Erdoğan’ı neden istemiyorlar?
- GİRİŞ18.08.2016 08:14
- GÜNCELLEME19.08.2016 08:10
ABD’nin en kıdemli diplomatları arasında sayılan ve 2008-2010 arasında ABD’nin Ankara Büyükelçisi olarak görev yapan James Jeffrey’nin itiraflarını okurken sevincimden, gururumdan yerimde duramadım. Her seferinde ‘Yarabbi çok şükür’ dedim kendi kendime. Allah’ım bizleri bu milletin bir ferdi bu millete de 100 yıl sonra böyle bir lider gönderdiğin için sana sonsuz şükürler olsun” diye diye yazıyı bitirdim.
Şu Jeffery’nin kendisi Rothschild’lerin himayesinde büyütülmüştür. Bu dipnotu da ekleyip öyle devam edelim. Evet şimdi Rothschild’lerin sadık kapıkuluna bakalım neler demiş
“Erdoğan Washington’da sevilmiyor. Erdoğan Avrupa’da da sevilmiyor. Otoriter görülüyor ve iyi bir oyuncu olmadığı düşüncesi hâkim. Batı daha önce Erdoğan’dan daha otoriter olan çok liderle muhatap oldu, olmaya da devam ediyor. Ama fark şu; Suudlar, Mısırlılar – lisanımı maruz görün – her koşulda bize yaltaklanıyor. F-16’ları, müttefiklik ilişkilerini falan düşünerek bizimle aynı değerleri paylaşıyormuş gibi yapıyorlar. Erdoğan ise bizimle çatışıyor, çelişkilerimizi yüzümüze vuruyor, dostumuz olmaya çalışmıyor. Ondan daha otoriter liderler ise dostumuzmuş gibi poz yapmakta beis görmüyor. Çok yakın zamana kadar Putin bile böyle davranıyordu. Erdoğan Washington’da bu yüzden sevilmiyor. Biliyorum hiç adil bir durum değil.
Erdoğan tanıdığım bütün liderlerden daha fazla Batı değerleriyle çatışıyor, Batı’nın çelişkilerini yüzüne vuruyor. Oyunu kuralına göre oynamıyor yani. Sisi’ye bakın. Sert bir tutumu olsa da oyunu oynuyor. Diğer otoriter liderler de keza öyle ama Erdoğan böyle davranmıyor”
Evet ne kadar harika değil mi? Amerika’ya da Batı’ya da ağzının payını veren tek Müslüman lider.
Aynı sözleri şimdiki başkan adayı Clinton da anılarını da anlatmıştı. İsterseniz bir de Hillary Clinton, ABD Dışişleri Bakanlığı dönemindeki anılarını kaleme aldığı ‘Zor seçimler’ kitabında neler dediğine bir bakalım:
“Türkiye önemli ve zaman zaman sinir bozucu bir ortak olduğunu kanıtladı.” Recep Tayyip Erdoğan tahlili yapan Clinton, "Türkiye’nin geleceği ve ilişkilerimizde anahtara sahip özellikle bir kişi oldu. Hırslı, güçlü, dini bütün ve etkili bir siyasetçi" olarak tanımlayan Clinton diğer hiçbir müttefiki olan ülkeler için bu tür bir tanımlama içine girmedi.
Evet Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı neden istemedikleri gayet açık değil mi? Biat etmiyor. Yanlışlarını suratlarına her seferinde Osmanlı tokadı şeklinde nakş ediyor, mazlumlara umut oluyor.
İşgalci tutumlara karşı kendini siper ediyor. Şimdiye kadar bilinenin dışında kim bilir ne tür badireler atlattı.
Son üç yılda 3 kez büyük ve şeytani planlarla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirme planı tertip edildi. Son olarak içinde işgal ve Türkiye’yi bölme harekatına girişildi.
Şimdi ellerinde mutlaka birkaç plan daha var. 15 Temmuz sonrası gelebilecek en büyük tehlike ekonomik terör dalgası. F16’ya balkondan sarkan bir millete füze, bomba işlemeyeceğini gördüler.
Yanıldıkları bir nokta var: Milyonlarca dolar verip Türk milletinin sosyolojini masaya yatırıp bunun üzerinden strateji geliştiriyorlar. Her seferinde de nerede yanlış yaptık diyorsunuz? Bu millet inandığı değerler uğruna ölmeyi bir toy eyler. Hele de önünde bir Serdar-ı Ekrem varsa gözü hiçbir şeyi görmez. Gelin bu kez de para baronlarınızla, ekonomik dalganızla gelin bakalım 1 sene sonra kendi iç karışıklığınızdan 13500 km’ye uzanma şansınız olacak mı?
7 Haziran seçimlerinden sonra İtalyan Rebublica gazetesinin manşetini asla unutamam. Şöyle yazıyordu: "Yeni bin yılın Selahaddin’i devrildi."
Siz o hayalleri kurarken Yeni bin yılın Selahaddin’i Kudüs için yola revan oldu. Bilmem anlatabildim mi?
Yorumlar2