Başlığı siz koyun... Ben kendime çok kızgınım

  • GİRİŞ31.10.2013 10:49
  • GÜNCELLEME31.10.2013 10:49

Geçtiğimiz hafta bir arkadaşımın hastane ziyaretine gittiğimde yan odada tek başına kalan kimsesiz bir yaşlı kadın tanıdım. Gözlerinde bir asırlık hüzün biriktirmiş, konuşması yerinde, aklına malik lakin hiçbir ihtiyacını kendi gideremeyen yaşlı bir teyzeydi. Çocukları on yıl önce terketmiş, torunlarını senede bir kez görmüş, eşi ise bundan otuz yıl önce Hak'ka göçmüş.

'Onlar da yaşlandı, haklılar insan eti ağır olur.' dedi. En büyük oğlu şimdi 68 yaşındaymış. Torunları benden büyükmüş. Yıllarca yalnız yaşamış, her ihtiyacını kendi görmüş. Seksenli yaşlarının sonunda yatağa mahkum olmuş ve üzerinden 10 yıl geçmiş. Başlarda zar zor tuvalet ihtiyacını kendi görebiliyormuş. Ama sonraları bu da imkansız hale gelmiş. Üç aylığı ile kendisine baktırmaya çalısıyor.

 'Konu komşum sağolsun çok yardım ederlerdi, birinde evin anahtarı vardı, sabah öğle akşam gelir ihtiyaçlarımı giderirdi. Zaten çok yemek yemem, bir öğün yeter bana, iki lokma hazırlar yedirirdi. Geçen yıl o komşum öldü…' Sonra ne yaptın diye sordum, sorma dedi…

Aklı yerinde, anıları hala taze ve sanki bir ansiklopedi… Elini tuttum. Yanağını okşadım. Güldürmeye çalıştım. Çok sevmiş beni, hemşire öyle dedi. Kalbimden bir parçanın ucu yandı, tüttü o günden beri de sönmüyor, yalan dünyaydı zaten şimdi daha da yalan diye diye sessizce dalıp gidiyorum.

Dünyanın binbir türlü hali var. Ölüm gelene kadar yaşattığı güzellikleri, çirkinlikleri var. Vefası az, merhametten yoksun yüzlerce insanı var. İmtahan içinde imtahanı, cezası, mükafatı var.

97 yaşında, evlatları torunları hayatta olmasına rağmen onlar tarafından terkedilmiş, yatağa mahkum ama aklı hala yerinde yalnızlığın alasını yaşayan bu nine, hemşirelerin göz bebeği olmuş. 'Allah bir kapıyı kapar bir kapıyı açar, onlarda benim evlatlarım sayılır.' diyordu.

Eşinden söz ederken, gözleri doluyordu. 'İyi adamdı rahmetli, o da çok sıkıntı çekti, bir gece ansızın kaybettik. Hayat işte…' deyip tebessüm etti.

O bir saat, içime işledi. Ordan alıp, gerekli şartları oluşturup, yardımcı olmak istedim. Ordan ayrılırken 'Tekrar geleceğim.' dedim. Kimbilir ben 'Tekrar geleceğim' diyen kaçıncı kişiydim

GEREKLİ ŞARTLAR!…

Çok kızgınım kendime… Hayat beklemiyor, gerekli şartlar oluşsun diye beklerken ya da çabalarken o elimizden kayıp gidiveriyor. Biz plan yapıyoruz, Kader buna gülüyor.

97 yaşındaki çınar iki gün önce, hayata gözlerini kapatmış. Komşuları defnetmiş. Ailesinden kimse gelmemiş.Duyduğumda elim ayağım titredi, kalbime bir ok saplandı. 'Tekrar geleceğim' … 'Tekrar geleceğim'… 'Tekrar geleceğim'… Gidemedin işte tekrar, sen gerekli şartlar oluşsun diye beklerken, Hayat seni bekler mi?

İki gündür ben duruyorum, etrafımdaki herşey, herkes hareket ediyor sanki… Onlarcası, binlercesi var bu örneklerin lakin insanoğlu kendi hayatıyla öylesine haşır neşir oluyor ki , vefasını kime deydireceğini bilemiyor. Kendi hayatı, kendi planları derken kurduğu saat kaderin oyunu işte, bir anda bozulabiliyor.

Bekletmemek lazım bazı şeyleri… Ya ALLAH deyip girmek lazım o yola… Hayrı da şerri de Allah'tan deyip yürümek lazım.

Acaba diyorum, yıllarca analık yaptığı öz evlatlarının mezarının başına gelmeyeceklerini biliyordu da gözlerindeki o hüzün bulutları ondan mı bu kadar yüklü yüklüydü?

Ya da evlatları da annelerini yanlarına almak için gerekli şartların oluşmasını bekliyorlardı. Bilemiyorum, bilmiyorum…
Onlarada da kendime de çok kızgınım. Biz plan yaparken, Hayat yapacağını yapıyor.

Allah herşeyin hayırlısı versin. Gelene razı olmak demek gerekli şartlar oluşmadan eyvallah demekmiş. İyisi kötüsü sırtlanıp, birlikte mücadele etmekmiş.

Karısının, kocasının suratını çekmek yerine anne babalarını bakım evlerine gönderen ve gerekli şartlar oluşsun öyle yanımıza alırız diyen evlatlar, her ne olursa olsun mücadale edip analarına babalarına kendileri , yanlarına alarak hizmet etmeli…

Birbirlerini çok sevenler, evlilik hayalleri kuranlar; pembe panjurlu evinizi alana kadar beklemek yerine birlikte bir ekmek soğanı bölüşmeye, kirada oturmaya razı gelmeli…

Arabasının frenini yaptırmayı haftasonuna bırakanlar, dişi ağrıdığında öteleyenler… Verebileceğim irili ufaklı daha ne örnekler var.

Gerekli şartları oluşturmak için sabretmek yerine, şartlar ne olursa olsun sabretmekten söz ediyorum. İyisine kötüsüne beraber sabretmekten…

Yalnızlık Allah'a mahsus… Bu yazının başlığını siz koyun. Çünkü bana kalırsa 'Ben kendime çok kızgınım' olacak.

Güzel günleriniz olsun.

Serdem Coşkun
Haber7

serdemcoskun@gmail.com

Yorumlar3

  • Hazinoğlu 10 yıl önce Şikayet Et
    Temiz Yaşamak. Temiz olmak, temiz yaşamak gerek; ibadete layık olmak gerek. Ancak o zaman dünyaya kendimizi kaptırmaktan koruyabilir ve sabır edenlerden olabiliriz.
    Cevapla
  • hilal geyin 10 yıl önce Şikayet Et
    .................... niceleri var diyorsunuz ya yazınızda gerçekten niceleri var gelin görün ki bizdeki merhamet duygusu bizi terkedeli çok olmuş rabbim merhametimizi arttırsın
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Bir Allahın kulu işte 10 yıl önce Şikayet Et
    Serdem Hanım ! . Yazının başlığı konusunda bence değişiklik yapmayın dikkat çekme açısından daha etkili .Ancak Allah imtihanlarımızı kolay geçirsin bizleri muvffak etsin anlattığınız durum gerçekten iç acıtıcı insan kendisinin başına gelmesini istemediği bir şeyi elbet kimsenin başına gelmesin istiyor. Üzülüyor kimbilir bizim imtihanlarımız daha ne şekilde olacak. Allah yardımcımız olsun. Allah kimsenin emeklerini boşa çıkarmasın heleki ibadet ve evlat konusunda can evinden vurur adamı diye düşünüyorum.Gerçi biz haşa Allahtan merhametli olamayız ama elbet merhametten vefadan olmamak lazım. Allah zalim değildir haşa .bu hadisedede kimbilir ne hikmetler,kimlerin ne sınavları vardı,Neyse Allah mekanını cennet eylesin onu sonsuz huzura kavuştursun inşaallah.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat