Hani, çekilmişlerdi?

  • GİRİŞ10.01.2020 12:23
  • GÜNCELLEME13.01.2020 09:33

Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde, Resulayn’ın güneyindeki Arbani köyünde yol kontrolü yapan askerlerimize YPG-PKK’lı teröristler tarafından bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda dört şehitverdik.

 

 

Türkiye ile ABD arasında varılan mutabakatın yürürlüğe girdiği 22 Ekim 2019’dan bu tarafa tam 80 gün geçti!

Bunca süre zarfında, Barış Pınarı Harekâtının dâhilindeki bölgede…

 

 

YPG/PKK’lı teröristlerin, hem askerlerimize hem de sivillere yönelik kahpe saldırıları “hiç ara vermeden” devam etti, ediyor!

Washington makamları, 120 saatlik sürenin dolmasıyla birlikte “Çekildiler, çıkarttık” diye yalansöylediler…

Düzenbaz Sarı Kovboy “Suriye’nin kuzeyinde ateşkes çok iyi gidiyor” diye birkaç defa palavra salladı…

İçerideki bazı yetkililer “ABD, bu kez sözünü tuttu” diye hikâye anlattı.

*

Bir diğer yandan; Türkiye ile Rusya arasında yapılan Münbiç mutabakatı da 29 Ekim 2019’da yürürlüğe girdi…

Yani, şu 150 saatlik sürenin dolmasından bu tarafa da 73 gün geçti!

YPG-PKK’lı teröristler oradan da çekilmedi…

Bir başka deyişle, Rusya da sözünü tutmadı!

*

Barış Pınarı Harekâtının durdurulmasından bu tarafa…

Hem Başkan Erdoğan, hem de Milli Savunma Bakanı Akar; ABD’nin de Rusya’nın da söz konusu mutabakatlara uymadığına, her iki bölgede halen teröristlerin bulunduğuna dikkat çektiler.

*

ABD ve dahi Rusya ile yapılan mutabakatlar sürekli ihlal ediliyor.

Yani, nedir?

Burada bir düzenbazlığın olduğu kesindir.

Daha fazla gecikmeden…

Barış Pınarı Harekâtına, kaldığı yerden devam edilmelidir.

Diğer taraftan, Münbiç de PKK’lı teröristlerden temizlenmelidir.

Türkiye, ABD ile Rusya’ya asla güvenmemeli; kendi işini kendisi görmelidir.

Bunun, başkaca bir yolu yoktur/kalmamıştır.

Verilen sözler havada kalıyor; mutabakatlarsa kasten hayata geçirilmiyor!

ASLINDA NE DİYORLAR?

Amerikan Terör Devleti’nin Bağdat’ta Kasım Süleymani’yi katletmesinin hemen ardından…

Trump, NATO’nun Ortadoğu’da daha fazla rol üstlenmesi gerektiğini söyledi!

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de Trump ile aynı fikirde olduğunu açıkladı…

Bunun anlamı gayet açıktır:

Açıkça “Ortadoğu’ya daha fazla yerleşelim ve daha fazla Müslümanın/masumun/sivilin kanlarını dökelim” diyemedikleri için; böyle diyorlar!

Ortadoğu’daki temel mesele, Haydut Devlet ABD’nin bölgedeki varlığıdır: ABD’nin varlığı gayrı meşrudur.

Süleymani’nin öldürülmesini müteakip, İran Parlamentosu, Amerikan Ordusu’nu terörist ilan etti: Bu, çok isabetli; amma bir o kadar da “geç kalmış” bir karardır.

Ortadoğu’da sistematik kan dökmeye dayalı ABD ile İsrail’in Devlet Terörü; bölgede barışı ve huzuru mütemadiyen uzakta tutuyor!

*

Haydut Devlet ABD’nin lokomotifliğini yaptığı NATO; YPG/PKK terör örgütüne tüm hücreleriyle destek veriyor.

ABD & İsrail Tandemi, Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devleti kurma planlarından vazgeçmiş değildir.

YÜZ SEKSEN DERECE!

“Voice of America” Kemal Kılıçdaroğlu “Biz YPG’yi terör örgütü olarak görmüyoruz” demiştir.

Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyindeki teröristlere yönelik askeri harekâtlarına karşı çıkmış; “Afrin’in merkezine girmeyelim” diyebilmiş ve son olarak da “Libya’ya asker gönderilmesine” karşı çıkmıştır.

Türkiye’de Ana Muhalefet Partisi’nin başına iliştirilmiş bu şahıs; Haydut ABD’nin çıkarları için siyaset yapmaya devam ediyor!

CHP’nin Başı, ABD-İran gerginliğinin patlak vermesi üzerine de “Türkiye, Ortadoğu politikasını 180 derece değiştirmeli, barış eksenli bir çizgiye oturtmalıdır” diye konuştu…

Mister Kemal, bu lafıyla aslında “Türkiye’nin, Ortadoğu politikasını tümüyle değiştirip; ABD’ye bağımlı hale getirmesini” talep ediyor!

“Amerika’nın Sesi” Bay Kemal…

Ortadoğu’da barışı tehdit etmekle kalmayıp itina ile yok edenlerin Terör Devletleri ABD/İsrailİkilisi olduğu gerçeğini özellikle göz ardı ediyor ve faturayı hiç utanmadan Türkiye’mize çıkarıyor!

ÖĞLEDEN SONRA GÜNAYDIN

Dünkü Hürriyet’te Sedat Ergin’in köşesindeki “ABD’nin Irak’taki büyük günahı” başlığını görünce ister istemez “On yedi yıl sonra Günaydın!” diye içimden geçirdim…

Ara başlıklardan biri “Savaş Gerekçesi Yalan Çıktı” şeklindeydi ve alttaki satırlarda “Irak’ta kitle imha silahları bulunduğu yolundaki ABD tezinin CIA’in bir çarpıtması olduğu ortaya çıkmıştır” diye yazıyordu…

“İtibarlı bir diplomasi yazarlığı!” işte böyle olur, değil mi, efenim?

Yuh! Pardon, tam 17 yıl gecikme ile de olsa…

Hakan’iyet gazetesindeki sütunda “şirinlik” kabilinden “false flag” gösterilip, “embedded” göreve devam edilir!

*

Çoktan unutuldu…

Sam Amca’sının Sedat’ı ile onun Big Brother’ı 007 Ertuğrul; vaktiyle “ABD’nin Irak Yalanlarının Türkiye Distribütörü” gibi çalışıyorlardı!

YeniŞafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat