Ortadoğu denklemindeki lider: Erdoğan
- GİRİŞ20.07.2015 08:45
- GÜNCELLEME21.07.2015 09:53
İran şartlara uyduğu takdirde uygulanan ambargo kalkacak ve İran halkı varlık içinde yokluk çekmeyecek.
Gerçekten Ortadoğu için çok sevindirici bir olay. Kan gölüne dönmüş bu topraklarda daha fazla kanın akmasına engel olacak bir çözüm.
Bugün İran’la Türkiye’yi karşılaştırıp "Bakin İran nasıl hamle yaptı. Türkiye artık yalnız kaldı. İsrail’le de anlaşacak ABD'yle de... Bla bla bla"
Bu tür cümlelerin sahipleri kim? "Bir dönem "Türkiye İran olmayacak. Türkiye laiktir laik kalacak." Sloganları atan Doğan medyasının büyük köşe yazarları!
Diğerleri kim? Sabah aksam İran’a küfür eden "Şia belası diye başlayan cümleler kurup, Bunlar İrancı" diye atıp tutan zehirli medya. Antrparantez açmam lazım. Bu Pers düşmanı yapı 3. köprünün adına Yavuz Sultan Selim dendiği zaman feryat figan etmişti. Hocaları da bu ismin yanlış olduğunu üstüne basa basa söylemişti. Parantezi kapattım.
İran’ı masaya çeken de ambargonun kalkmasına zemin hazırlayan da Erdoğan’dır. Tabii Ahmet Davutoğlu da bu işte büyük sahibidir.
Küresel güç odakları falan diye bir cümle kurmayacağım. Bu coğrafyada Erdoğan’ı istemeyen en büyük güç İngiltere’dir.
100 yıl önce çizdiği sınırlara suni sınır diyen birini ilk günden hiç sevmedi.
Ya çizdiğimiz sınırlar bozulursa diye korktular. Öyle de oldu. Sınırlar değişiyordu. Eğer Türkiye’nin ortaya koyduğu Ortadoğu politikası pratikte de hayata geçseydi bugün kan ve gözyaşı yerine bölgedeki büyük ticaret hacmini ve artan refah düzeyiyle beraber komşu ülkelerin dayanışmasını konuşacaktık. Ama olmadı. Esed'in kibirli, küstah ve ahmak tavrı. Maliki'nin mezhep faşizmi. Dışardan gelen müdahaleler Ortadoğu’yu maalesef bölünmüş bir yapıya doğru götürdü.
100 yıl sonra ellerindeki en büyük koz: Bu kez mezhepti. Sünnilerin aşırı bir uca ihtiyacı vardı. Onu da IŞİD denen belayla tamamladılar.
Önce Irak'ta ardından Suriye'de istedikleri şekli verdiler bu örgüte. Ne lazımsa yaptırdılar.
Erdoğan 2002'den beri bir model üzerinde durdu. Kendi ayakları üzerinde durabilen ülkeler modeli. 1 Cent'e muhtaç Türkiye yeniden ayağa kalktı. Komşu ülkelerle de ilişkileri bu düzeyde tuttu. Vizeler, ticari anlaşmalar, ikili gizli anlaşmalar, hibeler...
Sonunda eski alışkanlarını bırakamayıp müstemleke idaresini tercih edenler kendi milletine zulm edince politika değişti.
Vicdani diplomasi devam ederken zalime de en sert cevap verildi.
Tahran deklarasyonu olmasa bugün yeni bir savaşın başlangıcına ramak kalmıştı.
Türkiye’nin 5 yıl önce söylediği şeyleri Batı ve ABD yeni konuşmaya başladı.
Suriye ve Mısır meselesinde de Türkiye’nin dediği yere gelecekler ama bunun için kaç yıl geçer onu da zaman gösterecek.
Bir kez daha Erdoğan’ın neden istenmediği ortaya çıkmıştır. Oğuz Atay için “Edebiyat‘ın oyun bozanı” derler, Erdoğan da siyasetin oyun bozanıdır. Bu yüzdendir oyunu kuranların saldırganlığı ve kalemşorlarının feryat figan edişi.
serkan.ustuner@haber7.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol