Financial Times’dan Daniel Dombey, eski Pentagon analisti Michael Rubin, paralel medya ağzıyla Bank Asya’yı savunan makaleler yazdı.

Bank Asya Genel Müdürü Ahmet Beyaz, Türkiye’de görev yapan yabancı basının temsilcilerinin de aralarında bulunduğu gazetecilerle bir toplantı gerçekleştirdi. Financial Times’ın Türkiye muhabiri Daniel Dombey, 6 Şubat Cuma günü köşesinde Ahmet Beyaz’ın verdiği bilgilerden yola çıkarak Bank Asya olayını tek pencereden gören bir yazı kaleme aldı.

Michael Rubin’in köşesinde de Erdoğan karşıtı yazılarından biri vardı. “AB neden Türkiye’yi üye yapmıyor” diye bir sürü madde sıralamış. O maddelerden birinde de “politik nedenlerden dolayı banka kapatan bir hükümetin Avrupa’da ne işi var” demiş.

Sonra ekonomik kriz vurgusu yapmış. Türkiye’deki bireysel borçluluk oranlarının yüzde 3000’lere fırladığını, Türk Lirasının aşırı değer kaybettiğini falan söylemiş.

Gezi olaylarında halkı sokağa döktüler. Sonra 17 Aralık’ta hükümete yargı yoluyla darbe yapmaya kalktılar. Teröre destek yalanlarıyla Erdoğan yönetimini uluslararası arenada suçlu göstermeye uğraştılar. Montaj kayıtlardan gerekçe oluşturmaya çalıştılar. Hiç birisi tutmadı.

Son olarak ekonomik kriz korkusu pompalamak niyetindeler. Bunu geçtiğimiz Kasım ve Aralık aylarında Rusya’daki krizin Türkiye’ye sıçrayabileceği yönünde bir hava oluşturarak da denemişlerdi.

Şimdi Bank Asya üzerinden ekonomik krize bahane arıyorlar.

Bir bankaya yapılan müdahalenin kriz olarak döneceğini savunuyorlar. Aslında sadece savunmuyorlar, böyle olmasını istiyorlar.

Gerçi 17 Aralık’ta Halk Bank’a yaptıkları kumpası unutuyorlar. O kumpas, finansal açıdan para da kaybettirdi Türkiye’ye ama çok şükür ülkenin güçlü ekonomik yapısıyla, kriz falan olmadı.

Sonra Bank Asya müdahalesiyle Türkiye’nin kredi notunun düşeceğini, bunu gören yatırımcının da kaçacağını iddia ettiler. Ama o daha önce yere göğe sığdıramadıkları dünyaca ünlü kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s, Bank Asya’daki yönetim değişikliğinin Türkiye’nin kredi notunu etkilemeyeceğini açıkladı.

Neye el attılarsa ellerinde kaldı, neyden medet umdularsa sonu hep hayal kırıklığı oldu.

İstiyorlar ki ekonomik kriz çıksın, Türkiye batsın. Bunu sadece o bahsettiğimiz neocon yazarları değil o zihniyetin Türkiye’deki ortak paydaları da talep ediyor. Tek dertleri Erdoğan kaybetsin de nasıl kaybederse etsin.

Dışardakiler Erdoğan’ı gönderip, memleketi ele geçirmek niyetinde. İçerdekiler bunun farkındalar mı değiller mi bilmiyorum ama onların tezgahlarını destekleyerek otomatikman aynı amacı güdüyorlar.

İşte onlara söylüyorum. Geçen yıl 17 Aralık süreci devam ederken ABD’nin Ankara’da görev yapmış eski iki büyükelçisi Eric Edelman ile Morton Abramowitz, Washington Post’ta ortak bir makale kaleme almışlardı.

Aslında o makale falan değil bildiğin bir tehdit yazısıydı. Amerikan yönetimine seslenip, “Erdoğan diktatör oluyor, Türk-ABD ilişkilerinin selameti için Erdoğan’a sessiz kalmayın” diye haykırmışlardı.

Michael Rubin, eski bir Pengaton analistidir, işi gücü Erdoğan konusunda Amerika’ya “dikkatli olun” uyarıları yapmaktır. Yukarıda Bank Asya’yı savunduğunu söylediğim o son yazısının son satırında problemin Türkiye ya da Avrupa olmadığını belirtip aynen şöyle demiş, “Bay Erdoğan, problem Avrupa’da değil, problem sarayında oturan sensin”.

Bu tür yazıları 2013 Haziran’ındaki Gezi’den beri hep okuduk. Her zaman aynısını söylediler, problem Türkiye, İstanbul, Ankara, hatta Ak Parti ya da hükümet bile değil, problem sadece ve sadece Recep Tayyip Erdoğan. Tek dertleri var, o da Erdoğan.

Taha Dağlı-Haber7
tahadagli@gmail.com
tahadagli@kanal7.com