Üniversitelerin güzel sanatlar fakülteleri son derece canlı sanat merkezleri aslında. Atölyelerin kapılarının altından boya kokuları, mermer tozları, demir parçacıkları, kumaş artıkları yayılıyor sanki etrafa. Her hafta girdiğim Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde de durum bu. Üzerine boya bulaşmış önlükleriyle öğrenciler görmek güzel. Verilen arada bahçede ellerinde çay fincanları ile projelerini, hayallerini konuşuyorlar. Daha üretilecek birçok eser var. Düşünülmesi gereken projeler, yarışmalar, çekilmesi gereken fotoğraflar, filmler, dokunması gereken kumaşlar, halılar...

Marmara Üniversitesi GSF'de, resim, heykel, endüstri ürünleri tasarımı, tekstil sanatları, içmimarlık, tekstil sanatları, geleneksel Türk el sanatları, seramik-cam, sinema-televizyon, fotoğraf, canlandırma film, müzik ve temel eğitim bölümleri var. Her bölüm kendi konusuna uygun formasyonu öğrencisine verip ileride iyi birer sanatçı olması yönünde rehberlik etmekte. Temel sanat bölümü ise kültür dersleri ve çeşitli seçmeli derslerle öğrencinin hem estetik hem de sanat dilini öğrenmesinde yol gösteriyor.

Fakültedeki hayatın neredeyse tamamını sanat kaplamakta. Daha okulun kapısından girdiğinizde bahçede heykeller karşılıyor sizi. Merdivenleri tırmandıkça da çeşitli enstalasyonlar, sergiler, posterler, fotoğraflar, cam veseramik objeler, kumaşlar, dokumalar eşlik ediyor bu yürüyüşe. Her gidişte farklı şeyler arıyor gözlerim. Galeride yerli ve yabancı sanatçıların işleri sergilendiği gibi fakülte öğrencilerinin işleri de yer alıyor doğal olarak.

Marmara Üniversitesi'nin geçtiğimiz yaz düzenlediği 5. Uluslararası Öğrenci Trienali ile 44 ülkeden 93 kurum ve yaklaşık 500 öğrenci katıldı. Böyle bir öğrenci etkinliğinin başka bir örneği daha olmadığından çok önemli bir boşluğu doldurduğunu söylemek mümkün. Sadece yurtdışından değil, Tükiye'nin çeşitli yerlerindeki, güzel sanatlar fakültesi öğrencileri de trienaldeki yerlerini aldılar. 2010 yılındaki bu buluşmanın başlığı “Doğunun Batısı, Batının Doğusu: Sanat ve Tasarımda Yeni Yaklaşımlar” idi. Bu bağlamda sergilenen yapıtların yanısıra bir de sempozyum düzenlendi. Fakülte dekanı Prof. Dr. Nazan Erkmen tanıtım toplantısında, trienalin amacının dünyanın farklı yerlerinden gelmiş olan gençlerin aralarında bir haberleşme ve etkileşim ağının kurulmasıyla dünyadaki farklı eğitim biçimlerini, farklı yaratıcılıkları ve farklı sanat anlayışlarını gözler önüne sermek ve ayrıca da Türkiye’yi yaratıcı gençler aracılığı ile tüm dünyaya tanıtabilmeye olanak sağlamak olduğunu belirtti. 5. Uluslararası Öğrenci Trienali'nin, İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olduğu 2010 yılında gerçekleşmesi de ayrıca güzel bir tesadüf oldu.

Marmara Üniversitesi GSF'de öğrenciler hiç durmaksızın çalışıyorlar. Geleceğin sanatçıları kendilerini en iyi ifade etmenin yollarını arıyorlar. Son olarak da, resim bölümü öğrencileri “üçdört” başlığı altında yapıtlarını sergileme fırsatı buldu. Sosyal olaylara da değinen öğrenciler yaratıcılıklarını, düşüncelerini ve iç dünyalarını çeşitli tekniklerle ifade ettikleri sergi ile geleceğin başarılı sanatçıları olacaklarını muştuluyorlar izleyenlerine.

Çağdaş sanat adına oldukça fazla çalışmanın gerçekleştiği, birbiri ardına galerilerin ve özel müzelerin açıldığı günümüzde, güzel sanatlar fakültesinde okuyan ve buralardan mezun olmuş öğrenciler/sanatçılar yaşadıkları ülkenin gerçeklerini, düşüncelerini, kültüre bakış açılarını kendi süzgeçlerinden geçirerek, yapıtları aracılığıyla hem ülkemizde hem de yutdışında izleyiciye sunuyorlar. Türk sanatçılarının başarılarını takip edenler bilir; son yıllarda yurtdışında düzenlenen çeşitli müzayelerde Türk sanatçılarının resimleri yüksek rakamlara alıcı buluyorlar. Bu müzayedeler sayesinde, Türk sanatçıların adları daha sık geçmeye başladı. İçinde bulunduğumuz bu bir ay içinde bile üçü Londra'da olmak üzere çok önemli dört müzayedede sanatçıların yapıtları alıcılarıyla buluşacak. Son yıllarda usta ressamlarımızın yanısıra genç ressamlarımızın yapıtları da ilgi odağı oldu. Taner Ceylan, Haluk Akakçe ilk sayılabilecek isimlerden. Başarılar göz önüne alındığına, kültürel açıdan büyük önem taşıyan böylesi çalışmalar, daha bu sanatçılar öğrenciyken desteklenmeli ve onlara kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri için gereken imkanlar arttırılmalı diye düşünüyorum. Bu topraklar, farklı alanlardan daha birçok başarılı sanatçının çıkmasına gebe. Yeter ki ilgi ve destek gün geçtikçe artsın.

Kısaca;

Bundan sonra buradaki küçük alanda, o hafta “sanattan ve hayattan” ilgimi çeken detaylara da kısaca yer vermeyi düşünüyorum;

İlki İstanbul otobüs rengini seçiyor anketi. 2006'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi işbirliğiyle hazırlanan ve “Haydi İstanbul vapurunu seç” sloganı ile tanıtılan kampanya gibi bu sefer de hepimizin sıklıkla kullandığı ve her gün yollarda görüş alanımıza giren otobüslerin rengini seçmek elimizde. Mavi, turuncu, mor ve sarı renklerden oluşan ve her biri de kendi içinde üç farklı tasarıma sahip otobüsler için http://www.istanbulotobusrenginiseciyor.com/ adresinden oyunuzu kullanabiliyorsunuz.

İkincisi ise Pera Müzesi'nde 7 Nisan- 3 Temmuz 2011 tarihleri arasında yer alacak olan iki sergi. İlk sergide Türk resminin özgün ressamlarından İhsan Cemal Karaburçak, ölümünden 40 yıl sonra 90 yapıtıyla sanatseverlerle buluşuyor. Diğer sergide ise, yapıtları nörobilimdeki araştırmalarla kesişen yedi çağdaş sanatçının yapıtları Temelde İnsan: Çağdaş Sanat ve Nörobilim başlığıyla sergileniyor.

Ayrıntılı bilgi için http://www.peramuzesi.org.tr/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

Tülay Kazancı- Haber7

info@tulaykazanci.com

www.tulaykazanci.com