Birçok ülkede dini bayram olmasının yanı sıra resmi bayram olarak da ilan edilmiştir. Resmi bayramın en büyük getirisi ise elbette ki tatil olması hususudur.

Genelde, İslam alemi bu vakitler için de Mekke'de hac farizasını ifa etmektedir.

Tüm dünya Müslümanlarının kutladığı bu bayramda en az sekiz kez Usa'da, bir kez Meksida'daydım. Almanya'da ise işlerim sebebiyle bu dini bayrama bir kez denk geldim. 3 yıl önce de Hollanda'da Türkler'in sayıca çok olduğu bir kasabada idim.

Geri kalan yıllarda ise Kurban Bayramı'nı çok şükür memleketimde geçirdim. Bundan sonrası ne olur, valla onu Allah bilir. (Bendeniz gariban kuluna da Hac vazifesini ifa etmeyi nasip eder inşallah.) Ama elbette ki  yüreğim çok sesli der ki; sadece kendim için değil, hepimiz için hayırlısı olsun.

Geçen hafta ki yazımda; ileriki yıllarda semazenlerle dansözlerin görüntü ve hareketleriyle birbirlerini çağrıştırma riskini işlemiş ve ironik bir şekilde ele almıştım. Bu hafta yine benzer ama şahdamarımızın üzerinde yaşanan daha derin bir ‘Kök' kurtlanmasına dikkat çekmek istiyorum.

Kurban Bayramı, amacından saptırılıp tatil beldelerinin ceplerini dolduracağı favori tarihler arasına katıldı. Yakında ‘Kurban kesmek' diye bir şey de kalmayacak. Hatta bu bayram Kurban Bayramı olarak değil 'Tatil bayramı' olarak isim değiştirebilir bile...

‘Bunu yeni mi farkettin?' Diyenler için söylemeliyim ki ben yıllar önce yurt dışında geçirilen kurban bayramlarından örnekleyerek zaten farkına varmıştım ama gelin görün ki memleketimde bunları söyleyecek ve akabinde nabzını tutacak basın organları parmakla gösterilecek kadar azdı. Söyleyenlerin akıbeti de ortada idi maalesef...

Bayram belki oralarda da olması gerekli olduğu gibi kutlanmıyor lakin biz önce ana vatana bakmak durumundayız. Hem zaten konumuz; ‘Bayramlar gurbet ellerde nasıl kutlanıyor?' Değil...

Konumuz; Bu kadar mukaddes günleri ‘Tatil' başlığı altında genele uyarlayıp, ucuzlatmamızdır.

Altına paçavra değeri vermemizdir. Hani altın çamura düşse yine altındı ? Bu mevzuda bu atasözü yetersiz kalıyor işte...

Önce ‘Kurbanlık hayvanları hijyen ortamlarda kesemiyorsunuz' denildi... Sonra toplu kesimler için yeni yöntemler bulundu. Toplu kesimler toplu mesajlarla bayramlaşmaları getirirken, tatil köyleri ‘Toplu indirimler' yapmaya başlayarak ‘Kalabalık ailelere ucuz fiyat politikası' fikrini geliştirdi.

Ekranlarda reklamlar ‘Filanca turdan' Yunanistan gezisi bilmem ne kadar ucuza diye cirit atarken, Kurban Bayramı'nda hac görevini ifa edecekler için anons sayısı ters orantıda düştü.

Kardeşim; bu tatil sen keyfini gezdir diye değil. Varsa imkanın git Mekke'ye... Bu dini bayramın amacı bu. Bu söz benim için de geçerli sizin için de...

Senin ki yazmaktan öteye gitmiyor diyenler için söylüyorum... Ben en azından yazıyorum. Çoğunu da Allah nasip eder inşallah.

Geçtiğimiz ay ilkokul çocukları dahil olmak üzere hemen hemen herkesin sorduğu ortak soru : Bayram tatili 10 gün mü? Eğer öyle ise çocuklar okuldan daha çok gün kaytaracaklar, veliler de tatil planı yapacak...

Birlik ve beraberlik içinde Kurban bayramı kutlamak hayal oldu neredeyse... Ay küçücük çocuğa kurban kesilirken gösterilir miymiş hiç?

E sen sevişken insanların ekrandaki sahnelerini gösterirken  ya da en vahşet filmleri izletirken iyiydi de, buna gelince mi çocuk ‘Küçücük' oldu?

Bilemiyorum yani ne desem bir itiraz çıkacak. İnsan hakları, sağlık cartları, AB kuralları vesaire vesaire...

Her bayram olduğu gibi otoyol, boğaz köprüleri ve belediyelerin sunduğu toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz yararlanma imkanımız söz konusu. Yine  yollar bomboş olacak ama yatırlar dolup taşacaktır. Koca bulmak, adak adamak isteyenlerin Telli Baba'ya gösterdiği rağbet yüzünden Sarıyer trafiği tepelere doğru saatte bir kilometre hıza düşecektir.

Bayram olduğunu başka nasıl anlayacağız ki? Millet tatilde, çocuklar bu bayram ne bayramı bihaber iken... Yalan mı söylüyorum yani?

Ramazan Bayramı'nın ismi kaldı 'Şeker bayramı'... Bu bayrama da yakında 'Tatil bayramı' diyeceğiz.  

Merak edenler için internette 'Kurban Bayramı' yazınca şöyle çıkıyor; tatil 24 Ekim 2012 Çarşamba günü 00.00 dan başlayarak 30 Ekim 2012 Salı gününe kadardır. Yani tam 6 gün sürecek. 

Doğru bildiğimiz yanlışlara muhtaç kalmayalım da hafazanallah ben her seferinde yazmaya razıyım. 

Müsadenizle, onuncu köye doğru yola çıkmam lazım.

Saygılar... 

Serdem Coşkun - Haber 7

serdemcoskun@gmail.com