Bizim “güvene” ihtiyacımız var!
- GİRİŞ12.06.2025 09:12
- GÜNCELLEME12.06.2025 09:12
Bugüne kadar hangi partiye, partilere oy verdiniz?
Bundan sonra hangi partiye oy vermeyi düşünüyor sunuz?
*
Bazıları hiçbir partiye oy vermeyi düşünmediğini söylüyor.
Bazıları, bugüne kadar oy verdiği partiyi değiştireceğini ifade ediyor.
Bazıları da, bazı sıkıntıları görmekle birlikte, aynı partiye oy vermeye devam etme kararlılığında olduğunu vurguluyor.
Önümüzdeki seçimde partilerden birini tercih etmeyi düşünen vatandaşlarımıza şu soruları da yöneltiyorum:
1- Oy vermeyi düşündüğünüz partinin genel başkanından memnun musunuz?
2- Oy vermeyi düşündüğünüz partinin kadrolarından memnun musunuz?
3- Oy vermeyi düşündüğünüz partinin takım oyunu oynadığına inanıyor musunuz?
4- Oy vermeyi düşündüğünüz partinin, memleketin temel meselelerine dair üzerinde iyice çalışılmış projelerinin olduğuna inanıyor musunuz?
*
Ben bugüne kadar bu soruların tamamına “evet” karşılığını verene rastlamadım.
Bazıları liderden memnun ama kadrodan değil.
Bazıları, “Birçok eleştirim var ama oy verebileceğim bir başka parti yok, ne yapayım.” diyor.
Gördüğüm o ki…
Her partinin seçmeni, oy vermeyi düşündüğü partiden şikâyetçi.
Kimileri de bütün partilerden şikâyetçi, siyaset kurumunun ülkenin temel meselelerine çözüm üretme kabiliyetine sahip olmadığını düşünüyor.
Memnuniyetsizlik, ümitsizlik havası gittikçe yayılıyor.
Birlikte bir şeyler yapma isteği de azalıyor ve bireyselleşme gittikçe artıyor.
“Bu devirde gemisini kurtaran kaptan!” diyenlerin oranı hızla artıyor.
Bu memleketin tarihinden haberdar olanlar, siyasi partilerin ülkenin temel meselelerine çözüm üretemez hale düşmelerinin…
Siyaset kurumundan ümit kesilmesinin ne gibi bunalımlara yol açtığını ve bu ortamlardan hangi güç odaklarının istifade ettiğini...
Memleketin başına nelerin getirildiğini çok iyi bilirler!
Bugün içinde bulunduğumuz ortamda…
Üzerine titrememiz gereken kıymetlerin, kıymetli kavramların içleri boşaltılmış…
Özellikle gençlerin bir ülkenin “bekası” için olmazsa olmaz konumdaki “Aile Kurumu”na saygıları iyice azalmış durumda.
Anne olmayı, baba olmayı “külfet” olarak gören insanlarımızın oranı da sürekli olarak artmakta.
Bu durumdan hepimiz şikâyetçiyiz…
Bizi yönetenler de şikâyetçi ama olumsuz gidişât bir türlü tersine döndürülemiyor.
Kimileri bu durumu “küreselleşme”nin tabii sonucu olarak görse de, her şeyi “çağımızdaki gelişmelere” bağlasa da biz bu “teslimiyetçi” anlayışı kabullenemeyiz.
Bizim inancımız zamanlar üstüdür, çağlar üstüdür ve ölümden başka her şeyin çaresini göstermiştir!
Bizim, “güven ortamını” tesis etmekten başka çaremiz yoktur.
Medyaya güven, siyasete güven, eğitime güven, öğretmene güven, öğrenciye güven, karıya-kocaya güven, işçiye işverene güven…
En önemlisi adalete güven.
Bu ortamı hep birlikte oluşturmamız gerekiyor.
Sorumluluğu sırf yönetenlerin üzerine yıkarak sıyrılamayız sorumluluktan…
Bizler, yapıcı olacağız, uyarıcı olacağız..
Doğruları söylemekten çekinmeyeceğiz.
Bizler bunu yaparsak, bereketi de beraberinde gelir İnşaAllah.
Ne dersiniz, bizler…
Hep birlikte…
Sizlerin de desteği ile içlerinde bunaldığımız sıkıntıları aşabilir miyiz?
“Görüşlerimiz farklı olabilir ama bu vatan hepimizin vatanı!” bilinciyle hareket edebilir miyiz?
*
Bizler, elimizle, dilimizle…
Cesaretimizle, gayretimizle…
Nezaketimizle…
Kur’an’daki Müslümanlar olabilir miyiz?
Olabiliriz elbette…
Olabiliriz Allah’ın izniyle.
Yeter ki dünyevi beklentilerimizin dozunu düşürelim!
Dünyevi beklentilerimiz azalırsa, bereketi artmaz olur mu işlerimizin?
Milat Gazetesi
Yorumlar2