Muhsin Yazıcıoğlu'nun katili!

  • GİRİŞ07.03.2014 09:25
  • GÜNCELLEME07.03.2014 09:25

Her kafadan ayrı sesler çıkıyor. Ama yine, her zamanki gibi, Türkiye siyasi tarihinde sık sık karşılaştığımız gibi, en büyük sesi, sayıca az olup, çirkeflikte çok başarılı grup olan muhalefetçiler çıkarıyor. Tabi bu karmaşa en çok onların işine yaradı. Zaten hır gür çıkarmayı çok sevmeleri bir yana, onlar için de bir umut doğdu. Acaba paralel yapılanma bugüne kadar iktidar lehine kullandığı oyları muhalefet safına çevirir mi?  Öyle bir değişim yaparlarsa, kendileri ile ilgili tüm ümitleri de çöpe atmış olacakları bir gerçek.. Öyle bir değişim yaparlarsa, gerçekten neye hizmet ettiklerini  ayan beyan deklare etmiş olacaklar. Şu anda bile, çocuklarını yanına verdikleri için pişman olan bazı ailelere yenileri eklenecek… Ya zaten biliyorlar ve sıkıntı yok, ya da o zaman anlayacaklar ve gerçekten sıkıntı olacak … Eminim ülkedeki huzuru kaçıracak kadar ince planlar yapanlar bu saydığım ihtimalleri de çoktan düşünmüştür. Sosyal medyanın da, gazetecilerin de en çok ilgisini çeken, ve hepimizin  bir tenis maçı izler gibi izlediği bu çekişme daha nelere gebe..   Süleyman Özışık'ın önümüzdeki günlerde bizi nelerin beklediğiyle ilgili tespitleri, ve durum analizleri gayet dikkat çekici ve başarılı.. Daha önceden Başbakan'ımız ve oğlu arasındaki konuşma kayıtlarının medyaya servis edileceğiyle ilgili ihbar aldığını, fakat dikkate değer bulmadığını söylüyor.. Ta ki, ABD'deki tarafsız bir labaratuarın %95 montaj ve dublaj dediği, ama ısrarla kabul edilmeği o kayıtlar servis edilene kadar …  Dolayısıyla sevgili gazetecimiz Süleyman Bey, ileri tarihlerde yayına verilecek kasetleri de okuyucularıyla paylaşıyor. O kasetlerden ilki Muammer Güler ve Başbakanımız arasında geçiyor ve Sümeyye Erdoğan'ın villasıyla ilgili … Bu kaset, açıklanan diğer kasetlerin yanında çok masumane kalıyor. Bu kasetlerin tarihlerinin özellikle seçildiğini de yazmış Sayın Özışık. Uzun bir zamandır benim de kafamı kurcalayan esas mesele, Süleyman Bey'in yazısıyla biraz açıklığa kavuşmuş oldu.

Şimdi iyi düşünün, karşınızda güç savaşı verdiğiniz bir “düşman”ınız var. Sürekli birbirinize saldırıyorsunuz. Stratejiniz ne olur?

İstanbul'un fethiyle ilgili bir şey hatırlatayım. Fatih Sultan Mehmed'in büyük mücadelesiyle kazanılmış bu zafer, tabi ki hemen olup bitmiş değildir. Öncesinden başlayan stratejik hazırlanmalar sonucu olmuştur. Anadolu'da vâr olan beylikler, İstanbul'u fethetmek için ilk neyi düşünür?

Tabiki, onu yalnız, yardımsız, ve savunmasız bırakmayı. Bunun için İstanbul'dan önce Balkanlarda fetihlere başlarlar. Sonrasında uygulanan iskan politikası ile, Bizans'ın, Balkanlardan gelme ihtimali olan desteğini ve yardımını keserler. Venedikliler tarafından zaten gücü yıpranmış olan Bizans, yardımsız ve desteksiz kalarak İstanbul'u bırakır.

Bu örnekte de olduğu gibi iyi bir savaş stratejisi, ilk önce düşmanı desteksiz bırakmayı hesaplar. Günümüz çekişmesinde, paralel yapılanma iktidarı nasıl desteksiz, ve savunmasız bırakır?

Cevabı hemen vereyim. Seçim yasaklarının başladığı ve hiçbir siyasinin kendini savunamayacağı bir zamanda, Başbakan'a yapılacak bir saldırı, O'nu savunmasız bırakmak demek olacaktır.

Benim de kafama aynı düşünce takılmıştı. Bu yasaklar zamanı mutlaka bir hamle yapacaklar; ama ne?

Belki de İstanbul'un fethi gibi, daha önceden yıprattıkları bu dedikodularla birlikte, son noktayı savunmasız bir zamanda yapacaklar ve iktidarı düşürecekler.  Ama daha önceki yazımda da yazdığım gibi, insanlar ister sevsin, ister sevmesin ama artık hiç kimse manipülasyonlara inanmaz. Bu numaraları yutmaz! Muhalefetin eline, piyasaya sürülmeden önce ulaşan bu kasetler, muhalefeti güçlendirmez! Zaten her aşamada sadece bağırmayı düstur edinen bu zihniyet, kakafonisine devam eder, ve bu algı operasyonunun bir parçası olarak, kaderin belki bir gün onlara da güleceğine inanmak ister.

Fuhuş kasetleri, hırsızlık kasetleri, dolandırıcılık hikayeleri, bunların hiçbiri seçim yasağı zamanında bekledikleri etkiyi yaratmaz. Çünkü bu ülkenin tarihi bu kasetleri periyodik olarak izler, kaydeder ve unutur. Tam yasak zamanı, unutulmayacak ve yeri yerinden oynatacak ne olabilir?

Süleyman Özışık'ın yazısından aldığım bilgi, tüyle ürpertici..  Seçim zamanı gelene kadar, etkiler azaldıkça bir yenisinin çıkacağı bu kasetlerin, tam seçim yasakları zamanında, çıkaracağı konu gerçekten enteresan. Yasak zamanı, Muhsin Yazıcıoğlu'nun Başbakan tarafından öldürültüldüğü kasedi sürülecek. Bu milletin vicdanında hala kanayan yaraların tek sorumlusu olarak başbakan gösterilecek. Peki başbakanımız ne yapacak? Hiçbir şey! Çünkü seçim yasakları zamanında konuşması, savunması mümkün olmayacak..  Kendisine oy verenlerin utançtan sokağa çıkmasını bile engelleyecek kasetler ne? Bu stratejiler düşman karşısında iyi hoş da, bir zamanlar aynı hedefe yürüdüğün yol arkadaşın karşısında çok da hoş durmuyor! Paralel yapılanma denilen bu oluşumun içinden bazıları, sizden uzaklaşıp bunları alttan alta yaydıkça, yeni stratejiler ne olacak? Ne olursa olsun, ne zaman olursa olsun, kimse bu manipülasyonlara, bu algı operasyonlarına prim vermez.

Adnan Menderes'e de insan kasabı diyen aynı güç değil miydi? O zamana tanıklık edip, belki de bu yalan haberlere prim vererek, İdam sürecini hızlandıranlar; sonrasında neyin ne olduğunu gördüklerinde pişman olmadılar mı? Bu insanlar artık pişman olmak istemiyor! Bu haberlere prim vermeyecekler. İktidarı devirmek için daha sağlıklı bir yol bulmanız lazım.

Çünkü bu insanlar, sahip oldukları hayatın kontrolünü artık ellerine aldılar.

Çünkü bu insanlar artık başkalarının yön vermesiyle, kendilerine biçilen sunî hayatı yaşamayacaklar.

 Çünkü bu insanlar, artık kendi tarihlerini kendileri yazacaklar.

Çünkü bu insanlar artık daha güçlü, daha özgüven sahibi.. Muhalefet kadar sesleri çıkmasa da artık bu insanlar sessizce , kendi yollarını çizmekte kararlı.

Çünkü burada artık, her ne olursa olsun büyüyen ve büyüdükçe taşlanan Türkiye var!

Şeyma Kısakürek Sönmezocak - Haber 7

seymakisakureksonmezocak@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat