saygıyla” karşıladığını söyleyen Sayın Koç, taraftarı oldukları Fenerbahçe’nin özlenen şampiyonluğa ancak “yönetimin İstifa etmesi halinde” ulaşabileceğini düşünen taraftarların “istifa” çağrılarına gelince tarz değiştiriyor.
Son derece “öfkeli” yüz ifadesiyle tepkisini dile getiriyor!
Efendim;
Fenerbahçe Yönetimi’nde ağır basan “politik tercihi” tahmin etmek zor değil.
Divan Kurulu’nda yapılan “konu dışı” bazı konuşmalarda da bu tercihin izlerini gördük.
Herkes istediği partiye, lidere destek verebilir ama Fenerbahçe, bir partinin, bir ideolojinin kulübü olamaz!
Olmamalıdır!
O havayı vermeye çalışan kişi ve gruplar lisanı münasiple uyarılmalıdır.
Zira, bu işlerde, camiaların kendilerine güç katacak her türlü unsurdan istifade etmesi, birlik ve beraberlik içinde olması son derece önemlidir.
Fenerbahçe Yönetimi, futbol alanındaki başarısızlığın bir bölümünü “kendilerini vuran haksızlıklara” bağlasa da…
Bu ortadaki tablonun açıklaması değildir.
İçerideki Galatasaray maçlarında, bilhassa da son kupa maçında, tribündeki taraftardan sahadaki futbolcuya kadar her baktığımız yerde “motivasyon eksikliği”ni gördük.
Bazı maçların kazanılmasını sağlayacak kadar etkili olduğu dönemlerini bildiğimiz Fenerbahçe taraftarı “kerhen destek” modundaydı adeta.
Ben bu durumda, Fenerbahçe’nin bazı çevreler tarafından “politikaya karıştırılmasının” da etkili olduğunu düşünüyorum.
*
Sayın Ali Koç’un taraftarın iyice daralmasına yol açan görüntülerle dolu Divan Kurulu’nda “yaşananlardan ders çıkarttıklarını” söylemesi güzel.
Acaba gerçekten de ders çıkarttılar mı?
Fenerbahçe çocukluğumuzun “politik ve ideolojik çekişmelerden uzak kulübü” olabilecek mi?
*
“Ne işin olur politikayla…
Sen çatır çatır topunu oyna!” diyerek bitirelim bu yazıyı da.
Serdar Arseven / Haber7
Yorumlar20