İki Mardinli: Biri Sancar diğeri Ağırakça
- GİRİŞ16.12.2015 09:44
- GÜNCELLEME17.12.2015 07:59
Aziz Sancar’ın aldığı Nobel kuşkusuz tüm Türkiye’ye büyük gurur yaşattı.Laikler, Selçuklu ve Osmanlı övgüsünden sonra kendisini linç etmeye çalıştılarsa da çok başarılı olamadılar.
Artuklu Üniversitesi ve rektörü Ahmet Ağırakça Merkezi İngiltere’nin Oxford şehrinde bulunan; Uluslararası Liderler Kulübü (ICL) ve Avrupa Rektörler Kulübü (CRE) iş birliği ile yönetilen Avrupa İş Kurulu (EBA) tarafından verilen Uluslararası Socrates Ödülüne layık görüldü.
Aziz Sancar’ın hayat hikayesi medyada geniş yer buldu. Mardin’in Savur mahallesi böylelikle sınırları aşan bir üne kavuştu.
Herkes bir şekilde Aziz Hoca’nın geçmişine dair kareleri medyayla paylaştı.
Ya Ağırakça? Onun hikayesi ne?
9 çocuklu bir ailenin 2. Çocuğu olarak Mardin’de dünyaya geldi. Babası Mehmet Emin o dönemin kervan ticareti olarak bilinen işiyle iştigal ediyordu. Mardin’den aldığı malları başka şehirlere taşımak ve orada satışını yapmakla meşguldü.
Kendi okuma yazma bilmese de o dönemde tüm çocuklarını okutacağına dair yemin eden Mehmet Emin bu sözünü büyük oranda tuttu.
Ahmet Ağırakça küçük yaşlardan itibaren okumaya çok heveslidir. Mardin Merkez’de okunan ortaöğretim hayatından sonra Ağırakça rotasını İstanbul’a çevirir.
Her öğrencinin yaptığı gibi İstanbul’da hem çalışıp hem okur. kendi çıkaracağı kitapların hayaliyle kendine bir kitap tezgahı edinir ve boş zamanlarında kitap satar.
İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü (Bugünkü M.Ü. İlahiyat Fakültesi/1973) ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden (1975) mezun olur.
Bir müddet Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalıştıktan sonra İstanbul Bakırköy Lisesinde öğretmenlik yaptıktan sonra Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde 1 yıl müddetle Siyer-İslam Tarihi asistanlığı görevinde bulundu (1977), daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalında asistan oldu (1978).
1979-1983 yılları arasında İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Ortaçağ Tarihi Kürsüsünde “Müneccimbaşı Ahmed İbn Lutfullah’ın Câmiü’d-düvel Adlı Eserinin Tenkidli Metin Neşri ve Tercümesi” adlı doktora tezi ile Ph.Dr. unvanını aldı. 1987’de Yardımcı Doçent, Ekim 1988’de Doçent, Haziran 1996’da Profesör unvanlarını aldı.
28 Şubat günlerinde Kemal Alemdaroğlu ve çetesinin zulmüne maruz kaldı.
Bir derneğin açılışını 'Besmele'yle yaptığı gerekçesiyle 'Türkiye Cuhmuriyeti’ni yıkmak' suçundan hakkında dava açıldı.
Bütün ömrünü verdiği okuluyla tüm yaşatışını kesmek istediler. O kadar düşmanlık beslediler ki, ünvanına bile göz diktiler.
Zorunlu hicret günlerinde Hollanda’ya gitmek zorunda kaldı. Orada da hayatını adadığı öğrencileri ve ilim hayatına dört elle sarıldı.
Hollanda/Rotterdam İslam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığı, aynı şehirde Avrupa İslam Üniversitesi Kurucu Başkanlığı ve Rektör Vekilliği, İslâmî İlimler Fakültesi Dekanlığı ve Rektör Yardımcılığı görevlerinde bulundu.
Avrupa İslam Üniversitesi’nin uzaktan öğretim birim başkanlığını yaparak Türkiye’den 1200 öğrencinin uzaktan lisans düzeyinde öğrenim görmelerini sağlayan çeşitli çalışmalarda yaptı.
Danıştay’ın verdiği kararla 2009 yılında İstanbul Üniversitesi’ne geri döndü. Sonrasında Mardin Artuklu İlahiyat Bilimleri Fakültesi Dekanlığına tayin edildi. Sonrasında girdiği seçimlerde Artuklu Üniversitesi rektörü oldu.
Mardin'in Savurkapı Mahallesi’nde o küçük fıskiyeli havuzu olan güzel evden Socrates ödülüne uzanan bir hikaye Ağırakça’nın hikayesi.
Türkiye gurur duydu, Mardin daha büyük gurur duydu. Paşavat sülalesi daha çok onurlandı ama en çok biz gururlandık be dayıcım.
serkan.ustuner@haber7.com
Twitter: @sustuner
Yorumlar1