Sarı saçlarına deli gönlümü bağlamışım Madonnam
- GİRİŞ21.06.2012 09:28
- GÜNCELLEME21.06.2012 11:52
7 Haziran 2012 saat 21:30
Madonna; bazılarının tabiriyle İstanbul’u salladığı konserine başladı.
Biri Mihriban, biri La is la Bonita...
O gün, öğle haberlerinin hepsinde uzun anonslarla Madonna’ya yer verildi. İstanbul’da neler yaptığı ve yapacağı ( bildikleri ve tahmin ettikleri kadarıyla) dakika dakika anlatıldı.
Yine o gün, öğle haberlerinin hepsinde fakat en fazla iki cümleyle toparlanmış hayatı ile Abdurrahim Karakoç’un vefat haberi de yayınlandı.
Günümüz aşık tarzı şiirlerinin ustası, Anadolu insanının sesi Karakoç, Hak’ka göçmüştü ve elbette bunun duyurumu yapılacaktı. Lakin izleyici, belgesel tadında bildirimden ziyade minik kareler ve cümlelere maruz bırakıldı.
Okuyucu ise; kısacık hayat hikayesi ile vefatına yer verilen Karakoç hakkında ‘yetersiz’ bilgiyi, aşağıdaki ‘tek’ paragraflık benzeri haberlerden almak zorunda kaldı.
‘‘1932 yılında Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesine bağlı Ekinözü köyünde doğan Abdurrahim Karakoç, çocukluk çağından itibaren şiire ilgi duymaya başladı. Elbistan Belediyesi'nde 1958-1985 yılları arasında muhasebeci olarak çalıştı. Temiz Türkçe ve hece vezniyle aşk, gurbet ve sosyal temalı şiirler kaleme alan Karakoç, ironik yazılarıyla geniş kitlelere hitap etti’’.
Madonna için yapılan haberlere göz atacak olursak şayet, biri şöyleydi mesela...
‘‘Ünlü popçu, sevgilisi Brahim Zaibat'la birlikte filanca Cafe'ye gitti. İddiaya göre mekâna Zaibat'ı önden gönderen Madonna, basın mensuplarını atlatmak için çarşaf giydi. İçeride elmalı, sakızlı, naneli karışımdan oluşan özel nargileyi içen ve Ecrin kebabı yiyen Madonna, 100 lirayı aşkın bir hesap ödedi ve 28 lira da bahşiş bıraktı’’.
Genelde ‘Madonna İstanbul’u salladı’ ya da ‘ Madonna göğsünü açtı’ başlığı altında verilen haberlerin içerikleri çeşit çeşitti.
Alın size birkaç tanesi;
‘‘Madonna, 1993’deki İnönü konserinin ardından Perşembe gecesi yeniden İstanbul’da sahne aldı. 55 bin kişiye unutulmaz bir şov sundu. 1.5 saat süren konser sırasında Marmara Ereğlisi'nde 5.1'lik bir deprem meydana geldi. Bu durum üzerine “Madonna İstanbul’u gerçekten salladı” yorumları yapıldı. Konser öncesi de TEM otoyolunda trafik durdu. Bir çok ünlü TT Arena'ya ulaşmak için metroyu kullanmak zorunda kaldı’’.
‘‘Konserine 45 dakika geç başlayan Madonna, Vatikan esintileriyle izleyicileri bir ayinin parçası yaparak sahneye çıktı’’.
Türkiye’nin en şöhretli isimlerinden tutun da iş adamlarına kadar herkes orada idi.
Konser öncesi mikrofon yöneltilen ünlülerinin hemen hemen hepsinin cümlesi aynıydı. ‘Çok heyecanlıyız, bekliyoruz’.
Konser sonrası ise; ‘Mükemmeldi’ diyenlerin sayısı bir hayli çoktu.
Bunlar bizim memleketten görüntüler lakin, dünya medyasının bu konser hakkında neler yazdığını merak ettiğimizde, fevkalade şaşırtıcı haberlere rastlayabilirsiniz. Belkide hayal kırıklığına bile uğrar birileri... Fransanın önde gelen gazetelerinden “Le Figaro”, Amerikan “New yok Post” ve daha niceleri Madonna’nın istanbul’daki göğüs şovunun sosyal ağlarda alay konusu olarak ele alındığından söz etmekle kalmayıp, İstanbul’lu izleyicileri ise, 53 yaşındaki Madonna’nın alışılmış ve artık modası geçmiş provokatif vücut şovuna “histerik” bir tepki vererek “ bu tablo karşısında “transa” geçtiler ithaminda bulunmayı da ihmal etmemişlerdi. Pop dünyasinin ünlü “kraliçesi”nin bu davranışının “toplumsal degerleri” ne bağlı bir ülkede gerçeklesmesi Turkiye’de yankı uyandırmazken, yabanci basının tepkilerini engelleyemediğinin altını çizmeyi unutmamışlar. Sanırım uluslararası arenada yine sınıfta kaldık...
Belkide kendimiz gibi olma zamanı geldi de geçiyor bile...
Abdurrahim Karakoç ile ilgili minik kareler ve satırlar bir ertesi günün haberlerinde neredeyse yok denilecek kadar azken, buna karşılık Madonna konseri medyayı hala meşgul etmeye devam ediyor.
Elbette, konserin teması ve yaklaşım tarzı hakkında ‘Dansçıların cinsel içerikli koreografileri ve Madonna’nın kendi dininden afaroz edilmesine sebep tüm davranışlar ve eylemler malesef bizim tarafımızdan alkışlandı’ fikrini savunan birkaç kişide oldu olmadı değil. Fakat genelde hayranlık ifadeleri ile dolu haberler söz konusuydu.
Benim diyeceklerim ise; sapla samanı karıştırdığımız yönünde elbette.
Dünyayı sallasan bana ne ?
Dünya alkışlasa seni umurumda değil!.
Üzerinde kendine bile ait barındırdığın birşeyin yokken... Bana ait, bana hitap edecek neyin var senin? Hiçbirşey...
İşte size Madonna’nın bir şarkısının nakarat bölümünün Türkçe çevirisi
Papa don’t preach
Baba vaaz verme
Stop loving me
Beni sevmeyi bırak baba
I know, I’m keeping my baby
Biliyorum, bebeğimi aldırmayacağım.
Şarkılarının sözlerini ancak İngilizce bilenler anlayabiliyor. Kanımca onlar da anlamlandıramıyor.
Ben en iyisi bu haftaki yazıma, rahmetli Abdurrahim Karakoç’un kaleminden temiz bir aşk anlatımı ile bezediği ve hepimizin anlayabileceği bir şiirini ‘O’nun anısına’ paylaşarak veda edeyim.
Kıymetli şairimize, Cenabı Allah’tan rahmet ve mağfiret diler, geride bıraktığı ailesi ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederim.
MİHRİBAN
Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışım,çözülmüyor mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor mihriban
Yar,deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor mihriban
Önce naz sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor mihriban
Tabiplerde ilaç yoktur yarama
Aşk deyince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut çizilmiyor mihriban
Boşa bağlanmışım bülbül gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne
Şaştım karabahtım tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor mihriban
Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı
Çözemedim çözülmüyor Mihriban.
Abdurrahim Karakoç (7 Nisan 1932 - 7 Haziran 2012)
Serdem Coşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com
Yorumlar5