Zemin kayarsa her şey kayar!
- GİRİŞ26.06.2025 09:04
- GÜNCELLEME26.06.2025 09:04
“İsrail Terör Örgütü ile emrindeki ABD’nin esas hedefi Türkiye!” dediğimizde birileri kasılarak “Hele bir denesinler de görelim!” karşılığını veriyor.
Benim “keskin ifadelerle” dikkat çekmeye çalıştığım esas mesele, “topla, tüfekle, füzeyle” yıkılma endişesi değil ki…
Öyle bir korkum da endişem de yok.
Beni endişelendiren “zeminin kayması.”
Binayı inşa ettiğiniz zemin kaygansa ya da kayganlaşırsa, ayakta durmanız zorlaşır.
“Beka meselesi” işte esas o zaman ortaya çıkar.
Düşmanlarınız sizi, -Allah korusun- buralardan girerek avlar!
Kıymetli Dostlar;
Maneviyatını ayakta tutan kavramların içleri boşaltıldığında, ülkenin güvenliği tehlikeye düşmez mi?
Kurumlarına, partilerine, meslek gruplarına, kanaat önderi olarak öne çıkan simalarına itimadın gittikçe azaldığı ülkenin güvenliği tehlikeye düşmez mi?
Tarihi boyunca Aile Kurumu’na yaslanarak büyük medeniyet hamlelerine ve zaferlere imza atan bir ülke için boşanmaların hızla artması, evlenme isteğinin de hızla azalması “beka meselesi” değil midir?
Uzun yıllar boyunca genç ve dinamik nüfusundan güç alan ve bu zenginliğiyle övünen bir ülkede, “anne babalığın” külfet olarak görülmesi “beka meselesi” değil midir?
Nüfus artış hızının, o ülkenin Aile Bakanı’na bile “Böyle giderse 25 yıl sonra yeterince askere alacak genç bulmakta zorluk çekeriz!” dedirtecek kadar çakılması “beka meselesi” değil midir?
O ülkenin bazı televizyonlarında, gece gündüz “manevi zemini kaydıran” yayınların yapılması….
En uç ve en rezil örneklerin sanki “toplumun genel gerçekleriymiş” gibi gözlerin içine içine sokulması, “kötülüklerin” gösterile gösterile “kanıksatılması” “beka meselesi” değil midir?
Sürekli olarak “şiddet” ve “şatafatlı hayat” propagandası yapılması…
Çocukların gençlerin bunlara özendirilmesi “beka meselesi” değil midir?
Çocuklarının, yaşlılarının başıboş köpekler tarafından caddelerde sokaklarda parçalandığını gören vatandaşın, “Bir bu mesele çözülemiyorsa, diğer zorlu meseleler nasıl çözüme kavuşacak?” duygusuna sürüklenmesi “beka meselesi” değil midir?
Biz buralardan, yıllar yılı “Kıbrıs’ta Siyonist işgal girişimleri” uyarısında bulunurken, koskoca medyamızın böylesine “birinci dereceden tehdit” niteliğindeki bir konuyu bile adeta görmezden gelmesi “beka meselesi” değil midir?
Türkiye’nin “darbeler tarihi”ni, lise hatta üniversite öğrencisi, mezunu gençlerimizin kahir ekseriyetinin bilmemesi “beka meselesi” değil midir?
Memleketimizin çok yakın tarihte hangi badirelerden geçtiği, koca koca bankaların nasıl hortumlandığı ve milyarlarca dolarlık “batık banka” yüklerinin bu milletin sırtına nasıl yüklendiği, yeni hatta eski nesiller tarafından pek bilinmiyorsa…
Bu, “beka meselesi” değil midir?
Farklı kesimlerin adaleti “nalıncı keseri” gibi kendilerine yontar hale gelmesi, insanların çoğunun “mazruf”la değil sadece “zarf”la ilgilenmesi “beka meselesi” değil midir?
“Mazruf” ne demektir, bunun bile bilinmemesi; insanımızın bir, iki nesil öncesinde yaygın olarak kullanılan kelime ve kavramlara yabancılaşması "beka meselesi" değil midir?
Toplumun köklerinden kopması, dününü unutması, “beka meselesi” değil midir?
Sistemin yurt dışına ya da Devlet’e kapak atmaktan başka hedefi, ideali, gayesi olmayan milyonlarca “diplomalı mesleksiz” üretip durması “beka meselesi” değil midir?
“Hayır, bunların hiçbiri beka meselesi değildir, hepsi senin kuruntundur!” diyenler, devam etsinler bildiklerini okumaya.
Ben, kendi çapımda mesaj vermeye çalışıyorum işte.
Nefes almaya devam ettikçe de böyle olacağım Allah’ın izniyle.
Hep “pembe tablolar” görmek isteyenler, lütfen ilgili adreslere!
Milat Gazetesi
Yorumlar8