Hollywood hem yüzümüze tükürüyor hem sever gibi yapıyor

  • GİRİŞ19.09.2013 09:18
  • GÜNCELLEME19.09.2013 09:18

Hollywood'un Türkiye'yi 10. sınıf dünya ülkesi gibi gösteme arzusu o filmden sonra bitmiştir diye temenni ederken sonrasında 24 adlı bir dizinin  İstanbul'u alengirli işlerin, uyuşturucu ve gece hayatının başıymış gibi gösteren bir bölümünü izledim.

Aslında 11 Eylül olaylarının Amerika'da patlak verdiği ilk günlerde de buna benzer şeyleri büyük haber kanallarında görmüştüm fakat anlık görüntüler olduğu için bu kadar alevlenmemiştim. Muhabir konuşurken, arkasından geçen fesli adamlar ve çarşaflı kadınlar Üsküdar'a gitmiyorlardı ve Katibin setresi de uzun eteği çamur değildi!.

Gecekonduların arasında  yayın yapan ve 11 Eylül olaylarında adı geçen bir Türk'ün araştırmasını yapan bu kadın, konuşması esnasında sanki çok tehlikeli bir yerde ve her an başına birşey gelebilirmiş edasıyla sunum yapıyordu.

Lakin daha da beteri oldu… İki kıtanın üzerinde mücevher gibi yayılan İstanbul'u görsel manada hiç bu kadar rezil edeceklerini düşünmemiştim. Ya ben gerçekten bir İstanbul aşığıyım ve bundan mütevellit abartıyorum ya da izlediklerim  bu teşhise kesinlikle layık…

Bundan 4 yıl önce çekilen bir filmden söz ediyorum. Neredeyse tamamı İstanbul, Sultan Ahmet civarlarında geçen ve orayı pejmurde gösterebilmek için epey caba sarfedilmiş bir gereksiz yapıt!. İsmini vermeyeceğim bile, iyi ya da kötü reklamı olsun dahi istemiyorum.

Çarşaflı kadın onların gözünde 10. sınıf dünya ülkesi ve kesinlikle fakirlik ibaresi!. Hatta alengirli pis işlerin yapıldığı imajı verilen müslüman ülkelerin olay mahallerinde devamlı ortada görünenler hep onlar… Neyle neyi bağdaştırmaya çalışıyorlar pek anlayamadım. Kötü adamın elinde silah, göbekli iki Türkçe konuşan muhpir ve kahramanımız kovalamaca oynarken her sahnenin arasına bir çarşaflı kadın ve bir Türk bayrağı koymuşlar. Ve ne kadar görüntü kirliliği ve gecekondu bölgesi var ise filminin neredeyse tamamını oralarda çekmişler. Sonra da Sultan Ahmet diye yutturmuşlar.

Altın dişli adamlar göbeklerini kaşıyor, dürümlerini yerken ağazlarına bulaşan yağları kollarıyla siliyorlar vs vs… Arada camilerimizi kuşbakışı görmüşler, ezan sesinin başladığı sahnelerde hep bir kavga dövüş!…

Polis arabalarını görseniz, ya sinirden ya da gülmekten bayılırsınız… Kutu gibi iki arabayı boyamışlar, markasını çözemedim bile sonra M…cedes'le kovalamacaya salmışlar. İki manevrada kağat gibi büzüldüler.

Polislerimiz kötü adamlarla iş birliği yapıyor ve fimin sonuna kadar bu böyle devam ediyor. Bir tane de iyi bir adam koyun be bizden… Yok, yok…

Velhasıl kelam, aslında mesaj alınmıştır. Verdiler yani hemde zorla, gözünüze soka soka… Ülkem için filmin her sahnesi başlı başına bir kabus ve çirkinlik dolu.

Sadece gözleri görünen ve kameraya doğru anlamsızca bakan çarşaflı kadınların tamamı figüran diye tahmin ediyorum. Bir iki sahnede hep aynı kadını yürütmüşler. Bilinmezlik, alengir, yasadışı işler bunları bi güzel giydirmişler üzerimize… Adım başı Türk bayrağı assan ne ola ki? Hem tükürüp hem sevmişsin gibi!. İslamı başka bir şekilde algılatmak için yırtınmışsın belli ki… Sana şiir gibi örtünmüş binlerce örnek gösterebilirim!. Ama senin işine gelmez o ayrı...

Yaşadığımız ülkenin Hollywood'un Türkiye'si ile yakından uzaktan alakası yok. Buna bir son vermeleri gerekecek. Buralara gelip film çekenlere açık çek vermek yerine ben derim ki; film bittikten sonra ve yayınlanmadan önce izleme ve düzeltme yapma şartı koymalıyız.

UNUTMAYALIM Kİ İLK İNTİBANIN İKİNCİ ŞANSI YOKTUR.

Serdem Coşkun - Haber7

serdemcoskun@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat