Sözcü adlı nefret kusan kâğıt israfının 2016'nın ilk günündeki manşeti sonrası derhal kapatılması ve o manşeti atanların hukuk önünde hesap vermeleri gerekirdi. Neyse ki savcılar bu aşağılık manşetin bir suç teşkil ettiğini gördü ve dava açıldı.

Neydi o tehdit ve hakaret içeren manşet?

Evvel akıllarıyla Türkiye’nin 2016 falına bakmışlar. Kelimeleri sağdan sola yukarıdan aşağı dizmişler ve hepsinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ismini yazmışlar ama öyle insanca değil.

“Recep öl” var mesela. Bu açıkça devletin en başındaki ismi ölümle tehdittir.

Başkomutan nezdinde TSK'yı tehdit etmektir.

Bu bir millete topyekûn alçakça yapılan bir saldırıdır.

Diğer yazdıkları kahpece kelimeyi asla ve asla yazamayacağım.

Resmen bir ülkenin Cumhurbaşkanı’na aleni bir şekilde küfür var.

Ailesine, ölmüş anne ve babasına dahi dil uzatılmış.

Bunu yazanlar en hafif tabirle hiçtirler.

Bunların milyonda bir çalışan beyinleri bir avuç dolara satın alınmış. Müstemleke basın da bile böyle bir manşet görülmemişti.

Bunu ancak nesepsiz, soyu sopu olmayan, nüfus cüzdanında bazı kısımlarında boşluk olanlar yapar.

Şimdi çıkıp tornistan yapmaya başladınız ama kaçış yok.

Keşke Erdoğan dediğiniz gibi diktatör olsa da size o manşeti harf harf yedirse ve fitne yuvanızı dağıtsa.

Ama işte ülkede basın özgürlüğü yok. Gazeteciler baskı altında olduğu için milletin yüzde 52 oyuyla gelmiş, ülkenin Cumhurbaşkanı’na herkes istediği hakareti edebiliyor.

Sizin 2016 falınıza  bakmak için Türk yargısı harekete geçti. Şimdi göreceksiniz… ( Üç noktayı okurun hayal gücüne bıraktım) ? Hiç merak etmeyin.

serkan.ustuner@haber7.com

twitter: sustuner