Kürt Açılımı (2)

  • GİRİŞ18.08.2009 06:20
  • GÜNCELLEME18.08.2009 06:20
Türk olmak- Çok uluslu bir imparatorluğun kalıntıları üzerinde bir "ulus devlet" oluşturmak, çok zor bir şeydir.
Hele bu devletin; "merkezi yapılı", bir devlet olması zorunluluğu olursa, zorluk katlanarak artar. Ne derece doğru olduğu bilinmeyen, bir "tevatür" vardır. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında; yerel yönetimlere ağırlık veren, bir yapı oluşturma niyeti varmış.

Fakat, özellikle Şeyh Sait ayaklanmasının ardından; "ülke bölünür", korkusuyla, bu projeden vazgeçildiği ve merkezi yapının güçlendirildiği, söylenir. Ve 1920'lerin; yoksul Türkiye Cumhuriyeti, böylesine ağır bir projeyi, yaşama geçirmek zorunda idi.

O dönemin aydın ve siyasetçileri arasında; çok sayıda, "ırkçı" olduğunu biliriz. Kimileri, "Müslümanlıkla" Türklüğü, aynı şey olarak görüyor ve bunun üzerinden, ilginç bir ırkçılık yapıyorlardı. Kimileri; tüm etnik özellikleri görmezden gelerek, Müslüman halkı, Türk sayıyorlardı. Kimileri; Anadolu'daki, gayrımüslim halkın, ırk olarak Türk olduğunu, fakat farklı dinleri benimsediklerini, dile getiriyordu.

"Bir ulus yaratma" projesi, heyecan verici bir projedir. (En azından, ben heyecanlanıyorum). Bugünkü bilgi birikimimiz ve anlayışımızla, "ilkel" de gelse; Türk Tarih Tezi; aynı biçimde, "Güneş-dil Teorisi"; gibi çabalar, hep "Ulus yaratma" çabaları arasında değerlendirilmelidir. Aynı zamanda, "dilimizi yabancı dillerin boyunduruğu altından kurtarma", görevi verilen; Türk Dilini Tetkik Cemiyeti, (12 Eylül'e kadar Türk Dil Kurumu); Türk tarihini, doğru bir biçimde belirlemek için kurulan; "Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti", (eski Türk Tarih Kurumu), aynı çabaların başka tezahürleridir. Atatürk'ün, mirasının nemasının bir bölümünü; bu iki "cemiyete" bırakması, çok anlamlıdır. Aynı biçimde, bu iki cemiyeti, "devlet dairesi" olarak kurmadığı ve bürokrasi dışına taşımak istemesi de, değerlendirilmelidir.

Fakat sahte Atatürkçü ve yarı faşist 12 Eylül yönetimi; Atatürk'ün mirasına da tecavüz ederek, bu iki cemiyeti, devlet dairesi yaptı. (Fakat, Atatürk'ün parasını almaya devam ettiler). Türkiye'de; bu tecavüze, hiçbir muhafazakar hükümet, cesaret edemezdi. Zaten, böyle bir "bahane" bulsalar; o iktidarın dayandığı parti, anında kapatılır ve yöneticileri cezalandırılır...

Kimi araştırmacılar; (çoğu iyi niyetli olarak), 23 Nisan 1920'de, Ankara'da çalışmalarına başlayan Meclis'e; "Türkiye Büyük Millet Meclisi" değil; örneğin, "Anadolu Halkı Meclisi" vb. gibi bir isim konulsa, daha iyi olurdu derler. Aynı biçimde; devletimizin adını, "Türkiye Cumhuriyeti" değil; örneğin, "Anadolu Cumhuriyeti" koysaydık, yıllar sonra ortaya çıkan etnik çatışmalar olmazdı, diye düşünürler.

Hatta, rahmetli Turgut Özal'ın da, böyle bir düşünceyi dile getirdiği söylenir.

Yorumlar7

  • demet güçlü 14 yıl önce Şikayet Et
    bu bölücülük neden?. Mustafa Kemal ATATÜRK bu ülkenin lideriyken türkler,kürtler,araplar hep birlikte aynı vatan topraklarında,aynı milli bağlılkla yaşıyorduk.Ben sanmıyorum ki kürt olupta T.C. devleti himayesinde yaşarken hakları elinden alınıyor.Aksine herkes aynı hakları paylaşıyor,aynı okullara gidiyoruz,aynı marketi kullanıyoruz vs.Kimse kürt diye bu ülkede yaşayanları dışlamıyor.Neden bu oyunlara geliyoruz.AK Parti yokken türbanlı insanlar hiçbir sorun teşkil etmiyordu.AK parti yokken kürtler türkler birlikte yaşıyordu.
    Cevapla
  • M.Borahan Bilen 14 yıl önce Şikayet Et
    Toktamış Bey. Sizler aydın bilinen kesimlersiniz.Devamlı Türk ırkçılığını eleştirirken son yıllarda yükselen Kürt ırkçılığından bir kelime etmemenizde kasıt arıyorum.Sorun özünden uzaklaştırlıp Türk olgusu köreltilirken etnik ırçı DTP nin eli güçlendiriliyor ve bu parti Kürtlerin tamamını temsil eder duruma getiriliyor.neden bunlardan bahsedemiyorsunuz?biryerlerden mi çekiniyorsunuz?
    Cevapla
  • İsmail ÖBEK 14 yıl önce Şikayet Et
    iyibir yazı gerçekten. hocam azınıza sağlık gerçekleri çok mükemmel özetlemişiniz. Şimdi geçmişin ozamanki gerçeklerini bilmeyen birçok cahil aklınca ukalalık yaparak bu hakikatlere karşı çıkmakta ama bilmezlerki eger bunlar ozaman yapılmasa şimdi kendileride hayatta olamazdı, Türk olmak gerçekten çok harika Ne Mutlu Türküm Diyebilene
    Cevapla
  • mehmet tokat 14 yıl önce Şikayet Et
    İbrahim Karagül'e de yazmıştım, Adıyaman da Kürt ama tek bir olayı yok. 2.000 yılında görüştüğüm kürt dostum, Adıyamanda niye terör olayı olmuyor soruma verdiği cevapta, Adıyaman Müslümandır, PKK asla burda eylem yapamaz, bizden korkar, bizden çekinir cevabını vermişti. Adıyamanlı Kürttür ama Müslümandır, devletine çok bağlıdır. Aslında aynı durum Urfada, Mardinde, Antepte, Maraşta, Elazığda, Erzincanda, Sivasta, Malatyada da geçerli. Büyük şehirlerde Türklerle tamamen karışmış Kürtler de buna dahildir. Sorun Kürt sorunu değil, inanç sorunudur. İnançsızlık toplumu bölmüştür.
    Cevapla
  • mehmet tokat 14 yıl önce Şikayet Et
    Kürt sorunu yok bunu yazınız teyid ediyor. Sorun, zaman zaman Kürtleri, zaman zaman Çerkezleri, zaman zaman farklı etnik grupları kışkırtan, silahlandıran, fikri yapılarını isyana hazırlayip teşvik eden derin devletin iddia edilen ergenekon tarzı yapılanmalarıdır. bebek katili abdullah öcalan da dindar bir gençken alınmış yetiştirilmiş marksist leninist bir çizgiye çekilerek komünist ayaklanma için güneydoğu anadoluya gönderilmiş bir piyondur. soruna kürt sorunu diye bakmak saflıktır. kürt sorunu yoktur, bölücülük fikri sorunu vardır.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat