Kumsallar ölmek için midir anne?

  • GİRİŞ21.07.2014 09:04
  • GÜNCELLEME21.07.2014 09:04

Anne oyun için gidiyorum kendi sarı içi kan kırmızı o kumsala. Ayaklarım geri geri gidiyor son kez bakıyorum o alnı secdeli mübarek yüzüne. Arkamdan Ayetel Kürsii okuyup fiemanillah (Allah'a emanet ol) diyorsun akşam ezanında önce evde olmalıyım değil mi anne!

Muhammed, Talha ve Ahmed'i çağırıyorum her gün yaptığımız gibi yanımıza sapanlarımızı da alıyoruz. "Denize en uzak taşı kim fırlatacak?" Yol boyu bunun kavgasını veriyoruz sonra birbirimize sarılıp bizden önce bombaların yağdığı, Yasin'in tonlarca bombanın altında kaldığı o kanlı kumsala koşuyoruz.

Her zamanki gibi ilk ben varıyorum, sonrasında Talha, Ahmed ve Muhammed. Kumsallar dünyada da böyle mi anne? Çocuklar için ölümün bir diğer adı mı?

Herhalde değil, senden daha önce hiç böyle bir hikaye dinlemedim çünkü. İsimleri bizlerle aynı kardeşlerim de ölüyormuş zulüm sadece bu toprakların bir parçası değil. Doğu Türkistan diye bir yer varmış orda da kardeşlerimiz canilerin zulmü altında can veriyormuş.

Suriye'de bombalar yağıyormuş bebeklerin üzerine. Sahi bebek olma yaşını geçmiştim ben. Demek ki bebekken bombalara hedef olmamıştım.

Çok mu büyümüştüm anne? Biraz büyüdükten sonra mı bombalar üzerime yağacaktı! İsrail ne demek anne? Çocukları öldüren bir canavarın ismi demiştin.

Halbuki geçen hafta Mahmud abinin canına da aynı canavar kast etmişti. Demek ki sadece çocukları öldüren bir yaratık değil bu.

Son kez bu uçsuz bucaksız denize, Muhammed'e, Talha'ya ve Ahmed'e bakıyorum. Uzak diyarlardan sesini duyuyorum cennet ırmaklarının...

Ağzı ateş saçan katil teneke parçaları kulakları sağır eden halleriyle üzerimizde uçmaya başlıyorlar. Cebimdeki sapanı görmüş olmalılar, kumdan yaptığımız kaleye doğru yaklaşıyorum ve besmele çekerek siper alıyorum ardımdan beni takip ediyor üç arkadaşım.

Sapanlarımızı çıkarıp geçen hafta bombayla yıkılan mescidin enkazından topladığımız taşları çıkartıyoruz cebimizden. Bir, iki üç dediğimde bütün uçakları düşüreceğiz diye söz veriyoruz birbirimize. Ellerim terliyor anne, korkmuyorum aslında. Bu kumsalların çocukları kan kusan teneke kuşlardan korkmaz bilirsin anne.

Kale kumandanı olarak elimi kaldırıyorum ve ateş diyorum, büyük bir gürültü duyuyorum önce. En sevdiklerimi göremiyor, bağırmak istiyorum. Sesim çıkmıyor. ... Abduhu ve resuluhu oluyor son sözlerim…

Her Gazzeli çocuk gibiyiz biz de. Büyümeden ölen tüm çocuklar gibi. Gazze'de çocuklar büyümez tıpkı Hanzala gibi. Hanzala'da yüzyıllar geçse de hep 10 yaşında. Bir gün sırtını döneceği vakti bekliyor sabırla, inatla.

Bizler Gazzeli çocuklar, acının, gözyaşının, barutun, kanın içerisinde büyümeden bu dünyayı terk eden varlıklar. Ömrümüz bir kelebek ölçüsünde ama bir o kadar da zor. İşte sesini duyuyorum anne ne olur elini alnımdan çekme, bırakma beni kahramanların yalnızlığında...

serkan.ustuner@haber7.com

@sustuner

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat