Ve Ali Koç seçimi kaybetti!

“Buna sevindin mi?” derseniz, çok da üzüldüğümü söyleyemem!

Sonuç, hem Fenerbahçe için iyi oldu, hem de 7 senede 27 sene yaşlanan Sayın Koç için.

Hatırlayacaksınız;

Aziz Yıldırım,  seçim yenilgisinin ardından koltuğu Ali Koç’a bıraktığında Fenerbahçe Taraftarı üzülmüştü.

Bugün, Ali Koç seçimi çok az farkla kaybetti ama oy kullananlar sadece kayıtlı ve aktif üyeler değil de taraftarın tamamı olsaydı büyük fark yerdi.

Feci fark yerdi!

Gelin şöyle bir bakalım;



BİRİLERİ KOÇ'UN CUMHURBAŞKANI BİLE OLABİLECEĞİNİ SÖYLÜYORDU...

İş nasıl oldu da buralara geldi?

Ali Koç, 20 yıl boyunca Fenerbahçe’yi yöneten Aziz Yıldırım’ı yenerek Başkanlık koltuğuna oturduğunda, bu durum bazı çevreler tarafından “siyasal iktidarın da gidişine işaret” olarak değerlendirilmişti.

Hatta birileri, Ali Koç’un Fenerbahçe’deki görevinde başarılı olması halinde “cumhurbaşkanı bile olabileceğini” öne sürüyordu.

Ne “yazık” ki…

Ali Koç yedi yıllık “başarısız” Başkanlık döneminin ardından veda etmek mecburiyetinde kaldı.

“Başarısız” diyorum zira futbolda başarı yoksa başka branşlarda dünyadaki bütün kupaları toplasanız da olmuyor.

Peki…

Ali Koç futbolda başarılı olabilir miydi?

Belki de olabilirdi.

O iş başındayken, başarısının büyük ölçüde Fenerbahçe’yi politik tartışmaların, çekişmelerin dışında tutmasına bağlı olduğu söylemiş, yazmıştım.

Bir kulübün yönetimi, taraftarı, teknik heyeti, oyuncu grubu, medyası birlik ve beraberlik halinde hareket etmezse başarı gelmez.

Taraftarın politik çekişmeler içine girmesini engelleyemezseniz bütünlüğü sağlayamazsınız!



POLİTİK GÖSTERİLER YAPILDIĞINDA YANLIŞ YAPTIĞINI DİLE GETİRDİK

Fenerbahçe tribünlerinden “Hükümet İstifa!” sloganı atıldığında, barlarda kafelerde “politik gösteriler” yapıldığında, bunların yanlış işler olduğunu ısrarla dile getirmiştik.

Kulüplerin, özellikle de Fenerbahçe gibi büyük kulüplerin toplumun her kesiminden taraftarları vardır.

Bazıları şu partiyi tutar, bazıları da bu partiyi.

Sesleri çok çıkan bazı taraftar grupları, tutar da işi “politikaya” dökerse, bir partinin “ilçe teşkilâtı mensupları” gibi hareket ederse…

Tribünler politik sloganlarla inlerse…

Başka türlü düşünenler kendilerini çekerler.

Yönetimi sürekli olarak eleştirmeye başlarlar.

Tribünlerdeki hava, kulübün başka yerlerini de etkiler.

Başkanlık seçimlerinde bile “politik” konuşmalar görürsünüz…

Camia bölünür, işler iyice tatsızlaşır.

Bunu, yani taraftarın politikaya alet olmasını, edilmesini engellemek kulüp yönetimlerinin görevidir.

Ali Koç maalesef o görevi yerine getirmemiş, aksine sloganları meşrulaştırır tonda açıklamalar yapmıştır.

“Hükümet İstifa” sloganlarını “Bu bir demokratik haktır!” diyerek savunmuştur kendileri.

Gel zaman git zaman…

Aynı tribünlerden bu kez de “Ali Koç istifa!”  sloganları yükselince bunu da bir “demokratik hak” olarak görmüş müdür Ali Koç?

Hayır, görmemiştir.

Aksine…

“Fenerbahçe tribünlerden tezahüratlarla yönetim değiştirecek bir kurum değildir!” diyerek slogan atan taraftarlara adeta fırça çekmiştir.

Başkasına olunca “demokratik hak”, size olunca fırça!

Oluyor mu böyle?

Hiç olmuyor.

(Üstelik, tribünlerden politik sloganlar atanların yaptığı futbolla, kulüple uzaktan yakından alâkalı değil.

“Ali Koç İstifa” sloganları ise tamamen futbolla ve kulüple alâkalı!)

Geçmiş zaman…

Eski Başkan Ali Koç, Gezi Olayları sırasında da ismi gündeme gelmiş bir isimdi.

O Başkan olduğunda, bir Fenerbahçeli olarak “İşte şimdi kulüp iyice politikanın içine çekilecek!” diye endişe etmiştim.

Durum böyle olunca da taraftarlığımı dondurmuştum!

Böyle oluyor işte bu işler; kimileri kulübü politik tartışmaların içine çekiyor, kimileri de selâmeti kenara çekilmekte, ilişkiyi dondurmakta görüyor!

*

Fenerbahçe’nin futboldaki başarısızlığının tek sebebi tribünlerin “politikaya” bulaştırılması ve bu duruma Ali Koç yönetimin engel olmaması, aksine söylemleriyle adeta destek vermesi değil elbette.

Yönetim, istenilen sonuçların bir türlü gelmemesi üzerine “yapı”dan bahsetti.

Yabancı hakem istedi.

Yabancı hakem geldi.

Durum yine düzelmedi.

Başarısızlıkların sebebi olarak ortaya konulan “yapı” meselesini bilemem de, Fenerbahçe Futbol Takımı’nın özellikle geçen sene üst sıralardaki ekipler karşısında başarısız olduğunu gördük hep.

İçerideki Galatasaray maçlarında ise adeta ezildi.

İsmail Kartal’ın kenara itilmesi, yerine uzun yıllar öncesinde kalmış başarılarından dolayı Jose Mourinho’nun getirilmesi hataydı, bunu o günlerde de yazmıştım,

Bu hataya, geçen seneki başarısızlığın ardından “Mourinho ile devam” kararının alınması da eklendi.

Mourinho tazminatını alıp gitmek için her türlü “pisliği” yapınca, ip koptu.

İş buralara geldi.

Ali Koç’un Başkan olması ilk düğmenin yanlış iliklenmesi miydi acaba?

Ünlü bir işadamı, toplumun her kesimiyle iyi geçinmesi gereken bir markayı temsil eden bir yakışıklı genç.

Ne işiniz olur sizin; kavganın, küfrün, çekişmenin, atışmanın rutin haline geldiği futbol arenasında?

 Çevresindekilerin “Nazik insandır, saygılı insandır!” dediği Ali Koç, Fenerbahçe Başkanlığı gibi bir görevde zaman zaman hırçınlaşmak durumunda kaldı.

Hiç de iyi görüntüler vermedi; neydi o öyle statlarda düşmeler, itişmeler, kakışmalar…

Doğrusu, Ali Koç gibi nazik yetiştirilmiş bir gence göre değildi bu işler,

*

Şimdi…

Fenerbahçe’nin başında Sadettin Saran var.

Bakalım, onun döneminde neler olacak?

Geçmişte “İmam Hatipler” üzerinden bir şeyler söylemiş, gördük, “Dileriz, böyle işlere girmez, işine gücüne bakar!” dedik..

Konuyu uzatmadık.

Dilerim, onun döneminde Fenerbahçe “politikaya” alet edilmez bazı tribünler tarafından…

Herkes işine gücüne bakar…

Serdar Arseven / Haber7