Haydi eller vicdan üstüne konsun. Canım memleketimde ne kadar dejenerasyon varsa hepsine sahibiz zaten.
  
Yazacaklarımı okurken sizlerden en büyük ricam lütfen şahsi fikirlerimi devleştirmeden ama asla küçümsemeden yorumlamanız olacaktır.

2000’li yıllara adım atmadan birkaç yıl evvelinde bir konserimde başı kapalı bir genç kızımızın ağlayarak bana sarılmasını unutmam asla mümkün değil.

Kulağıma söylediği şeyler tamamen kendi ülkesinde nefes alamaması ile ilgiydi.

Beni dinlemeye gelmişti lakin derdini paylaşmasının tek sebebi bir nedenden beni kendisine yakın bulması idi.
Yıllarca çözülemeyen bu soruna benim bir çözüm bulmam zaten imkansız olurdu.

Ama keşke bulabilsem keşke keşke..

Başının kapalı olmasından dolayı bir takım zorluklar çektiğini söyleyen bu genç kızımız üniversite okumak için can atıyordu.

Bilmiyorum okudu mu okumadı mı ama bu yazımı okursa lütfen bana yorumu vasıtası ile ulaşsın.

Politikacı değilim ben. Sanatın birçok dalında vazife alan üretken bir yüreğim o kadar.

Olaylara yaklaşımlarım kısmen duygusal olur elbette.
 
Lakin anlayamadığım şeyler var.

Bedensel açıklığın hat safhada olduğu bir yaşam alanında bedensel kapanmanın nesi ters nesi yanlış?

O zaman hiç kimse uçlarda dolaşmasın diyesi geliyor insanın.

Yani ne kapkara bir tek gözlerimiz görünecek şekilde dolanılsın ne de nerdeyse anadan üryan halde etrafta salınılsın.

Bunun bir dengesi olsun.

Oluru bulunsun ve herkes istediği gibi ama ahlak çerçeveleri sınırında özgürce yaşasın istediği hali.

Ne çarşaflı bir kadın elinde taşla başı açık olan bir bayanı taşlasın ne de türbanlı bir genç kızımıza ketler vurulsun.

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dediğim zamanların çoğu bu açık saçık bedenlerin açık hava reklamlarındaki çığlığı oluyor benim.

Hem bunun modernlikle falan da alakası yok.

En modern diye nitelendirdiğimiz ülkelerde çocuklar izler diye genel saat limitleri içinde öpüşme sahneleri bile kırpılıyorken bizler nasıl oluyor da bu kadar geniş hareket ediyoruz inanın anlamış değilim.

Hem de yıllarını bu camiaya vermiş biri olarak halen aklım ermiyor desem yeridir.

ÖZGÜRLÜK VE MODERNLİK AHLAKSIZLIK DEMEK DEĞİLDİR.

Ortak müşterekte sağlıklı dimağların yerleşim alanlarına göre takındıkları hal ve harekettir.

Niyetlerimiz temiz olsun. Evlerimiz, sokaklarımız, giysilerimiz pak olsun. Birbirimize hoşgörü ile yaklaşalım.

Kimseyi başındaki örtü ile değerlendirmeyelim.

Ama avuç kadar bir bezle örtüyorsa mahrem yerlerini ALKIŞLAMAYALIM ÇANAK TUTMAYALIM!!!

Tamamen sesli düşündüm ben bu yazımda.

ALLAH’ım hidayete eriştirsin akıl fikir versin bizlere.

Müslüman bir ülkede yaşamanın güzelliğini ancak başka diyarlara gidip gelince anlayabiliyorsunuz.

Kimseyi eleştirmiyorum ve kimseyi hedef almıyorum.

Yalnızca yıllardır içimde tuttuğum şahsi fikrimi bugün yeri geldi söylüyorum.

Ağzında sakızla minicik eteği ile bu memleketin kaldırımlarını çiğneyen hanım kızımız kadar başı kapalı gencimizin de nefes almaya hakkı var.

Ama kimsenin kimseyi yaptıklarından dolayı ya da yapmadıklarından dolayı ayıplamadığı ayıplanacak şeylerin yaşanmadığı bir Türkiye istiyorum.

Kadınının kadın gibi asil ve vakurlu narin ve SIK olduğu bir memleket istiyorum.

Bu şimdi edindiğim bir fikir olmayıp yıllardır savunduğum bir ilkemdir.

YOK öyle şey… Bi taraf alacak başını gidecek..

Diğer taraf eve hapis.

HAYIRLI RAMAZANLAR OLSUN


Serdem COŞKUN
serdemcoskun@ogunhaber.com