Bölüm 1

Aman da aman, minik Andy çok acıkmış... Nerde kalmış Andy’nin domuz pirzolası?

Haniymiş Andy’cik!...

Ben Dünyalıyım arkadaş... Yaratılana boynum kıldan ince Yaradan’dan mütevellit. Ama önce can, sonra canan..

5 yaşındaki Hüseyin’e haydi, gel anlat bakalım, odasında izlediği çizgi film kahramanının, hapur hupur yediği ‘Domuz eti’ haramdır diye.

Zaten, bizim kendimize ettiğimizi, kimse bize etmiyor.

Bölüm 2

Ben Amerika’dayken; bir buçuk saat direksiyon salladım yıllarca, helal et almak için evime... Ve yine yıllarca, gıda ambalajlarındaki içerikleri okudum neyle yapılmış diye...

Aç kaldığımı bilirim ben, aç!... Hafta sonları, gidilen mangal partilerinde, dana etlerinin hemen yanında pişirilen domuz sosisleri yüzünden, guruldayan bir mide ile az dolanmadım hani... Her defasında gayet kibar bir dille, domuz etinin dinimizce haram kılındığını anlatıyordum ama o topluluk içerisinde ‘Hayır’ kelimesini kullanan bir tek ben olduğum için, çok da inanamıyorlardı böyle buyurulduğuna...

Gayet modern görünümlü bir bayan, domuz eti yemiyordu onların gözünde hem de dini öyle istiyor diye... Şaşıranlar çok, yadırgayanlar azdı.

(Haklısınız, dinimizin buyurduğu daha birçok şeyi henüz yapamıyoruz lakin yapanlardan oluruz inşallah demekten kendimi alamıyorum. Bu sebepten eleştirilerinizde, konudan şaşıp, üstüme üstüme gelmeyin lütfen.)

Konumuza dönelim...

Şekerlemelerin arkasındaki ‘Gelatin’ ibaresi yüzünden kasaya kadar gelip, almadan geri döndüğüm zamanlar geliyor aklıma... Ne günlerdi... O kadar lezzetli görünen şeyler vardı ki, elimi attığımın içinde domuz jelatini bulunuyordu ve ben aldığım gibi geri bırakıyordum.

Bir keresinde; 4 yaşındaki yeğenime, İstanbul’a gelirken ‘Jelibon vitamin’ almıştım. Nede olsa çocuk vitamini, içinde domuz momuz ne arasın diye düşünmüştüm ama çok yanılmıştım. Ufaklık tam ağzına götürecekken, içeriğini okumak gelmişti aklıma. Hoop alıverdim, elinden....

Ecnebi memleketlerde, paketlenmiş bir gıdanın üzerinde eğer ki, içinde bulunanlar kısmında ‘Gelatin’ yazıyorsa, domuz jelatini olma ihtimali yüzde doksandır haberiniz ola. Aksi halde, hangi hayvandan alındı ise yazılıyor çünkü.

Ha bir de ‘Kosher’ ibaresi var ki, ambalajdaki ‘K’ harfinden anlayabiliyorsunuz. Yahudi inancına uygun olarak hazırlanan bu gıdaların hiç birisi, domuz katkısı içermez. Şekerlemelerine kadar koyuyorlar bu K harfini mesela...

Bölüm 3

2004 Haziran ayıydı... 2 ay kalacaktım İstanbul’da aman ne güzel... Rahat rahat, alışverişimi yapabilecektim. Hem de içinde ne var ne yok bakmadan. Genelde de öyle oldu ama; dostlarımla gittiğim bir pizzacıda yaşadığım olay, beni derinden üzdü o yaz.

Hadi tamam Amerika’da ambalajları okumak, restoranlarda garsona ‘No pork’ demek gayet doğal da, İstanbul’un göbeğinde, domuz salamından yapılmış pizza da ne demek oluyor? Öyle yapıyorlarmış pizzayı!. Önceden belirtmem gerekiyormuş!

Yani şimdi ben garsonu uyarmak zorunda mıyım?

‘Pizzamda, domuz eti olmasın lütfen.’ 

Ben demek istediğimi dedim aslında... Şimdi bir adım geri çekilip sizleri, İstanbul

Merkez Vaizi, Değerli Hocam Alaadin Özkan’ın sorduğum birkaç soruya verdiği cevaplarla baş başa bırakacağım.

Haram rızık-gıda ne demek?

Rızkın haram olması iki şekilde ortaya çıkıyor. Biri, bizatihi haram olan yani bizzat kendisi hakkında ayet ve nas olan gıdalar. Domuz eti, kan, leş ve alkollü içecekler gibi...

Diğeri ise helal olduğu halde, dışarıdan bir başka etkenle haram haline gelenler. Örnek olarak, koyun etinin helal olmasına rağmen, İslami usule göre kesilmediğinde haram sayılmasını verebiliriz. Bir başka misal ise, her hâlükârda helal bir yiyecek olan ekmeğin, herhangi birinin evinden ya da marketinden çalınarak haram hale gelmesidir. 

Et hangi hallerde ‘Helal et’ olarak sıfatlandırılır?

Etin ‘Helal et’ olarak adlandırılması için, muhakkak ‘İslami usule uygun’ kesilme şartı söz konusudur. 

Yani; hayvanın eti, Allah’ın ismi anılarak ‘Bismillahi Allahu Ekber’’ denilerek, bizzat kesici bir alet tarafından şahdamarına hamle ile  kanı akıtılarak elde edilirse, İslami Usule göre kesilmiş oluyor.

Peki ya, elektrik şoku verilerek ya da boğularak öldürülen hayvanların etleri? 

Şok, hayvanın debelenmesini geçici bir müddet engelleyebilmek için bir nevi narkoz görevini görüyor ise şayet ve aynı esnada kesici alet kullanılarak, Allah’ın adı ile hayvanın şahdamarından kesilerek kanı akıtılıyorsa, kullanılmasında bir mani yoktur.

Hayvan; verilen şok esnasında ölür ise, o hayvanın etine 'helal' diyemeyiz. Telle boğarak öldürmek gibi...

Bir başka hal daha vardır ki, ‘Helal et’ yine ‘Haram’ olur. Bu da, aynı yerde pişen domuz etinin yağı ve kanının bulaşması durumunda söz konusudur.

Kimimiz için çok mühim mevzulardır bu sözünü ettiklerim, kimileri için ise değildir. Peki ya olması gereken nedir?

Bilenle bilmeyen hiç bir olur mu? Olmaz elbet... 

Ben, bilelim diye yazdım. Bilmeyenler de bilsin diye...

Bilip de bilmiyor gibi yapanlar var ise aramızda, valla helal olsun size, daha ne diyeyim?

Sizler lütfen; okuyup, okumamış gibi yapınız, adet yerini bulsun, olsun bitsin efendim...

Serdem Coşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com