Gerçekler ebediyyen gizli kalmaz
- GİRİŞ22.08.2009 08:00
- GÜNCELLEME22.08.2009 08:00
Tatildeyken çok garip bir şey oldu: Siyasi bir suikastta hayatını kaybetmiş gazeteci Uğur Mumcu'nun avukat ağabeyi bir başka siyasi suikastla ilgili yazdıklarımdan yola çıkarak bir davada tanıklık etmemi istedi. Talebini internet sitelerinde okuyunca çok güldüm.
İfademe başvurulmasında yarar gördüğü siyasi suikast Doç. Bahriye Üçok'a yapılandı; olayın hemen ardından başlayan iz sürmelerim sonucu bir teze ulaşmıştım: Doç. Üçok aslında ölmeyeceği, ancak öldürülmüş kadar tepki uyandıracak bir suikast girişimine mâruz kalacaktı; ancak ne olmuşsa olmuş, patlamayacak bomba patlamış ve hayatını kaybetmişti...
Benim de katıldığım yemekli toplantıda, MİT'in asker kökenli müsteşarı, “Biz kendisini bir hafta önce teşkilâta çağırmış ve bombalı paketlerin zararsızca nasıl açılacağı konusunda eğitmiştik” demişti.
Üçok'u öldürecek bombalı paketi taşıyan İstanbul Ekspres adlı kurye şirketinde çalışan görevli kız, ilk ifadesinden sonra ortadan yokolmuş, MİT'in İstanbul teşkilâtında âmirlere hizmet veren bir şoför de, Sanayi Sitesi'nde çıkan bir kavga sonucu hayatını kaybetmişti...
Topladığım ayrıntılar üzerine oturan senaryom o zaman belli çevreler tarafından 'komplo teorisi' olarak yaftalanmıştı.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Yorumlar1