Bir İran küfürü: Ananı Türk TV'sinde gördük!

  • GİRİŞ15.12.2011 09:14
  • GÜNCELLEME15.12.2011 09:14

18 yaşımdaydım sanat camiası ile tanıştığımda... Akşamları saat 7 den sonra evde olma zorunluluğum vardı ve ailesi ile yaşayan kızlar grubuna dahildim söylediklerine göre.  Hem okuyor hem de ara haber bülten seslendirmesi yapıyordum. Sonrasında ekran önü sunumlar, radyo programcılığı ve bestecilik geldi peşin sıra, yuvarlandık gittik... Asla elimde bir saç fırçası şarkı söyleyip annemin topuklu ayakkabılarını giydiğimi hatırlamıyorum. Ailem tarafından, bir erkek çocuğu gibi cabbar ve gözü kara büyütüldüm. Oyuncak bebeklerle birlikte misafircilik de oynamadım ben. Arka bahçede çelik çomak devirir, ip atlayıp bisiklete binerdim. Bol paça bir pantolonum vardı, etek bile sevmezdim, giymezdim.

Babam avukat, annemse edebiyata olan düşkünlüğüm sebebiyle yazar  olmamı istiyordu. Ben, iktisat öğrencisi olduğumda herkes çok şaşırmıştı, hatırlıyorum.Olmadı, dikiş tutmadı ikinci sene ve ben gözümü yurt dışında açtım. Tabii aynı zamanda ekran maceram da başlamıştı. Radyo bir yandan, tv bir yandan...

Şimdilerin en popüler isimleri, o zamanlar daha yeni çömezlik dönemlerini yaşıyorlardı. Ebru Gündeş’ten Tarkan’a kadar...

Televizyon programımda röportajlar yapıyor ve hepsine aynı soruyu soruyordum haliye...

Bundan sonraki amacınız ne?

Cevap genelde aynı oluyordu. ‘Daha çok ilerlemek’.

Yıllar sonrasında kendi müzik kariyerimde de bana aynı soruyu sormadılar değil. Doğamı bozmadan,  faydalı olmak diye bir cevap vermiştim. Yüzüme bakıp, nasıl yani demişti sunucu kız. Ne bileyim, hayırlısı olsun diye eklemiştim.

Cahil dönemlerimdi. Kim kimdir? Neden var? Niyetler ne? Yol hangisi? İnanın bilmek çok zordu.

Beni çok sevmediler çünkü malzemeden çalmıştım. Yani, herkesin aksine yol alıp, o düzen içerisinde varlık göstermemeye gayret etmiştim. Şimdi ki aklım olsa idi belki de hiç göstermezdim. Çünkü o günün aklıyla çıkılan yolda, az da olsa pişmanlıklar söz konusu olabiliyor kendi adıma konuşmam gerekirse...

Şöhret basamaklarını kimi uçarak gibi emekleyerek çıkıyordu o yıllar. Gerçi şimdi de bir farkı yok ama sanırım hala iyi olan kazansın mantığı yaşıyor idi o yıllar. Şimdi ise olay tamamen maymunluğa dönüştü. 

Amerika’da yaşadığım dönemlerde artık iş iyice çığırından çıkmıştı sanırım. Bikinili kızlar yarışma programlarında dans ediyor, 900’lü hatlardan erkeklere ‘yalnızlığa son’ çağrıları yapılıyordu. Beterin beteri de varmış bugünlerde daha iyi anlıyoruz tabii. Aslına bakarsanız şimdilerde o günlere bile hasret bırakıldık.

Anneni Türk televizyonunda gördük... Bir İranlı arkadaşım söyledi ki, memleketinin en popüler küfrüymüş. Bundan 10 yıl önceden bahsediyorum. Henüz Behlül’le Bihter’in sevişme sahnesi yok ortada... Ya da Ali Kaptan’ın Cemile’ye tecavüzü!...

Ne 33 diye kıvıran takım elbiseli reklam karakterleri ne de ağzına attığında kâğıttan insancıkların cinsel organlarının boyut kazandığı cips reklamları var henüz ortada. Düşünün ki böyle bir küfür hayat bulmuş İranlıların ağzında... Neden mi?  

Çünkü herkes bilir ki, İran halkı kendi ulusal kanallarından çok Türk kanallarını izlemeye meraklıdır...

Biri Bizi Gözetliyor...

Bu programla daha da fanatik hale gelmişler ve hatta artık iyiden iyiye Türkçeyi sökmüşlerdi. Kimse de kalkıp, izlemeyin doğanıza zararlı dememişti.

Yani aslında onlara da müstahak... İzlerken yerseler de, muhakkak örnek te alıyorlar. Bizim ahlak değersizliğimizi küfür konusu yapanlar, kendileri için de bizden bir sözü hak etmiyorlar mıdır sizce?

‘Kılavuzu karga olanın burnu b.ktan çıkmazmış?

Konudan konuya zıplaya zıplaya asıl mevzuya doğru yaklaşırken, aslında sanat adı altında amacından uzaklaşan örnekler verdiğimin de gayet iyi farkındayım lakin bunun başka bir anlatım şekli yok. Bırakmadılar. Rezaletten sonraki safhalarla cebelleşiyoruz artık.

Hilal Cebeci’nin çıplak pozları, Doğuş'un saksısı, mankenlerin sansasyonları, şarkıcıların aşk hayatları, dizilerin sapıklıkları derken... Ana haber bültenleri dahil her yerde bu tip niteliksiz görüntüler izlemeye başladık.

Son gündem Seda Sayan ve Erol Köse...

Seda Sayan ve Erol Köse arasındaki savaşın ortalığa dökülmesiyle birlikte birçok kirli çamaşırda etrafa saçıldı. Ne günlere kaldık dedirtecek sahneler yaşanırken, bir yandan da kim haklı kim haksız sorusu ortaya çıkıyor.

Kişi; hatalarından ders alarak büyümeli ve kimse, kimsenin ayıbıyla sevinmemeli... Sanat ve sanatçı adı üstünde sanatıyla anılmalı... Ama nerdee?

Her hafta yazmaktan bıkmayacağım... Yazacağım. Başka konusu mu yok diyenlere inat, memleketini seven bir kalp olarak yazacağım evvela... İpin ucu kaçtı arkadaş. Ekran kirliliği sardı her yanımızı. Çizgi filmlerden reklamlara kadar zehirli sarmaşık gibi yayıldı bu rezil anlayış?

Ben derim ki, çoluk çocuğa televizyon izletmeyelim artık. Ne gündüz ne gece... Hiç bir zaman... Bırakın televizyonsuz büyüsünler. İnanın, sokakta öğrendikleri çok daha evla...

Ne acı ki... Bu sözleri söyleyen ben ekmeğini televizyon programı yaparak kazanan biriyim. Belki de bu sebepten  feryatlarım daha bir anlam kazanır.

Yazımı okuduktan sonra biliyorum ki yine acımasız eleştirileriniz olacak. Olsun zaten...

Kulağınıza kar suyu kaçırdıktan sonra ben, günah keçisi olmaya bile razıyım.

Saygılarımla...

(Allah bizleri ıslah eylesin)

Serdem Coşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com

Yorumlar11

  • abdullah yılmaz 13 yıl önce Şikayet Et
    TV'yi kaldırabilmek çok isabetli olur.. TV'nin zararı faydasından çok. Saatlerce vakit boşuna geçiyor. Seviyesiz ve ahlaksız programlar da cabası. Zararlı alışkanlıklar gibi tv seyretmeyi azaltmak, hatta mümkünse tamamen hayattan çıkarmak en doğrusu...
    Cevapla
  • oktay Y. 14 yıl önce Şikayet Et
    ahlaksız tv dizileri. mevcut tv programları ülkenin ahlak çöküntüsüne neden olduğunu kimse inkar edemez ve dahası iş işten geçmiştir.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Cüneyt 14 yıl önce Şikayet Et
    Televizyonu hayatından çıkarmak. olmazsa olmaz değilmiş! Eşime, işime ve hayatıma ayıracak ne kadar zaman kazandım tahmin edemezsiniz. Bence sizde denemelisiniz.
    Cevapla
  • seyhan 14 yıl önce Şikayet Et
    Serdem hanım tebrikler!. Gerçekleri dile getiren bir yazı olmuş. tvler fecaat. artık filmlerin reklamını bile çocuk varken kapatıyoruz.tv kanalları bu yarışta napacağını iyice şaşırdı. haber kanallarındakiler bile nerelerini sergileyeceklerini şaşırmış durumdalar. biraz seviyeli olup neden bir kadın olarak beyinleriyle orada olamıyor ve kendilerini kullandırıyorlar. çok aşağılayıcı bir şey bir kadın için.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • fatmanur bayam 14 yıl önce Şikayet Et
    Günün her saati zina var. Gözün zinası harama [namahreme] bakmak, dilin zinası fuhuş konuşmaktır.(Buhari,Müslim,Ebu Davud) Televizyon denen illeti evlerimize sokmamalıyız.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat