Sıcakta sadaka verip oruç tutmasak?

  • GİRİŞ28.07.2011 10:13
  • GÜNCELLEME28.07.2011 10:13

Ramazan ayı için Yusuf Kavaklı Hoca'dan öğütler

Bugün bir dostum,  “sadakanı ver ama Ağustos ayı çok sıcak geçecek diyorlar, sen zayıfsın oruç tutma” dedi...

Gözüm korktu bir an için... Gerçekten yüzyılın en sıcak yazını mı yaşayacağız merakıyla internette tatmin edici haberler arandım. Bulamadım desem yalan olmaz. Ağustos sıcağı adı altındaki haberlerin hemen hemen hepsi futbol şikeleriyle bağlantılı başlıklara bağlanıyor.

Sıcaklık normal genelinden daha yüksek olabilir de olmayabilir de ama benim sahsi fikrim şudur; “biz insanoğlu en sonunda mevsimlerin aylara göre yayılımını da bozduk. Yakın zamanda Ocak ayında polenler, haziranda kar görebiliriz. Kimyasalların etkisi tüm dünyayı sarmışken, canım ozonumu çoktan altettiler.

Peki, gerçekten sadakasını verip sadece çok sıcak olacak diye oruç tutmayanlarımız olacak mı?

Ya da sıcak oruç tutmamak için geçerli bir  bahane midir?

Kimbilir ne mazeretler çıkacak onun bunun ağzından bilir kişi edasıyla... Her kafadan bir ses çıkacaktı…

İşte bu sebepten bilirkişiye danıştım ben de... Sizler için emekli İstanbul Müftü Yardımcısı Yusuf Kavaklı Hocama sordum...

 Şöyle başladı sözlerine; “Olmaz, tedavisi mümkün olmayan hastalık sahipleri dışında herkes orucunu tutmak durumundadır!”

Ve devam etti:

-Sadaka fidye demek değildir.

-Kişi, ömrü boyunca tedavisi mumkun olmayan bir hastalıga sahipse ancak fidye vererek oruç tutmaz.

Bende hazır kendisini bulmuşken, Ramazan ayına birkaç gün kala neyi nasıl yapmalı veya yapmamalıyız başlığı altında bizi bilgilendirmesini rica ettim.

İşte Yusuf Hocamın sizlere aktarmamı istedikleri:

Oruç Tutmamayı Mübah Kılan Mazeretler

İslâm dini, insandan gücünün yetmeyeceği veya onu önemli sıkıntılara düsürecek görevler istemez. Bu temel ilke ibâdetler için de geçerlidir. Kur'an'da Ramazan ayında oruç tutmayı emreden âyetlerde hasta veya seferde (yolculukta) olanların orucu, o günlerde tutmayıp daha sonra tutacakları veya tutabilecekleri bildirilir. Bundan dolayı başta hastalık ve sefer olmak üzere Ramazan ayında oruç tutmamayı mubah kılan bazı durumlar vardır.

1- Yaslılık: Yaslanmış, artık açlık ve susuzluıa  dayanamayacak hale gelmiş kişiler oruç tutmak yerine her günün orucuna  karşılık bir fakire fidye verirler. Fidye, bir insanın bir günlük yemek bedelidir ki genellikle Ramazan ayında  ilân edilen fitre (fıtır sadakası)  ile aynı  miktardadır. Fidye vermek yerine  her gün  bir fakire en az  iki öğün yemek yedirmek   de   mümkündür.   Yaslılık   sebebiyle   artık   oruç   tutamayacak   hale gelenlere   ilmihal   kitaplarında   "pîr-i   fânî"   denir.   Kendisini   bu   grupta gördüğü için oruç tutmayıp fidye veren kimse daha sonra oruç tutacak hale   gelse   bundan   sonra   orucunu   tutmaya   baslayacağı   gibi   önceki değerlendirmesinin   isabetsiz   olduğu   anlasılmış   olacağından   tutmayıp fidye verdiği o oruçlardan da sorumlu olur. Çok yaşlı olmasa da tedavisi mümkün olmayan ve oruç tutmaya engel teskil eden bir hastaliği olan kimse de "pîr-i fânî" gibi fidye verebilir.

2- Hastalık:   Kur'ân-i   Kerîm'deki   ilgili   âyetlerde   (el-Bakara   2/184) herhangi   bir   sınırlama   getirilmeksizin   hasta   olanların   oruçlarını   daha sonraki   günlerde   tutacağı   belirtilir.   Fıkıhçılar   buradaki   hastalığı   "oruç tutulduğu takdirde artacak veya  iyileşmesi gecikecek yahut bir organın zarar görmesi neticesini doğuracak olan hastalık" şeklinde anlarlar. Hasta bu  konuda işinin ehli, güvenilir bir doktorun sözüne itimat edebilecegi gibi daha önceki tecrübelerine ve bilinen bazı işaretlere de itimat edebilir.   Bu   ve   benzeri   sebeplerle   oruç   tuttuğu   takdirde   hastalığının artacağı   veya   tedavisinin   gecikeceği   kanaatinde   olan   insan   orucunu bugünlerde tutmayıp  daha  sonra   iyileşince  geciktirmeksizin  kaza  eder. İyileşme   olmaksızın   hastalık   hali  ölümle   sonuçlanırsa   bu   günler  için herhanği bir sorumluluk da yoktur. İyileştiği ve kaza etme imkâni bulduğu   halde   kaza   etmeden   ölmüşse   o   günlerin   orucundan   sorumlu olarak ölmüş sayılır. Bu durumda her günün orucu için bir fitre verilir.

Burada anlatıldığı şekilde hasta olan birisi oruca hiç niyet etmeyebileceği gibi oruca başladıktan sonra gün içinde hasta olmuşsa da orucunu bozabilir ve daha sonra sadece kaza eder.

3- Aşırı Açlık veya Susuzluk: Oruca baslamış bir insan akıl veya vücut sağlığına zarar verecek derecede açlık veya susuzluk hali ile karşılaşırsa orucunu açar ve daha sonra kaza eder. Böyle ciddi bir tehlike karşısında orucunu bozduğu için günahkâr olmaz. Açlık veya susuzluğun sağlığına bu derecede zarar vereceği güvenilir bir doktor tarafından söylenmişse o zaman oruca hiç başlamaz ve ileride bu durum geçince onu kaza eder.

4- Hamilelik veya Emzirme: Oruç, hamilenin  kendisine veya  karnındaki çocuğa zarar verecekse o da hasta gibi kabul edilir ve Ramazan’da oruç tutmayıp sonra  kaza eder. Kendi çocuğunu veya süt anne olarak baskasının  çocuğunu emziren  kadın, eğer oruç tuttugu takdirde çocuk bundan zarar görecekse orucu tehir eder ve sonra bu durum ortadan kalkınca   kaza   eder.

5- Sefer (Yolculuk): Hastalık sebebiyle oruç tutulmayacağını  bildiren âyetlerde "sefer" de oruç tutmama  mazereti olarak zikredilmiştir. Hangi yolculukların  bazı  dinî hükümlerde değisikliğe sebep  olan  "sefer" kapsamında   olacağı   âlimler  arasında   tartışmalı   bir   konudur.   "Sefer"   sayılan   yolculuk, oruç   tutmamak   için   de   bir   mazerettir.   Bunlar   oruçlarını   daha   sonra kaza ederler.
Peygamberimiz ve ashabının seferlerde oruç tuttukları da tutmadıkları da olmustur. Tutanlar da tutmayanlar da diğerlerini anlayışla ve saygıyla karşılamışlardır. Diğer taraftan oruç, seferdeki insana çok sıkıntı verecekse bu durumda oruç tutmamak tercih edilmelidir. Hz. Peygamber bir sefer sırasında arkadaslarının başına toplanarak, gölge altına aldıkları adamı görünce "Bu ne?" diye sormus ve "oruçlu" cevabını alınca   "Seferde  oruç tutmak  bir fazilet  değildir" demiştir.

6- Savaş:   Ramazan’da   düşman   karşısında   savaşan   bir   Müslüman eğer oruç tuttuğu takdirde zayıf düşecekse o günlerde oruç tutmayıp sonra  kaza edebilir.  Fiilen savaş  baslamamiş da  olsa o gün  baslayacağını biliyorsa bu durumda da oruç tutmayıp sonra kaza edebilir.

7- Tehdit: Oruçludan, ölüm tehdidi veya vücut organlarından birine ciddi   manada   zarar  verme  tehdidi   altında   orucunu   bozması   istenirse orucunu bozar ve sonra kaza eder.

Farz veya vacip oruca başlayan birisinin ziyafet sebebiyle orucunu bozmasına izin verilmez.  Sünnet, mendup veya nafile oruca başlayan birisinin sonra kaza etmek üzere orucunu açmasının mübah olup olmadığı ise Hanefî mezhebi içinde ihtilafli bir konudur. Bir görüşe göre böyle bir oruca  başlayan  kişi  herhangi  bir mazereti  olmasa  da  sonradan kaza etmek üzere orucunu bozabilir. Fakat mezhep içinde daha yaygın görüş, bir mazereti olmadan orucunu bozmaması yönündedir. Bu görüşe göre ziyafete davet edilmiş olmanın mazeret sayılıp sayılamayacagı da ayrıca tartışmalıdır. Kimine göre bu, uygun bir mazeret iken kimine göre değildir. Kimine göre günün ilk yarısında (zevalden önce) mazeret sayılırsa da daha sonra mazeret sayılmaz. Bir kısım âlim davet sahibinin üzülecek olmasını dikkate alır ve oruca devam edip ziyafete katılmamak onu rahatsız edecekse bunu bir mazeret olarak kabul eder. Oruca devam etmek anne ve babadan herhangi birini üzecekse bu da nafile orucu bozmak için bir mazeret kabul edilir.

Serdem Coşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com

Yorumlar5

  • necmettin 14 yıl önce Şikayet Et
    o zaman calisan hic oruc tutmaz. seferinin oruc tutmama yetkisi varsa calisan kisininde olmali.seferi biniyor aracina sur.calisan hic bos durmuyor hele bide agir iste calisiyorsa.peki ben simdi doner kebabin karsisinda orucu nasil tutacagim.ikindi niyetlensekte aksam acsak olmazmi?bide bunu sorun hocaya.
    Cevapla
  • mehmet ali bayraktar 14 yıl önce Şikayet Et
    BAK BAK YENİ MÜCTEHİDLER ÇIKMIŞ!!!!. arkadaslar oruc tutmanın sıcagı soguğu olmaz...vakit varsa namaz gibi oruçta farzdır ramazan ayında...bunun yazı sıcağı işçisi patronu olmaz...tek bahane hastalık sefer vb kurallar olabilir...ama gunumuzun aydınlatıcıları o kdar çok ki(!) millet olarak bu durumu konuşur hale geldik...
    Cevapla
  • baki 14 yıl önce Şikayet Et
    :-). Bu taz yazılara hep tebessüm etmişimdir. İslamiyeti, Allah (c.c.) sevgisini, Allah (c.c.) rızasını ve Asıl yaşama amacını o kadar basite indirgiyoruz ki... Bu canı sana veren O, namazı, orucu ... farz kılan O, siz isteyin, gönülden isteyin, ben kolaylık vereceğim diye vaadi olan da O, sıcağı, güneşi, rüzgarı, ferahlığı, açlık, tokluk,... hissini verende O... Neyin düşüncesindeyiz, neyin peşindeyiz... İşte imanlar zayıflarsa olacak sonuçlarda bu!! Sıcağı takarız, soğuğu takarız, aşı takarız, işi takarız... Ama demeyiz ki O yanımda olsun da, onun rızası olsun da isterse içim yanım kül olsun, isterse bedenim paramparça olsun... Ha ben bunları yazarken ben yapıyor muyum, ben adam mıyım, nefsime adam değilim... Zatten bunları yapabilsek olay bitecek, Ama nefsimden Allah a sığınırım! En azından işin özü bu deyip dillendirebiliyorum.... Saygılar...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • teoman oraloglu 14 yıl önce Şikayet Et
    nasihat. şayet siz ihlaslı ve samimi iseniz, ve sıhhatinizde müsait ise, Allah c.c tan direk yardım isteyecekte olursanız, o orucu nasil tuttuğunuzu bile anlamazsınız.bu bir nasihattir.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • HANİFİ ÇAĞLAR 14 yıl önce Şikayet Et
    BUNADA BİR FETVA UYDURULUR.. Merak etmeyin birileri çıkar fetvayı verir.nasıl olsa ılımlı islam yumuşak islam derken yavaş yavaş toplum yozlaşıyor.Allahın ayetlerini az bir bedelle satanlar çıkar yakında çünkü ahir zamandayız.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat