DEAŞ Terör Örgütü niçin hareketlendi?

  • GİRİŞ30.12.2025 08:44
  • GÜNCELLEME30.12.2025 08:44

Yalova’da DEAŞ terör örgütü üyelerinin bulunduğu eve yapılan operasyon sırasında şehit düşen kahraman polislerimize Rabbim’den rahmet, yaralı polislerimize acil şifalar diliyorum.

Kederli ailelerinin ve aziz milletimizin başı sağ olsun.

*

DEAŞ Terör Örgütü’nün neye, nereye hizmet ettiği çok belli değil mi?

 2014'te ortaya çıktığından bu yana, İsrail’in “Arz-ı Mev’ud” Projesi’ne malzeme taşıyor DEAŞ.

Hızla yayılma, güneyimizde “kapkara bir güç odağı” haline gelme atakları, “kafa kesme” görüntüleri, bir yandan YPG-SDG Terör Örgütü’nü başımıza belâ etmek için kullanıldı, diğer yandan da “Müslüman imajı”nı iyice karalamak için.

“YPG-SDG güç kaybederse, DEAŞ ile mücadele zayıflar” zırvası da, binlerce tırlık silah-mühimmat takviyesi için bahane olarak öne sürüldü ABD-İsrail tarafından!

“YPG-SDG, DEAŞ ile savaşan müttefikimiz” dendi.

Sınırlarımızın dibindeki tehditler iyice büyütüldü.

Türkiye’nin bu “oyuna” cevapları sert oldu haliyle.

İçeride PKK ve DEAŞ terör örgütlerine çok etkili operasyonlar yapıldı.

Dışarıda da savunma alanındaki hamlelerin verdiği güçle,  PKK uzantısı YPG-SDG ile DEAŞ terör örgütlerine seri harekâtlar düzenlendi.

Kararlılığımız bütün dünyaya gösterildi.

Kara operasyonlarıyla binlerce kilometrekare alan DEAŞ'tan da büyük ölçüde temizlendi.

Temizlendi ama…

Suriye’nin bölünmez bütünlüğünden taviz vermeyen Türkiye’yi baskılama çabaları devam etti, İsrail ve müttefiklerinin.

Son zamanlardaki DEAŞ terör örgütü ve diğer şer odaklarının hareketliliğinin sebebi, Türkiye’yi iyice sıkıştırmak ve akılları sıra pes etme noktasına yaklaştırmak!

  SADECE TÜRKİYE!

 

Türkiye en başından beri “İslam Dünyası” denilen ancak nerede olduğu bilinmeyen dünyaya ikazlarda bulunuyor.

 

"İstanbul’un kaderi Şam’ın kaderinden; Bağdat’ın, Kahire’nin, Sana’nın kaderinden; İslamabad’ın, Kabil’in, Trablus’un, Tahran’ın kaderinden; Mekke ile Medine’nin ve elbette Kudüs’ün ve Gazze’nin kaderinden ayrı değildir. Türkü, Kürt'ü, Arap'ı, Farsıyla, Sünni'siyle, Şii'siyle, Alevi'siyle, Afrikalı, Asyalı ve Latin Amerikalısıyla ve diğer tüm mezhep ve kökenleriyle Müslümanların kıblesi gibi kaderleri de ortaktır." 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hep bunları söylüyor ama muhataplar her bakımdan bağımlı olduklarından “yalnızlığımız” her zamanki gibi karşımızda duruyor.

Böyle olunca da her meselede “Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz!” noktasına geliyoruz.

Bütün terör örgütleriyle mücadelede tek başına Türkiye.

Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve yarınlara emin adımlarla yürümesini sağlamak da Türkiye’nin üzerindeki sorumluluk.

Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekse MHP Lideri Devlet Bahçeli ve Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, birçok konuşmalarında “beka meselesi”nin altını çizerek “Terörsüz Türkiye” adımlarının “Devlet Aklı”nın gereği olduğuna işaret ediyor.

Bugün karşımıza çıkan her gelişme, Soykırımcı İsrail’in attığı her adım, tehdidin ne kadar büyük ve yakın olduğunu ortaya koyuyor.

 Sayın Cumhurbaşkanı’nın "Antakya ile Gazze arası, Ankara ile Aydın arası kadardır” cümlesini  “iç politikadaki mücadeleler” bağlamında değerlendirenler oldu ama geldiğimiz noktada tehlike ve tehdidin ne kadar büyük olduğunu göremeyenlerin sayısı iyice azalmıştır herhalde.

Durum net:

İsrail’in gözü kulağı Türkiye’de, adımlarımızı takip ediyor ve her alanda etkisini kırmaya çalışıyor.

İsrail-Yunanistan-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi üçlüsünün, Kudüs'teki “şer ittifakı buluşması”,  Türkiye’yi Doğu Akdeniz’deki iddialarından uzaklaştırma hamlesi.

Somaliland’ın sözde bağımsızlığını tanıyan Soykırımcı İsrail,    Somali’nin en büyük destekçisi Türkiye’nin etkisini buradan da kırmayı hedefliyor.

Dışişleri Bakanlığımızın açıklamasında ifade edildiği gibi bu, “İsrail’in yayılmacı politikasının devamı” niteliğinde bir hamle.

İsrail, Libya’daki tarafları “Tek ve Birleşik Libya” vizyonuyla buluşturma çabalarımızdan da rahatsız oluyor…

İsrail’in önde gelen medya ve think-tank kuruluşlarının “Türkiye, İsrail’i Libya üzerinden sıkıştırıyor!” yorumlarıyla ortaya koydukları rahatsızlık.

Hesabınca,

Suriye’yi de, Somali’yi de bölecek, coğrafyamızdaki diğer ülkeleri daha da küçük parçalara ayıracak ve hepsini teker teker avlayacak İsrail!

Bu hesabın önündeki tek engel olarak öne çıkan Türkiye, ABD ile  “karşılıklı menfaatler doğrultusunda” yol almaya çalışsa da, “Epstein dosyalarının” ucu gösterilerek tehdit edilen Trump’ın ne yapacağı belli değil.

  *

Şimdilik YPG-SDG’nin 10 Mart anlaşmasına uygun davranmasını ister gibi görünüyor Trump.

YPG-SDG terör yapılanması Şam’la masaya oturduğunda, “özerklik” iddiası büyük ölçüde ortadan kalkacak.

Türkiye’de sürecin yakından takipçisi olacak ve farklı arayışlara kapıları kapatacak.

Suriye’deki son zaman ayaklanmaları, içerideki DEAŞ tehdidinin artması, MİT ve diğer güvenlik birimlerimizin “yılbaşı” öncesi peş peşe gelen operasyonları, baskınları, göz altıları, tutuklamaları, ne kadar kritik bir aşamada bulunduğumuzu gösteriyor.

Ben zaman zaman iktidarın özellikle “aile” politikalarını eleştiren bir yazarım.

Bazı konularda ikazlarda bulunmak faydalıdır ama “milli meselelerde” Devlet Aklı’na itimat etmekten başka çıkar yol yoktur.

Türkiye’nin bütün dış politika adımlarını alt alta dizin, hamle kronolojisine bakın…

Taktikler değişiyor ama “kararlılık” değişmiyor.

“Hepimiz aynı gemideyiz” dendiğinde karşı çıkanlar, üzerinde biraz daha düşünsünler lütfen.

Tehditlerin, tehlikelerin, baskıların ve kuşatma hamlelerinin üst üste geldiği, DEAŞ terör örgütünün iyice öne sürüldüğü bu süreçte, “birlikte hareket etmekten”  başka çare mi var?

Haber7

Yorumlar12

  • 2525 15 dakika önce Şikayet Et
    Sabah pkk öğleden daeş,oda olmadı fetö hep aynı fabrikanın ürünüdür.yani abd ve batının uşaklarıdır.
    Cevapla
  • Mehmet Ali Öztürk 25 dakika önce Şikayet Et
    Dış gelişmeleri, iç gelişmelerden ayrı düşünmek; içerideki bazı suç örgütleri, operasyonları dış politikadan ayrı düşünmek politika bilmemezliktir üstad? Ayrıca iç siyasetteki gelişmeler de chp'nin İngiliz ve Avrupa ülkelerine çağrısı, ekonomik ataklar da iç-dış bağlantılı olduğunun emaresidir, olaylarda hep ABD-İsrail- İngiliz parmak izi olduğunu unutmamak gerektiğini gösteriyor.
    Cevapla
  • Bozkurt 27 dakika önce Şikayet Et
    Misilleme yapacaksın Tel Avivde sende bombayı patlacaksin bunun başka bir intikamı ooo laaa mazzzz
    Cevapla
  • Osman 53 dakika önce Şikayet Et
    Terorde sade harfler degisir. Kisiler oyuncular senaryo hep aynidir
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Ayarcı 1 saat önce Şikayet Et
    Harika bir yazı...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat