Sabah erken kalk, kocana kahvaltı hazırla
- GİRİŞ29.12.2011 10:09
- GÜNCELLEME29.12.2011 10:09
Çalışmayan ev kadınları yan gelip yatıyor mu? Ya da ev işleri söylendiği gibi gerçekten, kadının tüm günü alıyor mu? Annelik bir meslek midir? Erkek, çalışmayan eşi tembellikle suçlayabilir mi?
Peki ya hem çalışan hem de ev kadınlığı yapan hemcinslerim? Onlar büyük işler başarırken sadece ev işi yapan bayan bu mertebeye erişemiyor mu? Erkek bu durumda, hangi kadından daha çok etkileniyor?
Aslında dünyanın en zor mesleğidir ev kadınlığı fakat günümüzde, nerede o eski kadınlarımız?
Geçtiğimiz hafta verdiği demeçlerle bir takım zümreleri üzerine saldırtan İnci Yeşilyurt’un açıklamaları kendi fikirlerimi de yansıttığı için bu hafta kendisi ile sohbet etmek istedim.
İyi dinlemek lazım bu hatun kişiyi... İyice...
Çalışmayan, evde oturan kadın tembel kadın mıdır?
Ev hanımlarını da ağır işçi olarak değerlendiriyorum. Ancak, evlilik öncesi çiftler arasında alınmış ortak bir kararla biri dışarda diğeri evde çalışacaksa tabii. Çünkü evlilik aynı hayat yolunda sırt sırta verilip sonuna kadar her koşulda birlikte yürüme başarısıdır. Yani evlilik sadece gezelim, eğlenelim demek değildir. Görev ve sorumluluklar vardır. Toplumumuzda bu görevlerin, maddi yani evin maddi ihtiyaçlarının karşılanması, rızkının aranması kısmı erkeğe, ev içi yapılması gereken işlerde kadında olarak görülmektedir. Ama biraz önce de dediğim gibi bu görev paylaşımı evlilik öncesi karşılıklı konuşularak karara bağlanarak uygulanmalıdır. Bir çok çift ise bu görevleri, yani ev içi ve ev dışı işleri ortak olarak yürütme kararı alabilmektedir. O durumda kadında, erkekte çalışma hayatının içinde yer alıp, ev işlerinide ortak olarak yürütmektedir.
Erkek nasıl ki işine gitmek için disiplinli bir şekilde sabahları uyanıyorsa, faturalarını zamanında ödemeye gayret ediyorsa, bu görevlerini yapamadığı zaman eşinden ve çevresinden olumsuz eleştiriler alıyorsa, çalışmayan kadında işinin ev olduğunu kabullenmelidir.
Örneğin: çalışmayan bir kadının özel durumlar haricinde (hastalık, gece çocuk bakmak vb) sabah eşinden önce kalkıp eşinin ihtiyaçlarını (kahvaltı, kıyafet vb) hazırlamaması, işe güleryüzle uğurlamaması durumunda, bir süre sonra eşi tarafından ‘sürekli uyuyan, tembel, hiçbir işe yaramayan, para yiyici’ olarak algılanabilmektedir. Eş,i kendisini üstünden atması gereken ‘yük’ olarak tanımlayabilmektedir. Oysa, annesinin evinde belki de dualarla kapıdan uğurlanmakta, sabahları kahvaltı sofrası kendisini beklemektedir. Yaşam koşulları farklı olsa bile, hemen hemen her çalışan ve aile bakma sorumluluğu olan kişi sabahları yataktan ailesinin kazancını karşılamak için kalkarken, geride onun bu çabasını umursamaz şekilde uyuyan bir eşe içsel olarak tepki duymaktadır. Eşi tarafından aksi istenmedikçe ev içi davranış kurallarına dikkat edilmeli, nişanlılık sırasında karşılıklı konuşarak bu yöndeki istek ve beklentiler kontrol edilmelidir.
Evlilik yaşı kaç olmalıdır?
Akıl yaşta değil baştadır sözüne inanırım. Konu evlilik olduğunda ise gençlerin evlendiklerinde hiç kimseye maddi manevi ihtiyaç duymadan, eğitimlerini tamamlamış, askerliğini bitirmiş olmaları önemli. Aksi taktirde, zaten evliliğin deneyimini kazanmaya, yeni düzenlerine alışmaya ve çocuk yetiştirmeye ayrılması gereken zamanlarını bambaşka problemlerle (borç ödeme, kredi kartı, sınavlar, iş arama, vb) uğraşarak iletişim hataları yapabilirler. Ayrıca, sadece sevgiye önem verilen yaşlarla, fizyolojik olarak gelişimin tamamlanması beklenmeden yapılan evliliklerde ilerleyen yıllarda önemli problemlerin yaşandığı gözlemlenmektedir. Bu yüzden evlilik yaşını büyük kentlerde, kırsala göre bir kaç yıl geç yapılmasında fayda görüyorum.
Erkek, eşini neden aldatır?
Erkekte ruhsal bir problem yoksa, genelde geçmişte yaşanmamış deneyimlerin özlemi, arkadaş etkisi (çapkınlık maharettir söylemleri), erkeğin erkeğe düşmanlığı (aldatma hikayeleri ile ilgili sohbetler, aldatmaya özendirmeleri, ) erkeğin yatak odasında iyi bir öğretmen olamamasının sorumlusu olarak öğrencisi olan eşini sorumlu tutması veya kadının iyi bir öğrenci olamaması ve erkeğin hayalindeki kadına ulaşma isteği ile aldatma meydana gelir.
Aldatma problemi benim en başarılı olduğum ve başarılı sonuç aldığım konuların başında geldiğinden şunu kesin olarak söyleyebilirim ki, kaynağını bulduktan sonra kesinlikle çözümü var. Hemen mahkemeye koşmayı önermiyorum. Maalesef bazı çevreler kadınların onurundan yola çıkarak boşanmalarını empoze etmeye çalışıyorlar. Oysa problem; tam olarak sahiplendiğiniz zaman aşılıyor
Aldatılan eş susmalı mıdır?
Ne münasebet? Ama kadın dediğin her koşulda az ama öz konuşandır. Susmanında konuşmanında zamanını iyi bilmelidir. Aldatmanın kaynağına göre son derece hassas bir dönemeç olduğundan akılcı davranmayı öneriyorum. Özellikle aldatma problemi ile karşılaşıldığında ilk 48 saat önemli. Duygusal olarak 'şaşkınlık, benim başıma da geldi. ben bunu hakedecek ne yaptım? bunu benim gibi bir kadına neden yaptı?, benden güzel mi?' vb onlarca soru kafamıza doluşacaktır. Öfke, kandırılma, aptal yerine konma, intikam, güvensizlik duygularıda eklenince kişinin akılcı hareket etmesi yerine genelde duygusal tepkiler verdiğini gözlemliyorum. Bu durumda da 'o kadın kim? arayıp sesini duymalıyım. konuşmalıyım. haddini bilmeli, durumumu anlamı, tehdit etmeliyim, düşünceleri ile kadını sonradan daha zor günlerin beklemesine ve sonuç alamıyorum duygusunun uyanmasına neden olmaktadır. Hepsinden de önemlisi ev ortamı hemen terkedilmeye kalkılmakta, ardından eşinin araması için bekleme sürecine girilmektedir. Ev kesin sonuç alınmadan terkedilmemelidir. Ev zaten kadınındır. Boşanma kararı alınmadıkça aldatma problemini yapan erkeğe kendi evini bırakıp gitmek cezalandırmak değil ödüllendirmektir.
Ev kadınlarının hoşuna gitmeyecek açıklamalarda bulundunuz. Bu sözlerinizin hala arkasında mısınız?
Geçenlerde bir gazetede çıkan saptırılmış ve amaçlı haberden bahsediyorsunuz sanırım. Bu konuyu son kez size açıklamak isterim. Yıllardır kendimi ailelerin başarılı iletişim içinde problemlerini aşacak şekilde bilinçlendirmeye ve sağlıklı aileler kurulmasına yönelttim. Türkiyede evlilik öncesi sertifikalı eğitimi bir belediyede yine ilk ben başlattım. Boşanmaları azaltmak yolunda önemli başarılar elde etmeye başladım. Bu yolda şu anda en başarılı isim olarak söylenmem , aile kurumunu 'modernlik, eşitlik' adı altında yıkmak isteyenleri rahatsız ediyor. Her yerde, her zaman gelenekçi bir uzman olduğumu zaten kendim söylüyorum. Sarı saçlı bu kadının geleneksel düşüncede olmasını kabullenmek istemiyorlar. Çünkü onlar için tehlikeliyim. Aileleri yıkmak yerine kurtarmak için çalışıyorum. Üstelik her ortamda düşüncelerim dinleniyor, etkili oluyor.
Bahsettiğiniz habere konu olan evlilik öncesi eğitim kitabındaki eğitimi yaklaşık 2 yıl önce vermeye başladığımda hemen hemen tüm medya kuruluşları davet edildi. Geldiler. Muhabirler eğitimi sonuna kadar izledi. Kitapta yazılanları canlı olarak kendi kulakları ile dinlediler. Ardından ana haber bültenlerinde, gazetelerde övgülerle bahsettiler. Onca gazete ve televizyon aynı sözleri işitip teşekkür etti. Aradan iki yıl geçip, o bölgede ki boşanmalar nispeten azalmaya başlayınca, bizde eğitimi kitap haline dönüştürüp, bunun bir devlet politikası haline dönüştürülmesine katkı sağlamak istediğimizi belirttiğimizde,o gazete tarafından akla zarar söylemleri olan, AKP li, cemaatçi kadın ilan edildim.
Beni bu yoldan döndürmeye, sindirmeye, yalnız bırakmaya, yok etmeye çalışanlar mı yoksa aile kurumunu koruma yolunda çalışan İnci Yeşilyurt ve sevenleri mi kazanacak zaman gösterecek.
İdeal ev kadını nasıl olmalıdır?
Kadınları tek tip hale dönüştürmeye karşıyım. Çiçek gibi rengarenk olmalıdır kadın. Her aile kendine özeldir benim gözümde. Bu yüzden ailenin erkeği nasıl ki o evin beyi ise kadınıda hanımefendisidir. Aslında evi yöneten kadındır. Yöneticilik yıllar içindeki deneyim ve doğru bilgilendirme ile başarılı olur. Evlilikte erkek ve kadın birbirlerine ve kurdukları aileye karşı görev ve sorumluluklarını bilip uyguluyorsa zaten ideale ulaşmıştır.
Bir erkek eşinden neler bekler?
Bizim erkeklerimizin beklentisi fazla değil. Huzur, güleryüz, anlayış, sadakat, ahlak, cilveyi tam olarak bulduğu yerden ayrılmaz. Erkekler, kadınlar kadar ayrıntıcı değildir. Düz mantıktır. Fakat kadınlarımızın ufak ve dikkatten kaçan olumsuz davranışları örneğin 'erkek eve girer girmez problem konuşmaya çalışmak, vıdı vıdı yapmak, erkeğin ailesi ile problemlerini gündemde tutmak, ekonomik problemlerde duygusal olarak dayanıksız olmak, ayrıntılara aşırı önem vermek, evlilik öncesindeki erkeğin yoğun ilgisini beklemek, erkek gibi tartışmak vb' erkekte huzur kaçırır.
Boşanmanın eşiğine gelmiş bir evlilik sizce nasıl kurtartılabilir?
Problemden probleme izlenen yol değişir. Benim için boşanma eşiğine gelmiş bir evlilikte iki tarafında toplu iğne başı kadar iyi niyetini görmem ve inanmam kurtarmak için yeterli başlangıç oluyor. Şunu unutmayalım ki, evlilik silah zoruyla olmadıysa, muhakkak iyi günleri, anları olmuştur. İşte o iyi günler hatırına boşanmadan önce her nerede olursa olsunlar destek alsınlar. Nasıl olsa mahkemeler bir yere kaçmıyor.
Serdem Coşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com
Yorumlar6
-
necmettin
13 yıl önce
Şikayet Et
zina eden erkege karsi kadini evde oturmasini dogru bulmuyorum... buynuzlulardan baska hangi erkek zina eden kadini yaninda tutar.el cevap hic bir erkek...oyleyse kadinda zina eden erkegin yaninda durmamalidir.yok efendim hemen evi terketmiyecekmis.bekleyecekmis.erkek kadinini aldattiysa en basta o erkek adam degildir.
Beğen
Cevapla
Toplam 4 beğeni
-
Sabit Kal
13 yıl önce
Şikayet Et
Ailemizi bekleyen tehlikeleri ve kaynaklari ile daha önce yasanmis örneklerini. canli laborda cok güzel bir sekilde incelemek, ders almak, teshis koymak, sebepleri anlamak, neticeleri etkilemek ve aileyi gec kalmadan korumayi ögrenebilmek icin Avrupa'yi ve aile yapisini cok iyi incelememiz lazim. Cünkü Türk aile yapisinin ilerde ulasacagi nokta, su anda Avrupali ailelerin bulundugu noktanin tam kendisi. Modernlesme ve tekniksel olanaklar, Avrupalilarin bir yüz yila ve iki Cihan harbine sigdirdigi degisikligi, bizler son 10-20 yila sigdiracagiz, cünkü zaman dün nisbeten cok hizli yol aliyor ve ailevi benzerlikler cabuklasiyor. Avrupa'yi yakalama ihtimalimiz cok yüksek, cünkü gidisattan memnun olmayan Avrupa adeta el firenini cekerek durmaya calisiyorken, belki biz tam gaz onlara ulasacagiz. Ancak dogru ve mantikli olani, Avrupa'nin tecrübesinden ve negatif gelismeden ders alarak, o noktaya ulasmadan viraji almaya calismaktir. Bakalim birilieri cikip bu aractirmayi yaparak, alinacak dersle bizimde frenimizi cekebileceklermi?
Beğen
Cevapla
-
mevhibe inal
13 yıl önce
Şikayet Et
Aile... Dünyada bencillik, tüketim sevdası ile gitgide ortadan kalkan aile, Doğu toplumlarında yara alsa da devam ediyor. Müslüman toplumlarında her yönden gelen kasıtlı bir kışkırtma var. Kendinden önce ailesini düşünen, tutumlu, idareli olan kadın Vahşi Kapitalizmin işine gelmez. Müslüman nufusun artmasını istemeyenlerin işine gelmez..Para kazanmak, para harcamak arasında ömür tüketen kadın hoş, aile yetiştiren kadın boş gösterilmesi büyük bir düzen...
Beğen
Cevapla
Toplam 2 beğeni
-
Hasan
13 yıl önce
Şikayet Et
Tesekkürler.... Cok güzel ve dogru tesbitlerden olusan bir yazi, umarim cok okunur da faydali olur. Bence günümüzün en büyük sorunu "aile" meselesi...
Yazidaki bir nokta kafama takildi. Bir konuda erkegin ögretmenliginden bahsediliyor. Neden erkek ögretmen olmak zorunda? Bu "erkek bu konuda daha tecrübelidir, bu konuyu daha iyi bilir" demekse, o zaman erkeklerin evlilik öncesi bazi seyleri yasamalarinin normal oldugu mu kastediliyor. Ben buna siddetle karsiyim. Bunlari yasamayan, temiz kalmis bir erkegin bu konuda bir bayandan ne farki var ki, ona ögretmenlik yapabilsin. Ben burasini anlayamiyorum...Eger sadece bu konuda birseyler okumak ve bilgi edinmekten bahsediliyorsa, ayni sey bayan icin de mümkündür. Umarim ne demek istedigim anlasilmistir...Selam ve Dua ile
Beğen
Cevapla
Toplam 2 beğeni
-
mehmet avcı
13 yıl önce
Şikayet Et
modernizim ve eşitlik. modernizm ve eşitlik anlayışı kadınların son zamanlarda içine çekilmek için gayret sarf edilen en büyük tehlike
Beğen
Cevapla
Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle