Yakalayın! Bayram katilleri kaçıyor

  • GİRİŞ01.09.2011 08:52
  • GÜNCELLEME01.09.2011 08:52

Bu bayram, gelip geçmiyor benim için... Ramazan da öyle oldu. Hala kayıp yanımın peşine düşüp, yana yakıla aranıyorum gençliğimin saklanan manevi yanlarını. Nasıl uyuttular beni ? Hangi ara kandırıp, hayatın çarkında,  yere çakılı biçimde dönmeyi kabul  ettirdiler?

Cep telefonum, arıfe gecesi başladı biplemeye...Gel vatandaş gel... Bayram tebriği bunlar...! Hemide  bir gün önceden, sipariş usulü...! Birinize bile iade-i cevap yok benden.  Toplu mesajlarınız sizin olsun. İşiniz düşünce ararsınız ama...!

Bayram sabahı, o kutsal ruhu üzerime takınıp, başladım ziyaretlere.Sek sek oynayıp, kaldırımlarında tek ayak sıçradığım çocukluk sokağımın yollarına ' Park edebilirsiniz  ' tabelası dikmişler. Kunduracının yerine kokoreçci, atlet çorap vs  aldığım, Mümin amcanın dükkanının oraya da  internet kafe  kondurmuşlar. Bayram sabahı dikkatimi çeken bu manzara, dün de buradaydı halbuki... Geçen yıl da...

Yan komşumuz Mehmet amca, yılların azabına uğramıştı ve yenge hanım hala el yapımı salçasını gururla anlatıyordu. Ne kalabalıktık ne de az. Kim ne yapmış, nerede sorularına muhatap olduk epey... Ama o can alıcı soruyu sormadılar mı...! Sustum bile bile ve ilk kez yanıt vermedim.

Bayram tatilinde ne yapıyorsun?

Yandı gülüm bayramım... Tatil tadında yaşatılan bir başka bayram dahaydı sadece lakin bu kez çok daha fazla canım acıdı... Oğluma verecek, ilerde anlatması ve haz alması için hatırlatacak ne kalmıştı? Mezarlık ziyaretine gidenlerin kaçta kaçı, hayatta olan akrabalarıyla yüzyüze bayramlaşacaktı acaba? İstanbul bomboştu ve trafik sıfır...

Bağlayın hafta sonlarını bayrama, olsun bitsin. Sonra da 9 gün tatil diye sevinç naraları atalım bizlerde. Teşfik edin tatile ki bayramlarımız anlamını iyiden iyiye yitirsin. 3 günlük Bayramı 2 gün öncesinden başlatın 9 günlük olsun. Olsun ki, bayram demek tatil demek olsun.

Bodrum tıklım tıklımdı, Gümbet, Kuşadası ve dahası... Bayram ediyordu müesseseler, bayram... Bayramlaşmadan...!

'Ey Allah'ım, benim güzel Allah'ım sabır 'dedikçe ben... Hatta seni bile anarken, samimiyetime şüpheli bakanların miğde bulandıran laflarına maruz kaldım bu bayram. Şöyle en derininden bir of çekince, bu sefer de şükret diyenlerin bilmiş bilmiş halleriyle karşılaştım. Bu bayram gözlerimi, sözlerimi kilitledim insanlara...Küstüm... Dağında haberi oldu, sağın solunda.

Oysa ki orta yaşa yaklaşan yaşımı seveyim istiyordum. Kendimi seveyim, herkesi seveyim demiştim. Vallahi uğraşmıştım. Geleni olduğu gibi kabullenmeye, gideni anlayışla göndermeye çalışmıştım. Pes ettim sonunda. Asabımı bozan o bayram mesajları cep telefonumu meşgul ettikçe, asileştim. İstediğin kadar aynalara baksan da, sana olup biteni görmen için illa ya birisinin ölmesi ya da bir felaketin seni  bulması gerekiyor.

Eksiliyor ömrümüz ve haybeye yaşıyoruz haybeye... Bir felakettir bu 'bayram tatili' cümlesi benim için. Aynaya bakınca koca bir yalan görüyorum yaşadığımız ve evlatlarımıza da yaşattığımız.
Bu bayramın adı Ramazan bayramı... Diğerinin adı da Kurban bayramı... Çocuklarımız bayram deyip geçiyor da hatırlatayım dedim. Bilmiyorlar adını sanını... Bir süre sonrada Tatil diyecekler  bayramlarımıza kısaca.

Bayram tatili dolayısı ile kapalıyız, şöyleyiz, böyleyiz ibaresinin yer aldığı herkezi ve her şeyi  KINIYORUM... Bayram dolayısı ile demediğimiz müddetçe tatil beldeleri ruhları ölmüş insanlarla  yaşamaya mahkumdur.

Ramazan Bayramımız mübarek olsun... Bayram şekeri yerine, az evvel kapısını çaldığım ve bayramlaştığım, o ruhu içinde barındıran üstadın şiirini ikram ediyorum sizlere bayram şekeri yerine...
Bir tane almaz mıydınız ? Afiyet olsun...

Kolonya...?

GENÇTİM...
Düşlerim vardı, düştüğüm yerde elimden tutup kaldıran...
İşlerim vardı hep acele ve hep geç kaldığım...
Zamanım vardı hep yeni bir hayat için...
Gençtim, anlamadım ateşin içinden geçtim...

Şarkılarım vardı ezberlemeye zaman bulamadığım...
Sözleri hep bir kağıtta yazılıydı...
İstersem açar bakar okurdum, silerdim yeniden yazardım...
Gençtim, ne anlama geldiğini bilmeden mezarımı kazardım...

Gözlerim vardı iyiyi, kötüyü ayırt etmeyen...
Ve ellerim vardı, bir eli bir demir parçası gibi seven...
İster seçer, ister sever ister zorlardım...
Gençtim, aşk dedikleri zaman çok zor anlardım...

Kıştan önce, son baharda da gençtim ben...
Bir dalı bir güle yeğleyen...
Gökyüzüne kucak açacak kadar gençtim bir zamanlar...
Şimdi beni ellerini duaya açanlar anlar...

Abdullah Özdoğan

Serdem Coşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat