Belki  de daha sert kararlar almanın zamanı gelmiştir. Kim bilir belki de çok yakında birileri çıkacak ve sorunun asıl kaynağını bulduk diyecektir.

80'li yıllara geri dönüp, bizlere izlettirilen Brezilya ve Amerikan dizilerini, enine boyuna mercek altına alan gönüllüler çıkacaktır. Olamaz mı yani?

Yıllar önce verilmiş, mühim devlet meselesi kararlarının yargısı şimdilerde yapılıyorsa şayet... Belki de aynı kazı, bahsi geçen mevzuular içinde yapılabilir.

Uyuttular bizi sonra da unuttular.

Çok izlenme oranlarını yakalama arzusu yüzünden, kökümüzün özüne bu zehri şırınga ettiler maalesef.

O zamanın gençleri şimdilerin anneleri ve babaları oldular. İki nesil feda ettik bu uğurda ve üçüncüsü yolda maşallah.

Pembe dizilerde, işten yorgun argın eve gelen erkeğin, evinin barına geçip sakinleşmek için bir kadeh viski koymasıyla renklenen sahnelerle yetişti bir nesil.

Muhteşem karakter, güzellik abidesi yalandan rüzgârın Brook'uyla çeşitlendi evlilik kavramımız. Aynı aileden 3 erkeği kendine aşık ederek ve üçüyle de evlenerek başladı tüm hikayemiz. Kayahan abimizin söylediği gibi siyah beyaz bir ask hikayesi olarak değil hem de.

Kırmızı pabuçlar yerine jartiyerlerdi parayı alan ve uzun uzun flört sahneleriydi yemeğin dibini tutturan... Petrol zengini (J.R) Ceyar'dan öğrendiler kötü adam taktiklerini ve Sue Ellen ile kurdular sinsi planlarını kocalarını elde tutmak adına hemcinslerim.

Filiz Akın, Türkan Şoray ve nicelerinin pabuçları dama atıldı bir dönem. Öpüşmesi bol sahneler süsledi evimizin salonlarını, sevişme sahneleri için tutuldu nefesler. Ve sonra, aynı dozda beklentiler başladı halkımın evlilik anlayışında...

Çıplaklık ‘in’ olurken, perdelemek ‘out’ oldu neredeyse.

Geceleri ‘Jimnastik’ adı altında kırmızı nokta yayınlar başladı sonrasında... ‘Bir ki bir ki, derin nefes alın verin’ derken hatun kişi, kamera, göğüs ve kalça dekoltesi yakın plan görüntüler çekmek ise olmaz idi.

Televizyonculuğa ilk başladığım yıllarda yoksa izlenmesin dendi bana da ve hep aralarda bir yerlerde kaldım bu sebepten. Allah'tan şeytanım bol değildi de şimdiler de sen kendine bak diyenler neredeyse yok gibi...

Gerçi biz balık hafızaliyiz neleri unutuyoruz o da ayrı mevzuu...Ama maşşallah  doğru söyleyeni 10. köye  sürgün etmekten de geri kalmıyor değiliz hani!...

Şeker kız Candy vardı benim dönemimde ve Uçankaz, çocukların en rağbet ettiği çizgi karakterler. Candy;  iki cinsin dudak temasını, görsel yolla algıma sokan karakter olma önceliğini taşırken... Uçan kaz ise sadece eğlenceli gelmesiyle aklımda yer etmişti. Çocukluk işte ne yaparsınız?

Yazacak o kadar çok şey var ki ama üzgünüm başka birileri yazsın artık. Ben yaklaşık 3 yıldır neredeyse tüm yazılarımda muhakkak bu mühim konulara değiniyorum zaten. Ben demiştim demekten yoruldum, artık başkaları da demişti demek istiyorum artık.

RTÜK’ün birkaç gün önce bazı müzik videoları için vermiş olduğu uyarıdan mütevellit yazıyorum ben bugün... Sebep; görüntülerin pornografik çağrışım uyandırma ihtimaline karşı önlem olarak ifade ediliyor.

Bu klipler hangileri ve hangi sanatçılar?

İnternette yapılacak küçük bir araştırma sayesinde bunları bulmak mümkün ama asıl mesele bu değil zaten...

Tavuk mu yumurtadan çıkar? Yumurta mı tavuktan? Soruları gibi neticesiz kalır, ortada kalır bu derin mevzuu bu gidişle. Çünkü ben eminim sosyal sorumluluk bilincinde olan her kanal sahibi aslında, güzel ve genel ahlak kuralları dışında programlar yayınlamak istemez. Lakin izlenmiyor be kardeşim.

Ecdadımı, Muhteşem Yüzyıl'ın dışında bir belgeselde izleyip, bilgilenmek istemiyor benim halkım. Kuran-Kerim'i kandillerin dışında dinlemiyor benim halkım... Nice sanat musikisi icracıları telef olmuşken bu yolda, genelde oynak fıkır fıkır şeylerden ya da en ağlak karelerden başka klipleri izlemiyor benim insanım!... E izlenmeyen programlara da reklam verenler olmuyor haliyle. Reklam olmayınca da para kazanılmıyor…

Mesele; olayların kliplere indirgenip gün içi, gençlere ve çocuklara cinsel hayal gücünün sadece onlarla verildiğini düşünmek...

Daha çaplı araştırmalar yakındır diye tahmin ediyorum. Hepimiz, kendimize bir çeki düzen verelim diye de tatlı tatlı söylemlerde bulunuyorum. Aslında ben, diyeceğimi dedim ve anlayan anladı. Haydi vatana millete mübarek ola...

Serdem Coşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com