Hayır!
- GİRİŞ06.07.2025 09:23
- GÜNCELLEME06.07.2025 09:23
‘Ahfeş’in keçisi’ni bilir misiniz?
Bir dersi anlayabilmesi için, mutlaka birisine anlatması gerekiyormuş medrese öğrencisi Ahfeş’in.
Birisi kendisini dinlemeyince asla öğrenemiyormuş.
Böyle bir takıntısı varmış işte.
Her yakaladığını tutuyor ve dersini anlatıyormuş.
Bundan dolayı da onu gören herkes bir yerlere kaçışır olmuş.
Öyle bir zaman gelmiş ki kendisini dinleyecek kimseyi bulamaz hale gelmiş Ahfeş.
Böyle olunca da derslerdeki başarısı hızla düşmüş.
Bu duruma üzülürken, bakmış ki karşısında bir keçi.
Ona anlatmaya başlamış derdini...
Keçi de melül melül bakıp başını sallamaya başlamış...
Ahfeş konuştukça keçi başını sallıyormuş sürekli olarak.
Genci çok sevindirmiş bu durum, keçiyi hemen satın almış…
Keçi de olsa kendisini dinleyen birini bulmanın heyecanıyla derslerini anlatmaya başlamış ve böylece başarısı yine artmış.
İşte “Ahfeş’in keçisi” deyimi buradan geliyor dostlar..
Söyleneni anlamadan tasdik edene, “evet” diyene, alık alık kafa sallayana “Ahfeş’in keçisi” denir bizde.
Keçinin bu işten kârı, sahibinden emin olmak.
Her dediğini “evet, anladım” mânâsında baş sallayarak tasdik eden bir keçiyi keser mi hiç sahibi?
Kesmez, en güzel şekilde besler üstelik.
“Evet” diyenler…
Her şeye ama her şeye “evet” diyenler kellelerini ve midelerini emniyete aldıklarını düşünürler.
***
Ne var ki insana yakışır bir tavır değildir “anlamadan” kelle sallamak ya da ne olduğunu önemsemeden “evet” demek.
İnsanoğlunun sahibi yalnızca Allah’tır.
Yüce Yaratıcı’dan başka hüküm sahibi yoktur…
Ne var ki insanların çoğu bir menfaat kapısına kapılanmak, oraya zincirlenmek ve orasının her dediğine “evet” demek ister.
Vehimlerdir çoğu zaman bunu yaptıran.
Dünyevi menfaatine uygun gördüğü her şeye “evet” diyecek denli karakter aşamasına uğrayan insandan her türlü kötülüğü bekleyebilirsiniz.
Bugün, gücü ve dünyevi menfaati sizde gördüğü için sizin her dediğinize sorgulamadan “evet” diyen, günün birinde başkalarının emrine girip karşınıza dikilebilir.
“Evet”çilik bir karakter zafiyetidir.
Sahibi ne derse onu yapmayı dünyevi menfaatine uygun gören ve ona göre tavır belirleyen insana nasıl güveneceksiniz?
Konulara “Hak” penceresinden değil de “dünyevi menfaat” penceresinden bakan insana, hangi kıymetinizi nasıl emanet edeceksiniz?
Bazı insanlar, kendilerine yanlış geldiği halde “dünyevi menfaatlerine” uygun olmalarından dolayı birçok yanlışa “evet” diyebiliyorlar…
Ahiretlerini yakmayı bile göze alabiliyorlar!
Bunları vicdanları değil, vehimleri yönetiyor.
Yanlışa “yanlış” demedikleri takdirde rızıklarından ve diğer maddi kazanımlarından emin olacaklarını düşünüyorlar.
“Hayır” dedikleri takdirde de bazı dünyevi menfaatlere ulaşamamaktan ya da o menfaatleri kaybetmekten endişe ediyorlar.
Öyle bir hal alıyor ki zaman için de bu durum; artık önlerine getirilene bakma gereğini bile duymuyorlar.
Sahiplerinden gelene hiç bakmadan “evet” diyorlar!
Allah’ın emriyse…
Amennâ ve saddakna.
“İşittim, itaat ettim!”
O kadar!
Kuldan geleni sorgulamadan, akıl, vicdan, istişare, tefekkür süzgecinden geçirmeden kabullenmek olmaz.
“Hüküm sadece Allah’a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler!”
Amennâ ve saddaknâ!
Serdar Arseven / Milat Gazetesi
Yorumlar1