27 Mayıs darbesi Vedat Eczacıbaşı'nı nasıl öldürdü

  • GİRİŞ27.05.2015 11:13
  • GÜNCELLEME29.05.2015 08:00

Herkesin ezbere bildiği darbeye ve idamlara giden yolun dışında. 27 Mayıs darbesinin başka bir yönünü ortaya koyalım. Darbenin Türkiye’nin en zengin ailesinin çocuğunu nasıl öldürdüğüne bakalım:  Hepimizin bildiği Eczacıbaşı ailesinin başına gelenler dönemi anlamak için gerçekten ibretlik.

Bu az bilinen acı hikaye Yıldıray Oğur’un 'Cumhuriyet'in Beyaz Mağdurları'' kitabının öne çıkanlarından. Kitap 2013’te yayınlandığında çok daha fazla kitlelere ulaşabilirdi ama kısıtlı kaldı.

Her neyse şimdi şu ibretlik hayat hikayesini okuyalım ve rejimin o dönem ne denli gaddar davrandığını öğrenelim:

Vedat Eczacıbaşı, ünlü Eczacıbaşı ailesinin Nejat'tan iki yaş küçük ikinci çocuğu. Bir Cumhuriyet mağduru.

AİLENİN HAYLAZ ÇOCUĞU VEDAT

Biraz çelebi, biraz hovarda. Gezmeyi, yemeyi yedirmeyi seven, çok para harcayan, çok içen, ama herkese de kendini sevdirmesini bilen, ailenin şeytan tüylü haylaz çocuğu.

Cumhuriyet'in gözde ailelerinden biridir Eczacıbaşı ailesi. İzmirli Şifa Eczanesi'nin sahibi kimyager Süleyman Ferit Bey, Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle beraber işleri iyice büyümüştür.

NEJAT İŞKOLİK, VEDAT SANAT MERAKLISI

Bunda Almanya'nın en iyi üniversitelerinden Heidelberg'te kimya okuyan büyük oğul Nejat'ın katkısı büyüktür. Nejat'ınki tam bir başarı hikayesidir.

En iyi dereceyle bitirilen üniversite, ardından Chicago Üniversitesi'nden alınan burs ve Nobelli bir kimyacının yanında tamamlanan doktora.

Vedat ise kendisinden iki yaş büyük olan ağabeyinin bu başarısının ardından çoktan pes etmiştir. Aslında ticaretle değil, daha çok sanatla ilgilidir.

İstemeye istemeye olsa da ailenin Kartal'daki Seramik Fabrikası'nda yöneticilik yapmaktadır.

Bol maceralı, tam bir bohem hayattır Vedat'ınkisi. Geceleri gazino ve barlarda dolaşmakta, kumar oynamakta, eve geç saatlerde gelmektedir.

AİLENİN NE REJİMLE NE İKTİDARLA SORUNU VARDIR

Ailenin ne iktidarla ne de rejimle hiçbir sorunu yoktur. Baba Ferit Eczacıbaşı, Celal Bayar'ın yakın arkadaşıdır. 1958'de fabrikanın yeni bölümlerini Bayar ve Menderes açar. Seramik bölümünde üretilen Atatürk büstleri okullara ücretsiz dağıtılır.

NEJAT VE ŞAKİR CHP'Lİ, VEDAT DP'Lİ

Babalarının aksine, ailenin okumuş çocukları Nejat ve Şakir Eczacıbaşı CHP'lidir. Tabi doğal olarak 27 Mayısçı. O kadar ki darbenin ardından Cemal Gürsel, Nejat Eczacıbaşı'na bizzat Sanayi Bakanlığı koltuğunu teklif eder.

27 Mayıs İhtilali'ni alkışlayan CHP'li üniversite ve edebiyat çevrelerine yakın olan Şakir Bey de darbecilerin ateşli savunucusu Vatan gazetesinin sanat ekini çıkarmaktadır.

Vedat ise, biraz CHP'li ağabeyine tepki olarak, biraz da babasının takdirini kazanmak için olsa gerek, iyi bir Demokrat Partilidir.

27 Mayıs'ın ardından da ateşli bir darbe karşıtı olmuştur artık, etrafındaki herkesle siyasi tartışmalara girmeye başlamıştır.

VEDAT ECZACIBAŞI: MENDERES'İN ŞEREFİNE..

Ve o gece.. Tarih: 24 mart 1961.

Seramik Fabrikası ürünlerinin sergilendiği davet çok başarılı geçmiştir. Vedat bir grup arkadaşıyla birlikte kutlamaya Beyoğlu'nda, sosyetenin uğrak yeri olan
Gaskonyalı Toma Meyhanesi'nde devam eder. Gecenin bir saatinde ayağa kalkar, kadehini havaya kaldırır ve oradaki herkesin buz kesmesine neden olan şu sözü söyler;

"Benim için hala başbakan olan Adnan Menderes'in şerefine"

Yan masada tanıdık isimler oturmaktadır. Darbecilerin Kurucu Meclisi'nin en genç üyesi, daha sonra CHP'de siyaset ve bakanlık, Cumhuriyet gazetesinde yazarlık ve yöneticilik yapacak Alev Coşkun. Darbenin öğrenci liderlerinden, İstanbul eski Belediye başkanı Nurettin Sözen, CHP ve DSP'de yöneticilik yapacak Sedat Akman. Ve iş adamı Özer Öztarhan.

27 MAYISÇI EKİPLE YAŞANAN KAVGA

Kurucu Meclis üyesi Alev Coşkun'un polise ihbar için telefon sorması üzerine Vedat ve arkadaşlarının tepki göstermesi üzerine başlayan tartışma, sokağa kadar taşan yumruk yumruğa bir kavgaya dönüşür.

Polisin ayırdığı kavgaya katılan herkes topluca Taksim Başkomiserliği'ne götürülür. Vedat ve beş arkadaşı (Burhan Toprak, Tüzün Kızılcan, Hasan Tugay, Erdoğan Ersen, Bahaettin Ertan) hapse atılır, geriye kalanlar ise serbest bırakılır.

Gazetelerde her gün "Demokrat Partili hainlerin" tutuklanma haberlerinin verildiği günlerdir. Aile hemen o gece olay duyulmadan müdahale eder.

Bundan sonra yaşananlar ibretliktir..

"İhtilal yönetimi de olsa düşürülmüş bir Başbakan için kadeh kaldırdı diye kimse suçlu bulunmaz.." diye söze başlayan savcı daha sonra "ama" deyip olayı örtbas için şartını söyler: ''Bu olay duyulmazsa bir hafta sonra serbest bırakırım. Ama duyulursa yetkimi kullanır mahkemeye çıkarılmasını uzatırım"

KAVGAYI DUYURMAK İSTEMEYEN AİLENİN ÇABASI

Aile gazetelerin kapısını çalar ve genel yayın yönetmenleriyle görüşür ve haberin çıkmayacağına dair söz alır. Ancak bu söz bir hafta sonra bozulur.

Bu arada Vedat Balmumcu Askeri Cezaevi'nde olan bitenle dalgasını geçmektedir.

Bir hafta sonra ilk haber Vatan gazetesinde çıkmış ardından Cumhuriyet haber yapmıştır.

Diğer iki gazetede ad soyad açık olarak kullanılmazken Hürriyet gazetesi Vedat'ın ismin açık açık yazmıştır.

OĞULLARI OLDUKLARINI GİZLERLER

Aile hemen bir açıklamada bulunur;

"Eczacıbaşı İlaç fabrikasının sahibi Nejat Eczacıbaşı olayı gazetelerden öğrendiğini söyleyerek, Vedat Eczacıbaşı ile ilgisinin sadece bir akrabalık bağından ibaret olduğunu ve yine bahis konusu kimsenin, Eczacıbaşı ilaç fabrikası ile hiçbir alakasının bulunmadığını belirtmiş, olay karşısında duyduğu teessürü ifade etmişti"

VEDAT ECZACIBAŞI İNTİHAR EDİYOR

Vedat için artık kötü günler başlamıştır. Haberin ardından tutukluluk süresi uzatılır. Aylarca mahkeme yüzü görmeden askeri cezaevinde yatar. 46 yaşındaki adamın psikolojisi alt üst olmuştur. Ayrıca kendisine küsüp gelmeyen babası yüreğinde daha derin yaralar açar. Başına gelenleri kendine yediremez. Bunalıma girer ve bileklerini keserek intihar girişiminde bulunur.

TABİP ALBAY'IN İBRETLİK TAVRI

Kurtarılarak Haydarpaşa Askeri Hastanesi'ne kaldırılır. Kapıda nöbet bekleyen askerlerden biri bir gün Şakir Eczacıbaşı'nın kulağına eğilerek şöyle der; "Kardeşiniz çok hasta ona yardım edin"

Ama askeri doktorlar böyle düşünmez Tabip Albay "Kardeşinizin hiçbir şeyi yok. Hapishaneden yırtmak için numara yapıyor" der.

Sonunda korkulan olur ve Vedat ikinci kez intihar girişiminde bulunur. Bu vakadan sonra Bakırköy Ruh ve Sinir hastalıkları hastanesine sevk edilir.

VEDAT BU KEZ KENDİNİ YAKIYOR

Depresyon ağırlaşmaktadır. Birgün Vedat başında bekleyen hemşireleri atlatıp tuvalete kaçar. Babası Ferit Bey'in ürettiği Ferit marka limon kolonyalarından birini tuvalette üzerine boşaltır ve cebinde sakladığı kibriti yakarak kendini ateşe verir.

46 YAŞINDA REJİMİN ÖLDÜRDÜĞÜ VEDAT ARDINDA İKİ KIZ ÇOCUĞU BIRAKIYOR

Hemen hastaneye kaldırılır. Amerikan hastanesinden birkaç başarılı ameliyat geçirir. Gözlerini açmış, herkes çok sevinmiştir; ancak bu bedeni acıya daha fazla dayanamaz. 1961'in 3 Eylül'ü 4'üne bağlayan gecesi, böbrek yetmezliğinden hayatını kaybeder. Öldüğünde kırk altı yaşındadır; ardında biri bir buçuk yaşında, diğeri hiç göremediği üç aylık iki kız çocuğu bırakmıştır.

27 MAYIS DARBECİLERİ ÖLÜSÜNE DE KARIŞIR

Ancak 27 Mayıs rejminin ona ve ailesine cezası burada bitmeyecektir. Bunu duyan İzmirliler baba Ferit bey'in eczanesine akın eder. Uçağı karşılayacak, Vedat'ın tabutunu İzmir sokaklarında dolaştıracaklardır.

CENAZE İZMİR'E GELEMEZ

Bunu duyan darbenin İzmir valisi Burhanettin Uluç Şakir Eczacıbaşı'nı makamına çağırır ve uyarır; "Babanızla görüşün, cenazenin 27 Mayıs'a karşı gösteriye dönüşmesine izin vermem. İstanbul'da toprağa verilsin. İki saat içinde cevabınızı bekliyorum"

BABA FERİT BEY'İN İSYANI

Baba Ferit bey bu sözlere çok büyük tepki gösterip "O ihtilalci subaylara söyle isyan ediyorum. Onlara karşı geleceğim. Bana ne yapabilirler? Ancak benim de canımı alırlar. Alsınlar"

Cenaze İstanbul'dan İzmir'e gelmez. 27 Mayısçı darbenin sahipleri galip gelmişlerdir.

CENAZESİ İSTANBUL'DA DEFNEDİLİR

Baba Ferit bey bu hadiseden sonra koltuğa çöker ve ağlamaya başlar. Ferit bey çöktüğü o koltuktan bir daha kalkmaz, hayata küser. Oğulları Şakir ve Nejat'a da sitemkardır. Cenaze devletin istediği gibi İstanbul'da Zincirlikuyu mezarlığı'na gömülür.

Vedat Eczacıbaşı, bu ülkede kırmızı çizgileri aşanın, soyadının ne olduğuna da bakılmayacağını söylüyor bize ve ekliyor: ''O yüzden uğruna kadehlerin kaldırılabileceği şerefler için geç kalmadan ayağa kalkın hadi!''

serkan.ustuner@haber7.com

Yorumlar1

  • Osman Takiş 1 yıl önce Şikayet Et
    Vedat Eczacıbaşı’ nın ruhu şad olsun;ışıklar içinde uyusun ,kızlarından bir tanesi çokbaşarılı kimya tahsilinden sonra MSc yaptı ve başarılı iş kadını oldu…
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat