İran’ın la’yüsel ruhani ve siyasi lideri Ayetullah Ali Hamaney’in Fars Haber Ajansına yansıyan akıl almaz açıklamalarını duymuş olmalısınız. Hazret; Suriye’de cennetin kapılarının açıldığı müjdesini vermiş! Neden mi bahsediyoruz? 

Fars Haber Ajansına göre, Suriye’de direnişçilerle gerçekleştirilen çatışmada öldürülen 46 İran askerini anma töreninde konuşan Anayasayı Koruyucular Konseyi Genel Sekreteri Ahmet Cenneti, İran’ın mutlak lideri Hamaney’in, “İranlı gençlerin İran-Irak savaşı zamanında olduğu gibi İslam’ın küfürle savaştığı Suriye cephesine gitmek için ısrarla izin istediklerini” söylediğini nakletmiş.

Ziyaretlerinden birinde Hamaney’in, (İran-Irak savaşını sonlandıran) barış kararnamesinden üzüntüyle söz ettiğini ve ‘Şehadetin kapısı kapandı. Fakat şimdi tekrar açıldı. Bu gençler kutsal savunma (İran-Irak savaşı) zamanındaki aşk ve şevkle, İslam’ın küfürle savaştığı Suriye cephesine gitmek için ısrarla izin istiyorlar’ dediğini aktaran Cenneti; “Dini liderin özel bir sohbet ortamında söylediği bu sözü açıktan konuşmamamız gerektiğini düşünüyordum. Fakat daha sonra kendisi bir konuşmasında, ‘Eğer gençler Suriye’ye gidip savaşmazlar ise düşman Kermanşah ve sınır bölgelerimize, bize saldıracaktı’ şeklinde açıklama yaptı” diye konuşmuş.

(http://www.haksozhaber.net/hamaneyin-esed-ve-rusya-safinda-kufurle-savasi-72832h.htm)

Oysa daha geçenlerde Avrupa Parlementosu’nda konuşan İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Suriye’de İran askeri bulunmadığını iddia edip; “Sadece askerî danışmanlarımız var” demişti, hatırladınız mı?

Hamaney; Esed rejiminin, Rusya’nın, Hizbişia’nın ve İran’ın Suriye’deki çoluk çocuk ayırt etmeyen katliamını, İslâm’ın küfürle savaşı olarak görüyor. Bunlar İslâm, diğerleri küfür.. Bir de DAEŞ’i tekfirci hareket diye lanetliyorlar.. 

İran masada başka sahada başka şeyler söyler. Bu sefer açık bir itirafta bulundular diyeceğim. Acaba bu itiraf hâlâ İran savunması yapan nâdânları uyandırır mı? Hiç sanmıyorum. Onlar denilenlerin altına imzalarını atacaklardır. 

24-05-2012 tarihinde bu köşede “Kimin lobisi?” başlıklı bir yazı kaleme almış, İran’ın Suriye’deki tehlikeli oyunlarını yazmıştım. O yazıda İran’ın yıkıcı rolünü içimizde meşrulaştırmaya çalışan lobilere dikkat çekmiş ve şunları söylemiştim:

Suriye katliamını gündemde tutmaya çalışanlara karşı yapılan eleştiriler, Suriye Baas rejimi lobisinin Türkiye’de ne kadar etkin olduğu izlenimini veriyor. Lâkin, biz, Suriye Baas lobisinin iddia edildiği gibi kendi başına Türkiye’de çok güçlü olduğunu kabûllenmekte zorlanıyoruz. 

Bize göre bu meselede güçlü olan lobi öncelikle İran sonra da Rusya lobisidir. İran lobisi Müslümanlar arasında derin köklere sahiptir. Yazılı ve görsel medyanın geniş yelpazesinde konuşlandıklarından bulundukları pozisyonları İran siyasi çizgisinde kullanabilmekteler. Tahran’ın söylemleri yumuşadığında söylemleri yumuşayan, agresifleştiğinde agresifleşen bir lobi bu. 

Müslümanlar arasında güçlü olan ve benim “siyaseten Şiîleşmiş” dediğim bu lobi, medyada daha derin kökleri olan Rus lobisiyle koalisyon yaparak,Türkiye kamuoyunu Suriye halkının ayaklanmasına karşı etkileyebilmekte, bu ayaklanmanın bir Batı kurgusu olduğu hususunda yüreklere vesvese üflemeyi başarabilmektedir. En büyük silahları ise; antiemperyalizm söylemi.

Suriye krizi daha henüz 1. yılını doldurmamıştı, biz bunları yazmıştık. Zamanla uyananlar oldu ama bu derin lobi aktifliğinden hiç vazgeçmedi. Hükümet karşıtı bütün yapılarla yardımlaşmayı ihmal etmeden algı operasyonlarına devam ettiler. Antiemparyalist ilan ettikleri İran, bugün, Rusya ve ABD ile aynı çizgide Suriye’yi yok ediyor. Demografik yapıyı değiştiriyor. Dünyanın dört bir tarafından fanatik Şiîleri oraya yığıyor. Şimdi de Hamaney’den itiraf geliyor..

Benim asıl üzüldüğüm, Suriye meselesinde duyarlı ve fakat hâlâ gerçekleri görmek istemeyen ve İran’a üç beş laf ederken dahi canı yanan, eleştirirken de gayet utangaç bir uslûp kullanan kimi yazarlarımız. Uyanın artık! Hakikatle yüzleşmek vicdanınızı rahatlatacaktır.