Ankara'daki acı yüreğimizde bir kor iken, yakınlarını kaybedenlerin gözlerinden hala yaşlar dökülürken bu memlekete bir zerre katkısı olmayan oda ve sendikalar iş bırakma kararı alırken başta HDP ve türevleri de "Yakın, yıkın" çağrısında bulundu.

Kürt siyasetinin mottosu olan şiddet ilk başta sarıldıkları argüman olduğu ve en iyi bildikleri iş olduğu için hemen uygulamak istediler.

Bu kadar can gitmiş, feryatlar hala arşı titretmekte ama doktorlar, memurlar iş bırakarak sistemi kitleme gayretine düşmüşler, Kobani eylemleri adı altında 50 cana kasteden PKK'nın siyasi uzantısı kana doymamış olacak ki, hala kan içmenin derdinde.

Bu memlekete ne kadar faydalı bir proje olsa iptal ettirme derdinde olan oda da bu grubun en büyük destekçisi.

Bu kadar memleket, devlet karşıtlarının tek bir amacı var: İngiliz, ABD ve İsrail yapımı voltranı oluşturup, seçime kadar her türlü kaosu tertipleyerek hükümeti zor durumda bırakmak. Bu arada tabi ki en büyük görevleri,

PKK'nın kanlı eylemlerine perde çekerek 145 şehidi unutturmak.

Bu devletin her türlü olanaklarını kullanacaksın, bu toprağın tüm nimetlerini tüketeceksin ve her kurumuna düşman olacaksın. Tabii bu düşmanlıkta Erdoğan ve AK Parti faktörünü de unutmamak lazım. 

Dünyanın başka hangi ülkesinde bu tür varlıklar yaşar bilemem. Misal Mars'ta su bulundu ya oraya bakmak lazım.

Bir de ölüm üzerinden, kan üzerinden siyaset gütmek ve bunu en demokratik parti (!) olarak yapmak toplumun zekasıyla dalga geçmekten başka bir şey değil. 

Bence Diyarbakır'da eline tencere tava verdiğiniz yaşlı teyzeye Kayapınar'daki havuzlu villanızda nasıl yüzdüğünüzü de  anlatın. Bakın o zaman o tencere tava nerenizde çalmaya başlıyor?