Afrin konum itibariyle Türkiye açısından stratejik öneme sahip bir yer.
Buranın kimin kontrolünde olacağı meselesi sadece Türkiye’nin güvenlik kaygılarıyla özetlenemez.
Dahası var.
Afrin’in ekonomik bir değeri de bulunuyor.

Güneyi İdlib, batısı Azez olan Afrin PKK teröristlerinin işgalinde kaldığı sürece Türkiye için bir güvenlik tehdidi olarak hep karşımızda duracak.
Bu durumun ekonomik yanı da Afrin’e PKK’yı yerleştirenlerin işine geliyor.
Ve direk Türkiye’nin ekonomik çıkarlarını hedef alıyor.

Çünkü Kuzey Irak petrolünün ve doğal gazın Akdeniz’e taşınması noktasında Türkiye’yi bypass etmeyi amaçlayan bir proje var.
Afrin bu projenin olmazsa olmaz noktası.

Azez-Cerablus’un kontrol altına alınmasıyla Afrin’in diğer PKK işgalindeki bölgelerle birleştirilip, terör yolunun oluşması engellenmişti.
İdlib operasyonuyla da Afrin’in güneyden Akdeniz’e inmesinin önü kesilmişti.
Ancak PKK Afrin’de kaldığı sürece bu iki engeli de aşmak için saldırı üstüne saldırı yapacak.
Çünkü orada bulunma sebepleri bu.

Amaç, Afrin’deki PKK’yı Irak’ın kuzeyinden başlayıp Suriye’nin kuzeyiyle devam eden yoldan Akdeniz’e ulaştırmak.
Türkiye 2016 Fırat Kalkanı ve 2017 İdlib operasyonlarıyla bu amaca darbe vursa da sorun tamamen ortadan kalkmış değil.

Afrin kurtarılmazsa PKK orada kalacak ve sağa sola-batıya güneye açılmak için her yolu deneyecek.
Bunu yaparken Türkiye’nin hem güvenliğini hem de ekonomisini tehdit edecek.
Doğalgaz ve petrol transferinde Türkiye’nin bypass edilme ihtimali hep açık kalacak.
Bunun yanı sıra Türkiye’nin sınırında Arap komşusu yerine PKK teröristi olacak.
Bu da Türkiye’nin güneydeki kara ticaretini baltalayacak.
Bu koridor kapatılırsa, Türkiye için hem güvenlik hem de ekonomik açıdan kazanım büyük.
Koridor açık kaldığı sürece ise PKK’yı oraya yerleştiren güçler boş durmayacak.

Amerika her ne kadar “Afrin koalisyon sınırlarında değil” dese de Afrin’in önemini herkesten daha iyi biliyor.
Türkiye’nin Afrin operasyonunu durdurmak için peş peşe geri adım içeren açıklamalar yapmaktan bile çekinmiyor.

ABD’nin buradaki amacı Türkiye’yi ticaret güzergahından bypass etmenin yanı sıra Suriye’deki askeri ve silahlı gücünü koruyup bir yandan da büyütmek.
Çünkü bugüne kadar yapılan tüm askeri ve silah sevkiyatı havadan gerçekleştirildi.
Suriye’nin kuzeyinde Akdeniz bağlantılı bir koridorun açılması ABD’nin elini çok rahatlatacak.
Bu güzergahla çok daha az maliyetli şekilde deniz yolu kullanılabilecek.

Suriye’de ABD için deniz yolunun kullanıma açılması Amerika’nın hem Suriye hem de Irak’taki geleceğe dönük askeri üs ve silahlı yapılanma anlamındaki tüm projelerinin garanti altına alınması demek.

PKK’nın Afrin’in güneyinden Akdeniz’e açılmasını içeren kuzey koridoru petrol-doğalgaz yani enerji transferi için çok önemli.
Askeri desteğin havadan değil denizden de yapılabilmesinin önünü açacağından da değeri var.
Ama bu koridoru sadece enerji ya da askeri anlamlarla sınırlandırmak da eksiklik olur.
Çünkü PKK terör örgütünün sahada olduğu, ABD’nin de başında olduğu güzergah doğudan her türlü kaçakçılık için de kullanılacak.
Bunun içeriğinde insan kaçakçılığından tutun da uyuşturucuya kadar bir çok başlık var.

Türkiye, şu an böyle bir oluşuma karşı mücadele veriyor.
ABD ise Türkiye Afrin’e girmesin diye her türlü çabayı gösteriyor.