Bir krizin ara değerlendirmesi

  • GİRİŞ13.02.2012 08:47
  • GÜNCELLEME13.02.2012 08:47
”Her krizin sonunda kâr-zarar değerlendirmesi yapılır; henüz süreç devam ediyor ama, eğer bir ara değerlendirme yapılacak olsa, bu olayın kazananı kim, kaybedeni kim?”

Dostumun ‘olay’ dediği, merkezinde MİT’in eski ve yeni müsteşarının bulunduğu, bir özel yetkili savcının ifadeye çağırmasıyla başlayan süreç... İlk günden bu yana neredeyse bir hafta geçti; tarafların nasıl davranacağı anlaşıldı. Gerçekten artık bir ‘ara bilanço’ çıkarılabilir...

Oturup birlikte çıkartık.

Savcı artık başka bir yerde görevli. Onun davet girişiminde bulunmasını sundukları bilgi ve belgelerle sağladığı iddia edilen Emniyet mensupları da konumlarını kaybettiler. Davetten fena halde rahatsız olan hükümet, bir daha tekerrür etmemesi için, hem ‘MİT’e özel’ bir maddelik yasa değişikliği yapacak, hem de CMK’nın iki maddesiyle oynayacak...

Özellikle Ergenekon sürecinin başından itibaren “Yargı hükümetin emriyle hareket ediyor” diyen bir itirazcı kesim vardı; 12 Eylül 2010 referandumu sonrası seslerini daha da yükselten bir gruptu bu. Son gelişme onların tezlerini bayağı yaraladı. Yaraladı, çünkü yargının hiç de hükümetin emriyle hareket etmediği, hükümeti zora düşürecek tavırlar sergilemekten bile çekinmediği ortaya çıktı.

Ben bu girişi yapınca, dostum, “Haklısın” dercesine başını salladı.

Hükümet-yargı ilişkilerinin bazılarının iddia ettiğinden farklı olduğu anlaşıldı, ama bu kime yaradı? Kimseye yaramadı. Hatta bugüne kadar kamuoyunun üzerine titrediği ‘Ergenekon’ ve ‘Balyoz’ gibi davaların darbe almasına yol açtı. Daha önce o davalarla ilgilendiği bilinen savcıların, üzerine titredikleri davaları zayıflatacak bir girişimde bulunmaları bana hayli tuhaf geliyor...

“Girişimlerinin ardındaki motivasyon yüksek olmalı” dedi dostum...

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz


Taha Kıvanç / Star

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat