Din kardeşim libya
- GİRİŞ24.03.2011 07:34
- GÜNCELLEME24.03.2011 07:34
Ey Hürriyet, sen ne mukaddes şeysin. Ne güzel bir lütuf! Hamd ederim sana Allah’ım, şükrederim sayısızca... Bayrağım dalgalanıyor, ezan seslerim yükseliyor ufkumda.
Yollarım açık, askerim nöbette, camilerim dolu, okullarım emniyette... Yeşeren filizler, kendi göğüne büyüyor, bebeler kendi ülkesine doğuyor.
Kurbanımı özgürce kesiyorum, gece istediğim vakit kalkıp penceremden sokağıma bakıyorum. Minarelerin şerefeleri yanıyor Ramazan’da, sokaklara dökülebiliyor insanım, bir cenaze namazında... Bayrağın elinde basabiliyorsun üstüste kornaya asker konvoyunda.
Benim gökyüzüm, benim toprağım, havası benim,suyu benim, şarkısı benim, türküsü benim... İyisi benim, kötüsü benim.
Evimdeki Kur’an benim, arabamdaki bayrak benim ve hayıflananlar için söylüyorum ‘her zaman bir umut var, ekonomide ya da politikada daha iyisine erişmek için’. Çünkü bu vatan benim, bizim,sizin...!
Onun, bunun değil...
Allah’ım vatanımıza zeval verme... Elin memleketinde sığıntı gibi yaşatma... Beni memleketimden sığıntı etme...
Haberleri izlerken dün, dünyaya kafa tutasım, “bırakın rahat bırakın” diye bağırasım geldi.
“Durun!” demekten ziyade, sözümü dinletebilecek kadar büyük bir insan olmak isterdim dün. Dünyaya hükmetmek isterdim dün.
Derin bir nefes çektikten sonra, bir anda çözüldü gözyaşlarım. Tam da akşam ezanına denk geldi. Gözlerimi yumup, daha bir koklayarak dinledim müezzini. Hamd ettim defalarca, ne büyük bir hazine bahşetmiş yaradan bizlere.
Benim de memleketimin semalarında, barış adı altında başka memleketlerin bombaları patlasa ne yapardım diye düşündüm. Kapım çalınsa, el memleketin vatandaşı postallarıyla soru sormadan, insan hakları deyip, beni kenara itip mahremime girse, arasa tarasa sonra çıkıp gitse nice olur halimiz? Geçmişte çıkıp gitmeyenler olmadı mı ? Oldu! Ama üstleri kapatıldı! O ayrı bir dehşet.
Dün seksek oynadığın sokaklarda bugün barikatlar kurulsa ve lisanını bilmediğin memleketin askerleri, senin güvenliğini koruyor gözükse…
Olan Libya halkına oluyor, başkaldıranından tutun da başı önündekine kadar hepsine isabet ediyor bu adaletsiz adalet arayışı. Türkiye’nin tavrı çok açık… Kan dökülmemesinden ve toprak bölünmesi olmamasından yana, yani olması gerekli olandan yana… Dünya böyle olmalı lakin Doğu Türkistan’dan tutun Gazze’ye, Bosna’dan Libya’ya kadar çocuk her yerde çocukken, masumları kurtarmaya yönelik müdahale, nedense maden kaynakları altın ve petrol olan yerlere oluyor gibi...
Çocuklardan biri elinden düşürdüğü şeker için ağlarken, diğeri kopuk bir kol elinde ağlayamazken dünya nereye gidiyor diye soramazken, bizi bizden daha çok düşünen başka bir bayrağın çatısından gelenlerin inandırıcılığı tartışılıyor.
Libya’da olanlar ve izlediğim her görüntü sessiz çığlıklar gibi diziliyor boğazıma... Bizlerin uzun zamandır izlediği bir film bu. Sahneler aynı, müdahale edilen ülkelerin isimleri farklı ama dinleri aynı,müdahale edenler yine aynı...
Bir haber sitesinde okuduğum başlığa bakınız.
'Şafak Yolculuğu Operasyonu' adı verilen müdahalede Fransız uçakları ve ABD füzeleri Libya'yı vuruyor… İlk belirlemelere göre 48 kişi öldü.
Hedef alınan noktaların, sivillere zarar vermesi mümkün olabilecek hedefler olduğu bildirilmişken, kim diyebilir ki o ölen 48 kişiden biri ya da üçü beşi sivil değil? Bu masum bu değil diye ayıran füzeler mi icat edildi de ben bilmiyorum?
Provake yazıların kahramanı değilim ben, görüşüm elbette çok aşikar. Amma velakin, görüpse susarsam uykularım kaçar.
Demek istediğimi dedim. Şimdi bana müsade, şükür ede ede, akşam yürüyüşüne çıkacağım. Elimi kolumu sallaya sallaya, üç tarafı denizlerle çevrili, Asya ile Avrupa’yı birleştiren, kazanmak için ecdadımın kanını seve seve döktüğü toprağımın yollarında, gökyüzüme bakıp, havasını soluyacağım.
Bunlar bize ders olsun...
Hepimiz kardeşiz sevgili kardeşlerim... Hepimiz kardeşiz.
Serdem Çoşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com
Yorumlar5