Türkiye 'Müslüman' dedikçe onlar 'Şia' diyor

  • GİRİŞ08.04.2015 09:53
  • GÜNCELLEME09.04.2015 08:29

Mezhepsel ve etniksel hiçbir unsura bakmadan akan kanı durdurmak için Cumhurbaşkanıyla, Başbakan ve hükümet üyeleriyle gece gündüz demeden çalışan bir mekanizmadan bahsediyoruz.

Yakın zamanda vuku bulan Yemen hadisesinde Cumhurbaşkanı her zamanki gibi lafı eğmeden bükmeden bunun sorumlusu olan İran'a açık ve net bir tavır koydu. Hem de Tahran ziyaretine bir hafta kala.

İran'da büyük yankı uyandıran bu açıklamanın ardından Şia faşizminin savunucuları 70 adet milletvekili ( İran'da adı konulmamış ama çok büyük karşılığı var) hadlerini aşarak Ruhani'ye Erdoğan'ı sert bir şekilde uyarması için mektup yazdı.

İçimizdeki Alman ve Amerikan medyası bunu fırsat bilip her zamanki alçak ve ileri zekalı manşetlerini sıralamaya başladı.

Dün Erdoğan Tahran'a indiğinde tüm kriz bekleyenleri sükutu hayale uğratacak hamleler ardı ardına geldi. Ruhani Erdoğan'ı en üst düzeyde ağırladı. El ele verdikleri poz dostluğun en büyük göstergesiydi.

Erdoğan İran'da da doğru bildiğinden şaşmadı. Yemen'deki durumla ilgili konuşmasında “Beni burada ne Şia ilgilendirir, ne Sünni ilgilendirir. Beni Müslüman ilgilendirir. İnsan yaratılmışların en şereflisidir. Artık bu kana, ölüme hep birlikte son vermemiz lazım. Birbiriyle vuruşanları bir araya getirelim" deyince Ruhani şöyle bir yerinden zıpladı ama elinden de bir şey gelmedi.

Suriye’de 300 binden fazla Müslümanın öldürülmesi, Irak’ta uygulanan mezhepsel politikalar neticesinde ortaya çıkan kanlı tablo hepsi doğu komşumuzun eseri.

Tarihi sürece baktığımızda Acem ülkesinin şimdiye kadar Batı’yla hiçbir savaşı olmamıştır. Geleneklerine o kadar bağlılar ki, aynı devlet politikasını 21. Yüzyılda da devam ettiriyorlar. Türkiye her şeye rağmen coğrafyada bu kanın durması için her türlü riski göze alarak bir diplomasi yürütüyor. Tüm dünyanın İran’a karşı geldiği bir dönemde Brezilya’yla Tahran deklarasyonunu yayınlayarak İran’ın yanında durdu. Türkiye’nin 5 yıl önce söylediği sözleri dünya devletleri şimdi Lozan’da söylüyor.

İran şu anda Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen'de silahlı ve mezhepçi politikalarını arttırmaya devam ediyor. Yeni İran’da değişen tek şey: Nükleer çalışmaları minimize etmesi olacak.

Erdoğan’ın önerisini kabul etmeleri durumunda İran normalleşecek ve dünyaya entegre olurken halkını da fakirlik girdabından çekip çıkaracak. Yoksa hala hastalıklı Pers ırkçılığını devam ettirirse bir dönem sonra uranyumu daha da zenginleştirecek bölgede daha çok kan akması için devrim adına yemin etmiş askerlerini her yere serpiştirecek. Bekleyip göreceğiz. Yeni İran mı? Yoksa Sasani ruhu ile bezenmiş, Safevi kılıcı kuşanıp Şii anlayışı ile ambalajlanan İran olarak mı hayatına devam edecek?

serkan.ustuner@haber7.com

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat